Ama öte yandan traducir inglés
187 traducción paralela
Yani, bir yandan hapiste kalmak istiyorum ama öte yandan, bir kişiye düşündüğü gibi biri olmadığımı ispatlamak için serbest kalmak istiyorum.
So on the one hand, I'd like to stay in prison, but on the other, I'd like to be released to prove to a certain person that I'm not what she thinks I am.
Ama öte yandan onun da...
But we can't allow him to...
- Ama öte yandan -
- Now I, on the other hand –
Ama öte yandan şahit olduğum diğer ölümlerdeki tüm iç çekişlerde...
But otherwise, if I think of all the sighs from other deathbeds I have sat by,
Konaklamak için kötü diyemem, ama öte yandan dışarıda dağlar... ve binlerce millik bir çöl var, ayrıca Yang'ın geçiş izni olmadan... bu topraklardan çıkmak mümkün değil.
Sure, the accommodations on nice, but out there's thousands of miles desert and mountains and no way to cross them without a passport from Yang.
Ama öte yandan, bunun işe bitirmeye yetmeyeceğini düşünmüş de olabilir.
On the other hand he may have felt that his reserve wasn't strong...
Ama öte yandan, bir köpek kadar büyük değil.
But on the other hand, he ain't hardly as big as a dog.
Ben hiç bunu istemem. Ama öte yandan ülkenize gelip oradaki özel insanlarla tanışıp oraları görmeyi çok isterim.
I do not feel that way, but then I have had the privilege of traveling in your country and knowing some great people there.
Ama öte yandan eminim ki, Teğmen Cantrell onun tanıklığına aldırmayacaktır.
But even so, I am quite sure that Lieutenant Cantrell does not dare have him testify.
Ama öte yandan yine aramızda kalacak İngiliz Donanması'nın eski bir amirali olduğunu da duydum.
But, on the other hand... I've heard it also said... confidentially... that he is a former Lord of the British Admiralty.
Ama öte yandan arzum ise bana katılmanız.
My desire, on the other hand, is to... have you join me.
Bir açıdan komik, ama öte yandan bakılırsa hiç komik değil.
Well, it's funny in one way, but perhaps in another way it's not.
Ama öte yandan, kendi inancımdan olanlara, sırt çeviremem ki?
On the other hand, how can I turn my back on my faith, my people?
Ama öte yandan, kaçabilir de tabii.
Then again, maybe he can.
Ama öte yandan, tasfiye kararının iyi bi fikir olmadığını nasıl bilebiliriz ki?
On the other hand, how could one be sure that the decision not to liquidate was a good one?
Ama öte yandan, her zaman sen akıllıydın.
But then, you always were clever.
Ama öte yandan, o bir para kaynağı.
But on the other hand, he's a money fountain.
May büyük bir bilim insanı, ama öte yandan da yıkıcı eğilimleri var.
May is a great scientist, but she also has destructive tendencies.
Ama öte yandan, Bayan Walker siz ve ben belki de Cenevre'de gereğinden uzun yaşadık.
On the other hand, Mrs Walker perhaps you and I have lived too long at Geneva.
Ama öte yandan, neden beyefendice Mr. Wicks'le gelmedi?
But then, why didn't he come in gently with Mr. Wicks?
Ama öte yandan, bunu yapan başkasıysa onunla karşılaşmayı istemezsin, inan bana.
On the other hand, if someone did do it, it wasn't someone you'd want to tangle with, believe me.
Ama öte yandan... belki de aşılabilir.
Then again... maybe it can.
Ama öte yandan siz de başarısız olacağımı kanıtlayamazsınız.
But you can't prove that I will.
Ama öte yandan, bir sebebim var.
On the other hand, I've got a reason.
Ama öte yandan...
But in the meantime...
Ama öte yandan ya Bay Tuvalet Adam varsa?
But then, on the other hand, what if there is a Mr. Toilet Man?
Ama öte yandan, gerçek, asla kolay değildir.
But, you know... then again, the truth is never easy, is it?
Birkaç mil Avrupa toprağı kazanmış ama öte yandan pırıl pırıl insanları da kaybetmiştik.
We gained a few miles of European real estate... and lost the beginnings to untold generations of very bright people.
Ama öte yandan... bir İsa-karşıtısın.
Then again, you may be the Antichrist.
İçimden bir ses diğerleriyle böyle değil diyor Dax ve sen veya sen ve Şef O'Brien arasında ama öte yandan onların dininde saygı duyulan biri değilsin.
I get the feeling it's not that way between you and Dax, or... you and Chief O'Brien but then you're not a revered figure in their religions.
Ama öte yandan, bu adamın var olduğuna dair hiçbir kayıt yok.
But other than that, there's no record the guy even exists.
Ama öte yandan, en iyi ilişkilerin dostlukla başladığını sen söylemiştin.
On the other hand, you are the one who always says the best relationships start with friendship. Well, I do say that, yes.
Bana karını çok sevdiğini ve evliliğinden çok memnun olduğunu söyledin ama öte yandan başka kızların evine gidip evlenmeye kalkıyorsun.
You tell me that you love your wif e a lot and that... You're quite content with your marriage But at the same time you go to various girls'house to evaluate them for marriage
Rusların demokrasiden ne anladıklarını çok iyi biliyorduk. Ama öte yandan, birlikte savaşan müttefiklerdik.
" We knew perfectly well what the Russians interpreted as democracy and all that, but then we were allies fighting a war together.
Kennedy'nin sıkı biri olduğunu kabullenmiş ama öte yandan yeterince zeki olmadığını dış politikayı pek te iyi anlamadığını söylemişti. "
For one thing he accepts that he is tough but on the other he said that he is not wise enough, he doesn't understand quite well the foreign policy. "
Popüler olmayan biriyle, aksak bir ilişki yürütmek bir şey ;...... Ama öte yandan "Mavi Göl" den gelen, bir yaratıkla çıkmak başka bir şey.
It's one thing to date the lame unpopular guy..... but another to date the creature from the Blue Lagoon.
Bu adamda çok etkileyici bir şey var. Öylesine hoş... öylesine ağırbaşlı, kibar... ama öte yandan bir suikastçının atletik kalbine sahip.
There's something compelling about this guy, so likable so dignified and classy and yet with the athletic heart of an assassin.
Ama öte yandan, burada olduğumu inkar edemem.
But on the other hand... -...
- Tamam ama öte yandan sekizinci sınıftayken boru çalmıştım ama kimse benimle ilgilenmemişti.
- On the other hand, eighth grade, I'm takin'flugelhorn and gettin'zero trim, so the instrument thing could be a mislead.
Ama öte yandan bütün gece ateşin önünde oturabilirsiniz.
On the other hand... You know, you can enjoy the fire all night long.
Serbest kaldığımızda çok mutluyduk ama öte yandan... gerçekten çok üzgündük çünkü hayatta kalan son insanlardan biri olduğumu fark ettim.
At the moment of liberation we were very happy, but on the other hand really very sad, because I realized that I was one of the last who had survived.
Ama öte yandan...
If, on the other hand...
Ama öte yandan, anahtarlar...
But Keys, on the other hand,
Ama öte yandan, tekrar biraraya gelirlerse de eski video kamerayı çıkarıp biraz müstehcen seks çekmeye başlayabilirler.
On the other hand, if they did get back together... they might whip out the old video camera and start taping some kinky sex.
Ama öte yandan da bir şeylerin bozulmasını göze almazsam da yazamayacağım.
But on the other hand, not ruining anything I won't be able to write.
Bütün bunların, hükmetmek isteyen ama sabırsız, öte yandan onurlu biri için çok ağır olduğunun farkındayım.
I realize how difficult it is to bear all this for a man who is proud, imperious and impatient.
Öte yandan, ne olduklarını düşünemiyorum bile ama eminim birşeyler vardır.
Offhand, I can't think of what they are but I'm sure there's something.
Peg, Kendini Jim'in ölümünden sorumlu hissettiğini biliyorum, Öte yandan benim içimdeki hayatı hiç suçluluk duymadan kurutuyorsun, ama bu başka bir toplantı konusu.
Now, Peg, I know you think you're responsible for killing Jim yet you have no guilt of squashing the life out of me but that's another meeting.
Ama birkaç test yaptırmaya gideceğim ve biraz da röntgen... öte yandan birkaç çizik ve hafif bir şok...
Aside from a fewbruises andmaybeaslightconcussion...
Ama, öte yandan... hala böyle bir şey yapabilecek biriysen... o zaman neden özür dilemek istemediğini anlayabilirim.
Now, on the other hand, if you still are the kind of guy who would do something like that, then I understand you don't want to apologize.
bulutlar öylesine sakindir ki seyrek görülse de insana yine de hoş gelir ama acele etmeyelim ve daha dikkatli bakılırsa öte yandan henüz tamamlanmamış ama yine de Çokbilmişler Antropopopometri Akakakademisince ödüllendirilen insanı araştırma konusu yapan
so blue still and calm so calm with a calm which even though intermittent is better than nothing but not so fast and considering what is more that as a result of the labors left unfinished crowned by the Acacacacademy of Anthropopopometry
öte yandan 161
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama olsun 39
ama o 292
ama onu seviyorum 24
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama onun 17
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51
ama olmuyor 24
ama olamaz 19
ama olabilir 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18
ama olacak 26
ama olmadı 51