English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You sit down

You sit down traducir turco

6,604 traducción paralela
Every time you sit down at the piano now you mention that your hands are shrinking.
simdi piyano oturup her zaman Eger elleriniz kuculuyor soz.
So why don't you sit down, shut up,
Neden, çeneni kapatıp, oturmuyorsun,
Or can you sit down? Or do you have to wait till they tell you it's safe?
Ya da istersen onlar evin güvenli olduğunu söyleyene kadar oturabilirsin.
Jay, why don't you sit down.
Jay, otursan iyi olur.
As soon as you sit down inside, it will settle.
İçeri geçip oturdun mu düzelecek.
Hey, why don't you sit down.
Otursana.
Well, don't you sit down right here and let me relax you?
Neden yanıma oturup seni rahatlatmama izin vermiyorsun?
And you... you can sit down.
Ve siz oturabilirsiniz.
You want to sit down?
Oturmak ister misin?
You gonna sit down?
Oturacak mısın?
Which is about all you can do if you're the Kill Bill Kid. You just sit your one-legged ass down, forever.
Kill Bill Çocuk'un tek yapabileceği şey bu zaten tek bacaklı götünün üzerinde sonsuza dek oturmak.
- The best thing you can do for me is to sit down and shut up until I'm finished.
- Benim için en hayırlısı şuraya oturup işim bitene dek susman.
Now I need for you to sit down with Mister Leclair and go over the new samples.
Şimdi sizden Bay Leclair'le oturup yeni örneklere bakmanızı istiyorum.
♪ You know she's burnin'away ♪ - Can I sit down?
- Oturabilir miyim?
Would you like to sit down, Miss Lizzie?
Oturmak ister misiniz Bayan Lizzie?
Would you like to sit down?
Oturmak ister misin?
Do you mind if I sit down?
Oturabilir miyim?
You need to sit down for a minute?
Biraz oturmak ister misin?
Leo, you need to sit down.
Leo, oturmanı istiyorum.
You're gonna wanna sit down.
Senden oturmanı istiyorum.
You two... sit down.
İkiniz de oturun!
You can sit down if you want.
Oturmak istiyorsan oturabilirsin.
- You can't even sit down.
- Oturamazsın bile...
I planted a Western history chip, but all you retained were the places to sit down.
Oh, Batı tarihi çipi yerleştirdim, ama hepsi de oturma organında.
That's why I need you to talk your brother, get him to a have a sit-down with Margo, so they can just work this crap out.
Bu yüzden kardeşin ile konuşmalıyım. Onu Margo ile konuşup bu işi çözmeleri için ikna etmeliyim.
Tomorrow, we'll sit down with the stitcher. I'll show you everything.
Yarın, dikiş makinesinin başına geçince sana her şeyi gösteririm.
All of you, stop this right now and sit down!
Hepiniz, şuna hemen son verin ve yerinize oturun!
Are you sure you don't want to sit down?
Oturmak istemediğinize emin misiniz?
I don't want to fight you at all, which is why I suggested to Claire that we sit down...
Sizle hiç savaşmak istemiyorum. İşte bu yüzden Claire, oturup bu konuyu konuşarak...
Gavin is very excited about your Pied Piper application and we were wondering if you could come in for a sit-down with us.
Gavin, Pied Piper uygulamanız için oldukça heyecanlı ve bizimle görüşmek için uğrayabilir misiniz diye sormak istemiştik.
She just begged me to come have a sit-down with you.
Seninle oturup bir konuşmak için resmen yalvardı bana.
Well, then, the way we do things is to sit down and meet with you first.
Öncelikle yapacağımız şeyler karşılıklı oturup tanışmak.
- Sit down or I'll mangle you.
Ağzını burnunu kırarım, yerden toparlayamazlar.
Why don't you, uh, sit down and the two of you chat awhile?
Neden siz biraz oturup sohbet etmiyorsunuz?
"I think that if one is faced by inevitable destruction - if a house is falling upon you, for instance - one must feel a great longing to sit down, close one's eyes and wait, come what may..." ( Fyodor Dostoyevsky, "The Idiot" )
"Bence birisi mutlak ölüm ile yüz yüze geldiğinde mesela evi birden yıkılsa o kişi rahatça oturup gözlerini sıkıca kapayıp başına gelecekleri bekleyecektir."
Sit down. I'm gonna teach you how to destroy a woman.
Sana bir kadının nasıl mahvedileceğini öğreteceğim.
Actually, can you just sit back down, if you don't mind?
Senin için bir sakıncası yoksa biraz bekleyebilir misin?
I'm gonna take care of you now. Sit down.
Seninle ilgileneceğim.
Pete, can you come sit down?
- Pete, gelip oturur musun?
You gonna braid her hair, sit up at nights when she's sick, clean up her vomit down on your hands and knees?
Saçlarını örecek, hasta olduğunda bütün gece ayakta kalacak, ellerine ve dizlerine kustuğunda kusmuğunu mu temizleyeceksin?
When you sit at home and you know some car is sitting down near your entrance, and they're going to follow you, and they're going to try to listen. If you meet someone, what do you talk about?
Evinde oturuyorsun ve evinin önündeki bir araba seni takip edecek seni dinlemeye çalışacak, eğer biriyle buluşursan ne hakkında konuştuğunu öğrenmeye çalışacak.
- Would you care to sit down?
- Oturmaz mıydınız?
Ma'am, I need you to sit down.
Hanımefendi, oturmanızı istiyorum.
Look at you. Sit down.
Harold, şu hâline bir bak!
I saw that sit-down you did on Dominique Strauss Khan.
Dominique Strauss Khan ile yaptığın röportajı seyrettim.
Are you gonna sit down, or are you gonna stand there and just look like a moron?
Oturacak mısın yoksa ayakta mal mal bakacak mısın?
- Please, sit down. - Thank you.
- Teşekkürler.
Then you're gonna sit down with Dunbar.
- Ardından Dunbar ile görüşeceksin.
Let's sit you down right here, okay?
Hadi buraya otur, tamam mı?
If you want to sit down with me for a quick second, I can do a-a sketch.
Biraz vaktin varsa resmini çizebilirim.
Abbie, you sit back down at this table and eat the damn pie, you hear me?
Abbie, masaya dön ve lanet turtanı ye, duydun mu beni? !

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]