You tell me that traducir turco
15,233 traducción paralela
Why didn't you tell me that you're sick?
Neden bana hasta olduğunu söylemedin?
Mm-hmm. Why wouldn't you tell me that?
Bunu neden söylemiyordun ki?
I think that we have a certain level of trust, so I'll believe you if you tell me that this was your wife's mistake and not yours.
Bence aramızda bir ölçüde güven var o yüzden bunun senin değil de karının hatası olduğunu söylersen sana inanırım.
'Cause they're not gonna remember me, so you have to tell them that I'm here.
Çünkü beni hatırlamayacaklar. Yani onlara burada olduğumu söylemelisin.
Couldn't call me to tell me that you're late for our lunch? Exactly.
Geç kaldığını söylemek için arayamadın.
Why didn't you tell me about this when you came home from that trip?
Geziden geldiğinde neden bana bundan bahsetmedin?
Yeah, I mean, this is, like, my first accident ever since I've been driving for, like, a year and a half and I just, I really wanna make sure that you take a good look and tell me
Bu benim ilk kazam, bir buçuk yıldır araç kullanıyorum. Sadece iyice bakıp bana gerçek bir zarar vermediğimi söylemenizi istiyorum.
So you tell me how am I supposed to take that away from Thea?
Bunu Thea'nın elinden nasıl alırım siz söyleyin.
You will never sacrifice your city to save your son, and believe me when I tell you that I am only making the same choice. I would look for another choice, and I wouldn't stop looking until there was a third option! No.
Oğlunu kurtarmak için şehrini asla feda etmezsin ve ben de aynı seçimi yapıyorum dediğimde bana inan.
I feel like this might be our window, and with everything that we have gone through over the past few months, I want you to tell me why are we waiting?
Fırsatımız gelmiş olabilir gibi hissediyorum. Ve son birkaç aydır yaşadıklarımızı düşününce neyi bekliyoruz ki biz söylesene?
I can't believe that you have a child that you didn't tell me about.
Sadece bana söylemediğin bir çocuğun olduğuna inanamıyorum.
- I- - - You promised me that you wouldn't tell anyone about my son.
- Kimseye söylemeyeceğine söz vermiştin.
Tell me, what could I possibly teach you that would change what you saw?
Söyle bana, sana o gördüklerini değiştirecek ne gibi bir şey öğretebilirim ki?
Tell me, how's it feel knowing that you had no problem pulling the trigger to protect a bunch of Afghanis that you never knew, but you don't have the guts to do what's necessary to protect your own wife and child?
Söylesene, tanımadığın Afganlar'ı korumak için zamanında tetiği çekmişken, şu an karını ve çocuğunu korumak için gerekeni yapamamak nasıl bir his?
No, you don't, but you're just gonna have to believe me when I tell you that what is on my plate right now is much more important.
Tech Palmer? Hayır, yok, ama sen edeceksin bana inanmak zorunda Ben size zaman Şu anda benim plaka üzerinde ne olduğunu Çok daha önemlidir.
Are you really going to stand here- - Heh--and tell me that you've changed?
Ciddi ciddi karşıma çıkıp değiştiğini mi söyleyeceksin bana?
I want to tell you something that my pa told me.
Sana bir şey söyleyeceğim bana da babam söylemişti.
Oh, Peter, don't tell me you two fell for that scam.
Sakın bana bu dolandırıcılık tezgâhına düştüğünüzü söyleme Peter. - Ne? Ne diyorsun sen?
Oh, is that right? Well, you better tell me who that is or you're in a lot of trouble.
Onun kim olduğunu bana söylesen iyi edersin yoksa başına büyük bir belâ açarsın.
Please tell me that you're not actually thinking of working with Pandora.
Lütfen Pandora ile çalışmayı düşündüğünü söyleme.
Why would you not just tell me that?
Bana niye böyle demedin ki?
You come to me and tell me that Abrecan is a traitor?
Bana gelip Abrecan'ın hain olduğunu mu söylüyorsunuz?
So, if I call FBI headquarters and tell your supervisor that you spent the entire day following me instead of looking for this man, will he be surprised to hear that?
Yani FBI'ı arayıp amirinizle konuşsam tüm gün boyunca bu adamı bulmaya çalışmak yerine beni takip ettiğinizi söylesem bu onu şaşırtmaz, öyle mi?
I don't want to hear from you again unless you're ringing me to tell me that you found him.
Aslında, onu bulduğunu söylemek dışında bir daha sesini bile duymak istemiyorum.
I can tell by the way you said that, you don't believe me.
Bana ne olacağını söylerdim ama kendin söyledin, bana inanmıyorsun.
You can tell me that, right?
Bana anlatabilirsin, değil mi?
If you think I'm gonna talk to you differently now that you're Pope, let me tell you something, Lenny, that's never going to happen.
Papa oldun diye seninle farklı konuşacağımı sanıyorsan şu kadarını söyleyeyim, Lenny, çok beklersin!
Tell me right now, or what you've seen so far will be nothing but a foretaste of the macabre banquet that will bring on the ruin of the Church.
Hemen anlat yoksa... Kilise'nin mahvını getirecek dehşetin yanında... şu ana dek gördüklerinin esamesi bile okunmaz.
And do you know how I manage to learn all the irrelevant things that no one wants to tell me?
Kimsenin bana anlatmak istemediği alakasız şeyleri... nasıl öğreniyorum biliyor musunuz peki?
You tell me about the irrelevant things that you and the Pope say to each other and I will never tell anyone that I got them from you.
Sen bana Papa ile konuştuğunuz alakasız şeyleri anlatacaksın,.. Ben de kimseye senden öğrendiğimi söylemeyeceğim.
Is that what you came to tell me?
Bunu söylemek için mi geldin?
So if you shoot me, I can't tell you what that is.
Yani beni vurursan ne olduğunu sana söyleyemem. Ama geldiğini göremezsin bile.
Now, Elliot, there are just a few questions that I need to ask you and anything you tell me will be between us...
Elliot sana sormam gereken birkaç soru var ve anlatacağın her şeyin...
So, what you're saying is that I ask you, tell you, to take me to the Wish Room and you'd take me there?
Beni dilek odasına götürmeni istersem beni oraya götüreceğini mi söylüyorsun?
I could tell you that my kid was taken away from me.
Çocuğumun benden alındığını söyleyebilirim.
Right? You have to tell me that you felt something at Rebirth.
Bana Yeniden Doğuş'ta bir şey hissettiğini söylemelisin.
Trust me when I tell you that what I did gave him the most merciful end he was gonna get.
İnan bana yaptığım şey o adamın görebileceği en merhametli sondu.
You're going to tell me that I can't come, and then I'm going to tell you that I love Rebekah, too.
Sen bana gelemeyeceğimi söyleyeceksin.. .. ve ben de sana Rebekah'ı sevdiğimi söyleyeceğim.
I thought you were going to tell me that tomorrow.
Bunu bana yarın söyleyeceğini sanıyordum.
Tell me you can't feel that.
Bana bunu hissetmediğini söyle.
See, that's what you gotta look forward to when you get married. But seriously, tell me.
- Evlenince insanın gözü bunları arıyor.
If you need anything done, now that you're alone... If you need help with anything, just tell me.
Artık yalnız olduğun için yapılacak bir şey olursa bir yardıma ihtiyacın olduğunda söylemen yeterli.
- But you didn't think to tell me that?
- Ama bunu bana söylemedin?
Why would you interrupt me when I'm trying to tell my sister the most important thing that
Neden hayatımda gerçekleşmiş en önemli şeyi kız kardeşime anlatırken araya girmeye çalışıyorsun?
Tell me, Alan, do you think that anyone is afraid to do anything in your bloc?
Söyle bana Alan sence blokunda birileri bir şeylere cüret etmekten korkuyor mu?
Whatever, why didn't you tell me about that?
- Neden bana söylemedin?
Believe me when I tell you that finding your memories is our only shot at getting the Mortal Cup back. But... Look at me...
Yüzüme bak.
You don't need to tell me that.
Bunu bana anlatmana gerek yok.
You're trying to tell me that you're Sidney Palmer?
Bana Sidney Palmer olduğunu mu söylüyorsun?
- That's what you tell me?
- Bana söylediğin şey bu mu?
And they're fucking lies that you make me tell.
Üstelik hepsi de senin bana zorla söylettiğin yalanlar.
you tell 24
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
you tell the truth 18
you tell me now 18
you tell me where she is 17
you tell her 118
you tell him 247
you tell us 95
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
you tell the truth 18
you tell me now 18
you tell me where she is 17
you tell her 118
you tell him 247
you tell us 95
you tell him that 29
you tell her that 18
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell me that you love me 17
tell me that 72
tell me that's not true 17
you think you're better than me 60
you too 3331
you tell her that 18
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell me that you love me 17
tell me that 72
tell me that's not true 17
you think you're better than me 60
you too 3331
you think you know me 62
you talking to me 61
you took your time 70
you took everything from me 17
you think i'm stupid 121
you talk too much 145
you think you're funny 32
you took 32
you think i'm lying 56
you take care of yourself 138
you talking to me 61
you took your time 70
you took everything from me 17
you think i'm stupid 121
you talk too much 145
you think you're funny 32
you took 32
you think i'm lying 56
you take care of yourself 138