You tell him that traducir turco
3,660 traducción paralela
I did my job. Did you tell him that you were working with me?
- Benim için çalıştığını söyledin mi?
Hey, guys, if you see Leonard, could you tell him that I'm here waiting like we arranged?
Hey, millet. Leonard'ı görürseniz anlaştığımız gibi beklediğimi söyleyin.
You tell him that!
Ona söyle bunu!
Did you tell him that we slept together?
Ona yattığımızı mı söyledin?
If Felix asks, you tell him that, uh, you play my brother-in-law.
Eğer Felix sorarsa filmde kayınbiraderimi oynadığını söylersin.
You tell him that Irisa is dead.
Ona Irisa'nin öldüğünü söyleyeceksin.
I think that's pretty obvious to everybody in this room. - You gotta tell him the truth.
Herkesin böyle düşündüğü bariz ortada.
OK, you need to tell him that you don't want to be a doctor right now.
İşte şimdi babana doktor olmadığını söylemen gerek.
I didn't tell him that you plotted with Do to kill Micky.
Micky'yi öldürmek için Do'yla komplo kurduğunuzu ona söylemedim.
- The truth? ' I didn't tell him that you plotted with Do to kill Micky.
Micky'yi öldürmek için Do'yla komplo kurduğunuzu ona söylemedim.
You can tell that he doesn't have, like... any parents or anyone to take care of him, you know?
Çok yalnız. Annesi babası yok.
You can tell him that, too.
Ona bunu da söyleyebilirsin.
And don't you tell me that your friend Keller's got him under control.
Bana arkadaşın Keller'ın onu kontrol altına aldığını söyleme.
I can tell him you don't feel well, or that Chloe's sick.
Ona kendini iyi hissetmediğini ya da Chloe'nin hasta olduğunu söyleyebilirim.
Can you tell her to tell him that I'm on my way?
Ona yolda olduğumu söyleyebilir misin?
Hey, can you... Can you tell Agustin that everything is going well, and can you ask him to call...
Sen Agustin'e her şeyin yolunda gittiğini söyleyebilir misin?
Call that boy and tell him you're not going.
O çocuğu ara ve ona gelmeyeceğini söyle.
Tell that to President Snow when you see him two days from now.
2 gün sonra görünce bunu Başkan Snow'a anlatırsın.
You've got to convince him that he needs to tell his story.
Onu hikayesini anlatması gerektiğine ikna et.
You can't tell by looking at him, but he's into that gangsta rap shit.
Ona bakarak söyleyemezsin, Ama içinde şu çete repi saçmalığı var.
- No, i mean it. You really, really can't tell him that I've told you.
Bunu sana söylediğimi gerçekten ona söylememen gerek.
Can you tell your dad that I don't blame him for being so angry?
Babana çok sinirli olduğu için onu suçlamadığımı söylermisin?
Hey, you don't tell him that.
Hey, ona böyle söyleme.
You wouldn't do that. You wouldn't tell him everything.
Ona her şeyi anlatmamışsındır.
And you tell him the truth, you tell him... - that Mommy met Daddy in Brazil and that you had a love affair, but it was not to be
Ve ona gerçeği söylersin, ona, annesinin babasını Brezilyada tanıdığını ve aşk macerası olduğunu söylersin.
You tell him I appreciate that but I fully expect the case to be dropped shortly.
Buna minnettar olduğumu fakat davanın kısa zaman içinde düşmesini beklediğimi söylersin.
You're gonna text him and tell him that you can't wait to see him and that you're not wearing any underwear.
Ona bir mesaj atacak ve kendisini görmeyi dört gözle beklediğini ve iç çamaşırı giymediğini yazacaksın. Millet, dinleyin.
You know, I shouldn't really tell you this, but I was talking to Josh... -... and, urn, he said that the sex between him and Nat is amazing.
Aslında sana bunu söylememeliyim ama Josh'la konuşuyordum ve Nat'le harika bir cinsel hayatları olduğunu söyledi.
I came to tell you that Earl Haraldson summons you to attend him in the great hall.
Buraya Reis Haraldson'ın seninle görüşmek üzere büyük salona çağırdığını söylemeye geldim.
Don't you dare tell him that this is a gift!
Ne cüretle bunun bir hediye olduğunu söylersin!
You can tell him that.
Ona böyle söyle.
Did you ever tell him That you fell in love with me three years ago?
Üç yıI önce birlikte olduğumuzu ona söyledin mi?
Go back and tell the doctor that Mr. Seward's son refused to let you see him if you think I cannot be trusted with the medicine.
Eğer ilaç konusunda bana güvenmiyorsanız, doktora gidip Bay Seward'ın oğlunun onu görmenize izin vermediğini söyleyin.
You gotta tell him now that we can work this out.
Bu işi çözebileceğimizi ona söylemen gerek.
You will tell him that it is his to do with as he sees fit, but with the hope that he uses it for his college education.
Parayı istediği gibi harcayabileceğini ama eğitimi için harcamasını umduğunuzu söyleyeceksiniz.
Man, that was cold. How could you tell him to go cut his own throat?
Bu soğukkanlıca Ona nasıl olur da git de boğazı kes dersin?
If you really need to know, uh, Tyler's helping me on the computers... let's just tell him... uh, with a web site on the Internet that will sell stuff... crafts and gifts like needlepoint pillows.
Eger gercekten bilmek istiyorsan,... Tyler bana bilgisayarda yardim ediyordu, söyleyelim gitsin... Sey, bir web site hazirliyorum birseyler satmak icin... el isleri ya da kanavice yastik gibi hediyelik esyalar.
Regardless, you have to tell Laurel that you hooked up with him.
Yine de, onunla birlikte olduğunu Laurel'e demen gerek.
You know, I would tell him, because that's what a friend's for.
Bilirsin, ona söyleyecektim, çünkü arkadaşımız.
Tell him that brother's with me.. .. and let you speak to your wife.
Ona kardeşin benimle de ve sende eşin ile konuş.
You do like him. That's why you didn't tell your Upper East Side lover boy about Sebastian dropping by on Thanksgiving.
Bu yüzden Yukarı Doğu Yakalı sevgiline Şükran Günü'nde Sebastian'ın geldiğini söylemedin.
Is there a reason that you can't tell him?
Bunu ona söylememen için bir nedenin mi var?
♪ Tell him that you're never gonna leave him ♪
* Onu hiçbir zaman terk etmeyeceğini söyle ona *
♪ Tell him that you're always gonna love him ♪
* Onu daima seveceğini söyle ona *
♪ Oh, yeah, oh ♪ ♪ Tell him that you're never gonna leave him ♪
* Onu hiçbir zaman terk etmeyeceğini söyle ona *
No. I meant that you... should be honest and vulnerable and tell him exactly how you feel.
- Hayır, dürüst ve içten davranıp neler hissettiğini söylemelisin demek istedim.
Would you like me to tell him that you don't want it to be sweeping?
Etkileyici olmasını istemediğini mi söylememi istiyorsun?
Look, Jimmy, dad just died, and you were too ashamed to ever tell him that he had a granddaughter.
Bak, Jimmy babamızı yeni kaybettik ve ona bir torunu olduğunu söyleyemeyecek kadar utanıyordun.
You tell him that.
Söyle ona bunu.
I shall tell him you said that.
- Bu söylediklerini ona söylemeliyim.
Can you just tell him that Steve Jinks called?
Evet, ona Steve Jinks'in aradığını söylersiniz.
you tell 24
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
you tell the truth 18
you tell me now 18
you tell me that 18
you tell me where she is 17
you tell her 118
you tell him 247
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
you tell the truth 18
you tell me now 18
you tell me that 18
you tell me where she is 17
you tell her 118
you tell him 247
you tell us 95
you tell her that 18
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell him that 69
you think you're better than me 60
you too 3331
you think you know me 62
you talking to me 61
you tell her that 18
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell him that 69
you think you're better than me 60
you too 3331
you think you know me 62
you talking to me 61
you took your time 70
you took everything from me 17
you think i'm stupid 121
you talk too much 145
you took 32
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you take care of yourself 138
you think i'm joking 22
you think i'm a fool 21
you took everything from me 17
you think i'm stupid 121
you talk too much 145
you took 32
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you take care of yourself 138
you think i'm joking 22
you think i'm a fool 21