You tell her that traducir turco
4,161 traducción paralela
Anyway, would you tell her that I've located our daughter.
Neyse, ona kızımızın yerini bulduğumu söyleyebilir misin?
You tell her that you did an incredibly stupid thing.
Ona aptalca bir şey yaptığını söyleyeceksin.
And then you tell her that you didn't know that it was against school rules and that she was over 21, according to her fake ID.
Sonra da bunun okul kurallarına aykırı olduğunu bilmediğini söyleceksin. Ayrıca 21 yaşından büyük olduğunu söyle, tabii sahte kimliğine göre.
Well, did you tell her that we're not?
Olmadığımızı mı söyledin?
That's what you're going to tell her.
Ne olduğunu sen söyleyeceksin ya.
I nearly died because of you, and you choose this moment to tell me that you want her?
Senin yüzünden neredeyse ölüyordum, ve başka bir kadını istediğini söylemek için bu anı mı seçiyorsun?
I now tell you that I heard her first feeble movements in the hollow coffin.
o derin tabuttaki cılız hareketlerinin sesini duydum.
Tell me everything about when and where you found that cell phone.
Telefonu nerede, ne zaman buldun, her şeyi anlat bana.
Tell me anything you remember about that day.
O güne dair hatırladığın her şeyi anlat bana.
so tell me what it is that you know.
Ama lütfen bildiğin her şeyi anlat bana.
Tell me everything that you know.
Bana bildiğin her şeyi anlat.
If I find Hong-ja, I'll tell her that you don't want to see her.
Annene senin onu görmek istemediğini söyleyeceğim.
If I find Hong-ja, I'll tell her that you don't want to see her.
Annene anlatacağım!
You get to tell that cunt on wheels where to stick it and we can spend the rest of our lives buying whatever looks good and giving each other mind-blowing orgasms.
O bisikletli kancığa ağzının payını verirsin ve hayatımızın geri kalanını beğendiğimiz her şeyi alarak, ve birbirimize akıl almaz orgamslar yaşatarak geçiririz.
If you happen to run into my daughter-in-law, tell her that I'm here.
Kızımı görürseniz ona burada olduğumu söyleyin.
My green card interview... and then after that, you can tell her what you like, okay?
- Yeşil kart mülakatım. Ondan sonra ne hoşuna giderse söylersin, tamam mı?
Yeah, can you tell her all of that...
Söylediklerimi ona anlatır mısın...
I dare you to look at me with those little icy, baby blue eyes of yours and tell me that you don't want her to be your girl. I just met her.
Bana o buzumsu, bebek mavisi gözlerinle bakmanı ve bana onun senin kızın olmasını istemediğini söylemen için meydan okuyorum.
Would you go to her and just... just tell her that I love her?
Gidip kendisine, onu ne kadar sevdiğimi söyler misin?
If they ask you about Mrs. Haberdash, just tell them that you need to put this in the car and that you're coming back to get her.
Eğer Bayan Haberdash'ı sorarsalar, bunu arabaya koymanız gerektiğini sonra gelip onu alacağınızı söyleyin.
He told me to tell you that he knows things are really tough right now, but that they're going to get better.
Sana, şu anda her şeyin çok zor olduğunu ancak her şeyin yoluna gireceğini bildiğini söylememi istedi.
When you see her, tell her that Lloyd and her dad are looking for her.
Onu gördüğünde Lloyd'un ve babasının onu aradığını söyle.
You know, you don't have to tell me who, that just explains everything.
Bana kim olduğunu söylemek zorunda değilsin. Sadece her şeyi anlat.
- Seth, do you want to tell her what that voice means... or should I?
Seth, o sesin ne anlama geldiğini ona söylemek ister misin?
I should have told you about her, and there were times last night I wanted to tell you about her and I should have, but there was other times last night that I forgot that other people even existed.
Sana ondan bahsetmem gerekirdi, ve geçen akşam bahsetmeyi düşündüğüm anlar olmadı değil, ve düşündüğümü yapmalıydım da. ... ama geçen geceki diğer zamanlarda dünyada başka insanların olduğunu bile unuttum.
You didn't tell her you bought that diamond... - you told her you bought it at Zales, right?
Elması oradan değil Zales'ten aldığını söyledin değil mi?
Didn't you just tell her that we were moving to New York?
Ona New York'a tasinacagimizi söylememismiydin?
All I'm saying is whatever it is that you know, you can just tell me.
Tek söylediğim, bildiğin şey her neyse bana söyleyebileceğin.
- Tell me you're jumping all over that.
- Her gün düzüştüğünü söyle.
How about you tell your mommy that you love her at least once a day?
En azından günde bir kere annene onu sevdiğini söylemeye ne dersin?
Would you please just tell Dr. Cox that I need to talk to her?
Dr. Cox'a onunla konuşmam gerektiğini söyler misiniz, lütfen?
But I held on because I needed to come back and tell you that everything was gonna be okay, that I'm okay.
Ama bekledim geri dönüp sana her şeyin yolunda olduğunu ve iyi olduğumu söylemek için bekledim.
And they lived on this land that's all overgrown, like you couldn't even tell what they farmed, so overgrown.
Yaşadıkları yer çorak topraktı. Çiftlik demeye bin şahit gerekti. Her yer otla kaplıydı.
I have asked her to go back to the old stuff and she said no there you go, I don't know, I don't like to tell, but that's what has happened.
Ona eski ürünleri kullanmasını söyledim ama bana "hayır" dedi. Şimdi de durum bu işte. Böyle şeyleri söylemeyi sevmiyorum ama olan bu.
I'm sorry to tell you that a fever took her.
Bunu söylediğim için üzgünüm ama ateşlenip aramızdan ayrıldı.
But going back, there's no way you can tell me that Molly is not going away with another man, especially when her grandmother specifically said she was not going out of town.
Geri dönecek olursak Molly'nin başka bir adamla gitmediğini söylemenin imkanı yok hele ki büyükanne özellikle şehir dışına çıkmadığını söylemişken. - Bunu nereden biliyorsun?
And you know Dave, he likes to think that he's all up to date, and if you suddenly tell him something like that,
Dave'i tanırsın, her şeyden haberdar olduğunu zannetmeyi seviyor. Ve ona aniden böyle bir şey söylediğinde, yapacağı- -
And every time you lose someone, you... you tell yourself, " okay, that's it.
Ve her birini kaybettiğin zaman, sen... kendine " Tamam sadece bu kadar. Bu...
No matter how much a woman may tell you that she's happy to support you, that she's not interested in material things, she wants you to be free... sooner or later, they all want the good things in life.
Sana bir kadın her ne kadar çok seni desteklemekten mutlu olduğunu, maddiyatla ilgilenmediğini, seni özgür yapmak istediğini Söylese de er yada geç hepsi hayatta iyi şeyler isterler.
Well, you can tell her this next time you go : you can tell her that I ended it.
O kadını bir daha gördüğün zaman benim bitirdiğimi söylersin.
I won't tell Dawn that you saved her murderer.
Dawn'a katili kurtardığını söylemeyeceğim.
You go back and you tell your boss that everything's fine.
Patronuna git ve her şeyin yolunda olduğunu söyle.
You need to tell me everything that you know.
Bana bildiğin her şeyi anlatman gerek.
And I need you to tell me that you won't tell her.
Ona söylemeyeceğin konusunda da bana söz vermelisin.
And if you want to be in my house, you will promise me that you are not gonna tell her.
Evimde olmak istiyorsan ona söylemeyeceğine dair söz vermelisin.
You will talk to Beth, and you will tell her she's not dead, and that you'll be together forever.
Beth ile konuşacaksın ona ölmediğini söyleyeceksin, ve sonsuza kadar birlikte olacaksınız.
Listen, douchepants... there is nothing that you're gonna tell me about my disease... that I don't already know.
Bana bak dangaloz hastalığım hakkında söyleyeceğin her şeyi ben zaten biliyorum.
You know, you can't tell from that tiny picture in your stupid column and with the beard and everything, but that's all face under there.
Aptal köşendeki küçük resim, sakal ve her şeyle böyle konuşamazsın. Alt kısımla her şeyle ortada.
I can tell her we talked about on the way home and that you admitted it wasn't appropriate.
Sana dönüş yolunda söyleyebilirim ama uygun olmadığını bilmelisin.
I'm going to tell her that you're studying or playing?
Ona çalıştığını mı oynadığını mı söyleyeceğim?
Just because I tasted her cum and spit or could tell you her middle name or knew what record she liked, that doesn't mean anything.
Orgazm sıvısının tadına bakar, göbek adını söyleyebilir sevdiği plağın adını bilirdim sırf bunları yapmamın hiç bir anlamı yok. Bu bir ilişki değil.
you tell 24
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
you tell the truth 18
you tell me now 18
you tell me that 18
you tell me where she is 17
you tell her 118
you tell him that 29
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
you tell the truth 18
you tell me now 18
you tell me that 18
you tell me where she is 17
you tell her 118
you tell him that 29
you tell him 247
you tell us 95
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell her that 38
you think you're better than me 60
you too 3331
you talking to me 61
you think you know me 62
you tell us 95
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell her that 38
you think you're better than me 60
you too 3331
you talking to me 61
you think you know me 62
you took your time 70
you took everything from me 17
you talk too much 145
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you took 32
you think i'm lying 56
you take care of yourself 138
you think i'm joking 22
you think too much 36
you took everything from me 17
you talk too much 145
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you took 32
you think i'm lying 56
you take care of yourself 138
you think i'm joking 22
you think too much 36