You made this traducir turco
4,151 traducción paralela
You made this?
Sen mi yaptın?
you made this god?
bu tanrıyı siz üretmediniz mi?
You made this?
- Bunları sen mi hazırladın?
You made this long journey just to show the world that they were right about you.
Bu kadar yolu bütün dünyaya senin hakkında haklı olduklarını göstermek için geldin.
I guess there's a shaman and you have to wear white clothes and you drink this sludgy liquid that is made from a Peruvian root and you hallucinate and vomit up your demons.
Sanırım bir şaman var ve üzerimize beyaz kıyafetler giyeceğiz ve Peru'ya özgü asma dalından yapılma çamurlu bir içeceği içeceğiz. Ondan sonra da halüsinasyon görüp şeytanları kusacağız.
Are you sure you made this?
Bunu kendi başına yaptığından emin misin?
He made Plutarch promise not to show you this until you'd decided to be The Mockingjay on your own.
Kendi rızanla Alaycı Kuş olmayı kabul edene kadar Plutarch'a bunu sana göstermemesi için söz verdirtti.
We need to meet who made you this piece of filth.
Bu pisliği yapan kimse onunla görüşmeliyiz.
With all due respect, Thanos, your daughter made this mess, and yet you summon me.
MABET THANOS'UN BÖLGESİ Saygısızlık etmek istemem ama Thanos işleri karıştıran senin kızındı. Ama sen beni çağırttın.
This is why you should have made more money.
Bu yüzden daha fazla para kazanmak zorundasın.
I'm sorry. You're the one who made me do this.
Üzgünüm ama bunu bana yaptiran sendin.
You know what this suit's made out of?
Bu takım neyden yapılma biliyor musun?
Um, so you really think God made this blizzard to punish you for being slutty?
Gerçekten kaşarlık yapıyorsun diye, Tanrı'nın seni kar fırtınası ile.. ... cezalandırdığını mı düşünüyorsun?
Lastly, when I was inside of you, you started doing this thing... you started helping yourself a little bit and it kind of made me feel like I was being benched.
Son olarak, ben içindeyken sen şu şeyi yapmaya kendine birazcık yardım etmeye başladın ve bu yaptığın beni birazcık yedek kulübesine çekilmiş gibi hissettirdi.
You know, it's people like you, your kind, that made this town such a misery before the robots came.
Robotlar gelmeden önce senin gibiler yüzünden bu şehir yaşanmaz haldeydi.
- You made all this?
- Hepsini sen mi yaptın?
You made us a ton of money this year.
Fazla zorlama kendini. Bu sene bize kamyon yüküyle para kazandırdın.
I don't know how you made it out alive or where the fuck you came from. But your life is gonna end in this fucking cell.
Nasıl hayatta kaldığını ya da nereden geldiğini bilmiyorum ama hayatın bu hücrede sona erecek.
And you know something, we're all gonna find out what this team is made of.
Ve hepimiz bu takımın özünü anlayacağız.
You made a bad decision, but you can get out of this without too much tuble, okay?
Kötü bir karar verdin, ama buradan başın çok belaya girmeden kurtulabilirsin, tamam mı?
I bet you this shit is American-made.
Eminim bu mal Amerika işidir.
It's dangerous as a black woman to give something that you've made from your point of view, very steeped in your identity and your personhood to a white man whose gaze is usually the exact opposite, and to say, you are the carrier of this film to the public.
Siyahi bir kadın olarak karakterin ve kişiliğinle bütünleşmiş bir bakış açısıyla yaptığın bir şeyi bakışı genelde tam tersi olan beyaz birine ulaştırmaya çalışmak bu filmi halka ulaştıracak olan sensin demek, tehlikeli bir şey.
The only thing that saved me or made me want to... continue just like living, in a way, was my agent called and said, "You know, there's this festival up in Toronto."
Beni kurtaran veya bir şekilde yaşamaya devam etmemi sağlayan tek şey menajerimin arayıp, Toronto'da bir festival olduğunu söylemesi oldu.
You can win this mother-funky and you can show the world what you're really made of.
Bu anasını sattığımı kazanıp dünyaya içinde ne olduğunu gösterebilirsin.
If you hadn't gone crazy, she wouldn't have made this trip
Eğer delirmeseydiniz, o da bu yolculuğa çıkmayacaktı.
So, this is your third movie with Dave and the first one you've made together now that you're officially a couple in real life.
Bu, Dave ile üçüncü filminiz ve gerçek hayatta resmen bir sevgili olarak birlikte yaptığınız ilk film.
What made you decide to come up here and do this with me, anyway?
- Evet. Buraya gelip benimle bunu yapmaya nasıI karar verdin?
Um This was harder for me to accept, and this hurt me because I made this for you, and it was representative of- - of our friendship and that bond that you and I made together at that Heart Rock right over there.
Ama bunu kabul etmesi benim için daha zor. Bu beni incitti çünkü bunu senin için yapmıştım bu bizim arkadaşIığımızın sembolüydü. Bu aramızdaki bağı beraber kurduk tam şurada, Kalp Kayası'nda.
- Well, what was the thing that made you want to write this story?
Yani sana bu hikâyeyi yazdıran neydi?
This is something that's important to me, right, but since it's not important to you, you made it a make-it - or-break-it-thing for us.
bu benim için önemli bir şey doğru, haklısın. ama senin için önemli olmadığından bizim ilişkimizi bozan bir şeye çevirdin.
How could you do this to me, Beth? - You made me think that you were...
- Bunu nasıl yapabildin Beth?
I got to ask, what made you come back in this?
Seni bu işin içine geri dönmeye neyin ikna ettiğini sormak istiyorum.
And I made you this.
Ayrıca bunu sizin için yaptım.
What made you like this?
Böyle davranmanın nedeni ne?
John, you have endured war and injury and tragic loss - so sorry again about that last one - so know this, today you sit between the woman you have made your wife and the man you have saved.
John, sen savaşı, sakatlığı ve trajik bir kaybı atlattın. Sonuncusu için tekrar özür dilerim. Şunu unutma bugün karın olan kadın ve kurtardığın adamın arasında oturuyorsun.
Hey, you... This is all you made yesterday?
Hey, sen ; dün anca bu kadar mı kazandın?
And hopefully those of you who haven't made the call, in six years, ten years, twelve, will get the nerve from this show to pick up the phone and reconnect.
Ve umuyorum ki, o aramayı yapmamış olan sizler, telefonu açıp yeniden bağlanmak için, altı, on ya da yirmi yıl içinde, bu programdan cesaret alacak.
When you exit this room you will either have made a lasting impression or blend into the sea of thousands of forgotten girls who pass through these halls every day.
Bu odadan çıktığında, ya uzun süren bir etki bırakacaksın ya da bu koridorlardan her gün geçen yüzlerce unutulan kız denizine katılacaksın.
Have you made love to this woman?
Bu kadınla seks yaptın mı?
No, I brought us here, but you made "here" this.
Hayır, ben getirdim, ama burayı sen böyle yaptın.
Dr. Howell made this'specially for you.
Dr. Howell bunu sırf senin için yapmış.
It doesn't take two eyes to see what a dog's breakfast you've made of this affair.
Bu meselenin ne kadar içine ettiğini görmek için bir göze ihtiyacım yok.
That's the speech you should have made to your mother... before she sold the apartment to this man's father, for money.
Bu konuşmayı, annen evi bu adamın babasına para için satmadan önce ona yapmalıydın.
This may have been the easiest money you ever made, buddy.
Bu belki de şu ana kadar kazandığın en kolay para olabilir dostum.
I'm sure you know that there's some decisions to be made here, but before we do that, I would like to see if you and I could resolve this.
Eminim ki bazı kararlar verilmesi gerektiğini biliyorsundur ama ondan önce bu konuyu aramızda çözebilir miyiz, ona bakmak istiyorum.
What made you think I'd catch this one?
Bunu izlediğimi nereden çıkardın?
- I thought when you told me about this place, you might have made it up.
Buradan bahsettiğinde inşa ettin sanmıştım.
Since you were in town, it made sense to get your opinion on this one.
Evet, İyi... Sen şehirdeyken Bunun hakkında senin fikrini almak mantıklı
- Well, you could have just said that, and made this whole thing a lot easier.
Keşke söyleseydin, her şey o kadar basit olurdu ki.
Bogart, when he made Beat the Devil you won't know this had an accident during the filming.
Bogart, Sarışın Şeytan'ı çekerken sen bunu bilmezsin film sırasında kaza geçirdi.
Is this the CD you made me?
Benim için yaptığın cd mi?
you made it 730
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made the right decision 46
you made it up 29
you made a promise 37
you made the right choice 44
you made me 53
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made the right decision 46
you made it up 29
you made a promise 37
you made the right choice 44
you made me 53
you made me a promise 19
you made a choice 27
you made a commitment 17
you made the right call 27
you made 28
you made sure of that 16
you made them 16
you made that up 37
you made bail 25
you made a deal 26
you made a choice 27
you made a commitment 17
you made the right call 27
you made 28
you made sure of that 16
you made them 16
you made that up 37
you made bail 25
you made a deal 26
you made that 16
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is important 545
this is bad 606
this is bullshit 584
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is important 545
this is bad 606
this is bullshit 584
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is crazy 1291
this is fun 448
this is a 428
this is ridiculous 1419
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is crazy 1291
this is fun 448
this is a 428
this is ridiculous 1419
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is good 1083
this isn't going to work 72
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is good 1083
this isn't going to work 72