You tell me traducir turco
103,049 traducción paralela
I'll meet you wherever you tell me to.
Bana nereyi söylersen orada buluşuruz.
Why didn't you tell me?
Neden söylemedin bana?
Why didn't you tell me you put a stop on that check?
Bana neden o çeki iptal ettiğini söylemedin?
Well, why didn't you tell me?
Peki, neden bana söylemedin?
You tell me.
Sen söyle.
Why didn't you tell me?
- Bana niye söylemedin?
Why didn't you tell me?
Bana neden söylemedin?
- You tell me. - Yeah.
- Sen söyle.
Well, why didn't you tell me this before?
Neden daha önce söylemedin?
- I don't know. You tell me.
- Bilmem, sen söyle.
Can you tell me why you wanted to hurt yourself, Eduard?
Neden kendine zarar vermek istediğini söyleyebilir misin, Eduard?
Tell me you have answers.
Bana çözüm bulduğunuzu söyle.
Tell me or I'll just kill you and ask someone else.
Söyle yoksa seni öldürüp başkasına sorarım.
Tell me you weren't overwhelmed by some brain-dead witch.
Beyin ölümü gerçekleşmiş bir cadı tarafından perişan edildik demeyin.
Please tell me that you can do this.
Lütfen bunu başarabileceğini söyle.
So tell me, is your master going to save you from me?
Söylesene, efendin seni benden kurtaracak mı?
Klaus used to tell me that having power made you a target. Having allies made you vulnerable, so choose.
Klaus, güç sahibi olmak kişiyi bir hedef yapar dostlarının olması da seni savunmasız bırakır, o yüzden seçim yapmalısın derdi.
And I'll tell you, Josh, as strong as I am, she took me down like I was nothing.
Josh, ne kadar güçlü olsam da beni hiç zorlanmadan yere serdi.
Tell me that you feel nothing for me and I'll never ask again.
Bana karşı hiçbir şey hissetmediğini söyle ben de bir daha asla sormam bunu.
Tell me... - were you a part of it?
- Sen yardım etmiş olabilir misin?
Tell me what kind of energy you feel.
Nasıl bir enerji hissettiğini söyle.
Tell me you don't believe that.
- Buna inanmadığını söyle.
Tell me, do you hate me on general principle?
Söyle, benden genel prensiplere göre mi nefret ediyorsun?
Tell me what you found, I'll leave.
Tekrar. Ne bulduğunu söyle, giderim.
Let me help. Tell me what you know.
Bu yüzden kardeşim bana bildiklerini anlat.
Tell me what you heard.
Ne duyduğunu söyle.
Tell me, which of you will die to stop me?
Söyle beni durdurmak için hanginiz ölecek?
You tell her that from me.
Böyle dediğimi söyle.
You have to tell me what's going on.
Neler olduğunu anlatmalısın.
Tell me again what it is you're doin'.
Ne iş yapıyordun sen?
Now, joyriding's not usually their MO, but trust me when I tell you they can't afford to pay.
Genelde araç çalıp gezintiye çıkmazlar ama inanın bana, bu cezayı ödeyemezler.
Tell me what you're thinking about.
Aklından anlat.
There must be more of you living rough here - tell me where.
Sizin gibi başka çocuklar da olmalı, neredeler?
If you care so much, tell me how many people you've seen die?
Madem o kadar umursuyorsun kaç kişinin ölümüne şahit olduğunu söyle.
Because let me tell you something.
Zira şunu aklından sakın çıkartma ;
Tell me, do you know Empedocles?
Söylesenize Empedocles'i biliyor musunuz?
You have to tell me how it is.
- Tadının nasıl olduğunu söyle.
Or you can tell me what the fuck is going on.
Ya da bana ne bok yemeye çalıştığını direkt söylersin.
Tell me, my son, the genius, how do you propose to make a living without a job?
Söylesene dâhi oğlum işin olmadan geçimini nasıl sağlamayı öneriyorsun?
Albert, you would tell me if something was troubling you.
Albert, seni rahatsız eden bir şey varsa bana söylersin, değil mi?
Tell me why I put up with you bourgeois bores.
Siz sıkıcı burjuva çocuklarına niye katlanıyorum ki?
Tell me what you see.
Ne gördüğünüzü söyleyin.
Tell me what you hear.
Ne duyduğunuzu söyleyin.
Well, what else did you want to tell me?
Başka ne söylemek istiyorsun bana?
Okay, I'll tell you, but you have to promise not to judge me.
Tamam, anlatacağım ama beni yargılamayacağına söz vermek zorundasın.
He told me to tell you that he's glad that you haven't been broken by life yet.
Henüz hayatın tokadını yemediğinize sevindiğini size söylememi istedi.
Einstein... look in here and tell me Serbia is more important than what you see.
Einstein buraya bak ve bana Sırbistan'ın bu gördüğünden daha önemli olduğunu söyle.
Tell me, are you working on anything else?
Başka bir şey üstünde çalışıyor musunuz?
Hey, um... will you keep me company while I brush my teeth and tell me all the interesting things you've read
Ben dişlerimi fırçalarken bana eşlik edip son zamanlarda internette okuduğun ilginç şeyleri anlatır mısın?
You came all the way to Chattanooga to tell me that?
Ta Chattanooga'ya kadar bunu söylemek için mi geldin?
Now, you must tell me about Einstein.
Bana Einstein'dan bahsetmelisin.
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
you tell me now 18
you tell me that 18
you tell me where she is 17
you tell 24
you tell the truth 18
you tell her 118
you tell him that 29
you tell him 247
you tell me everything 17
you tell me now 18
you tell me that 18
you tell me where she is 17
you tell 24
you tell the truth 18
you tell her 118
you tell him that 29
you tell him 247
you tell her that 18
you tell us 95
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell me 9887
tell me about yourself 90
tell me more 252
tell me about it 1085
tell me again 158
you tell us 95
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell me 9887
tell me about yourself 90
tell me more 252
tell me about it 1085
tell me again 158
tell me something about yourself 16
tell me you love me 72
tell me everything 270
tell me why 196
tell me something i don't know 107
tell me that you love me 17
tell me your name 121
tell me the truth 559
tell me what happened 368
tell me something 611
tell me you love me 72
tell me everything 270
tell me why 196
tell me something i don't know 107
tell me that you love me 17
tell me your name 121
tell me the truth 559
tell me what happened 368
tell me something 611