English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bir soru daha

Bir soru daha traducir inglés

1,041 traducción paralela
Bir soru daha.
One more question.
Bir soru daha sormak istiyorum.
Let me ask you one more question.
İşte iyi bir soru daha. Ama buna cevabım yok.
That's another good question, and for that I have no answer.
Sana sormak istediğim bir soru daha var, doktor.
There is another question I'd like to put to you, Doctor.
- Bir soru daha?
- One more question.
Sana bir soru daha sorabilir miyim?
Can I ask you another question?
Davalı için bir soru daha.
One more question for the defendant.
Sadece bir soru daha.
Just one more question.
Bir soru daha sor.
Ask me some other questions.
Komiser, gidebileceğimi söyleyen kişi sizin üstünüz, değil mi? Oh, evet, şey, bunun gibi sıra dışı bir davada gerçek uzmanların ifade alması gerekiyor. Fakat sana sormak istediğim bir soru daha var.
That's something a really clever killer might do... establish an unshakeable alibi for himself while somebody else does the dirty work.
Size bir soru daha sormak istedim.
I wanted to ask you one more question.
Bir soru daha.
Just one more question.
Size bir soru daha sorabilir miyim?
Can I ask you another question?
Mr. Prince, izninizle size bir soru daha sorayım.
Mr. Prince, let me ask you another question.
Sanırım Bayan Malaney bir soru daha yanıtlayabilir.
I think Frau Maloney could answer one more question.
Son bir soru daha.
And one last question.
- Bir soru daha.
- Got one more question.
Büyük Anne, bir soru daha sorabilir miyim?
Grand Mother, may I ask you another question?
Bu konuda konuşmak istemiyorum ve eğer bana bir soru daha soracak olursanız... kalkıp gideceğim.
I don't want to talk about it, and if anyone asks another question... I am just going to leave.
- Bir soru daha.
- One more question.
Aptalca tek bir soru daha sorarsan, dolaptan havalı tüfeği çıkarıp yüzünü dağıtacağım. "
"You ask another stupid question, so help me God, I'll get the shotgun out of the closet and blow your face off!"
İzin ver bir soru daha sorayım.
Honestly, let me ask you one more question.
Şef, bir soru daha.
Chief, one more question.
Pekala bakalım, bir soru daha var... ama istemiyorsanız cevaplamak zorunda değilsiniz.
ONE MORE THING - YOU DON'T HAVE TO ANSWER IF YOU DON'T WANT TO.
Bir soru daha sor da seni ölesiye döveyim.
You ask me one more question, and I'm beating the shit out of you.
Bir soru daha, Bay Holmes.
One more question, Mr. Holmes.
- Bir soru daha!
- One more question!
Hiç bir adama soru sorarak onu daha iyi tanıyabildiniz mi?
Did you ever get to know a man better by askin'him questions?
- Daha basit bir soru sorun.
- Ask me an easier one.
Sana bir daha bu konuda soru sormayacağım.
I'll never question you about it again.
Bence detaylar hakkında hiç kimsenin aklında bir soru işareti kalmaması daha iyi olur.
I think it best that there should be... no doubt in anybody's mind about the details.
- Daha kolay bir soru sor.
Ask me an easier question.
Asıl soru şu ; Los Angeles arabayla iki saatten daha az sürerken, bir pilota neden ihtiyaç duysun?
Well, the point is, we're less than two hours'drive from Los Angeles, so what does he need a pilot for?
Güneşinizin yanmasından, ırkınızın doğmasından bile daha önce, bir soru beklemekteydim.
Since before your sun burned hot in space, and before your race was born, I have awaited... a question.
Böyle bir soru soracağına senin daha iyi bilmen gerekir, Dick.
Now, you know better than to ask a question like that.
Prag yakınlarında bir süredir ileri anti-tank dersleri aldığımız Yanovitz'den daha yeni dönmüştük ve Mareşal Pétain'in orada olduğunu bildiğimizden ulaştığımız son noktanın uygun olup olmadığını ve sıçrama yapıp Doğu cephesine hareket edip etmeyeceğimiz konusunda ona çok hassas bir soru sormak istiyorduk.
was logical, and if we should make the jump and leave for the Eastern front. What was this final point? The final point was wearing a German uniform, something neither our education nor, at a certain point,
Ama ortaya daha da kötü bir soru çıkıyor.
But that raises an even worse question.
Adil bir karara varmakla ilgilendiğimiz için, size birkaç soru daha soracağım.
And since we are solely interested in arriving at a just decision, I'm going to have to ask you a few more questions.
- Bir soru daha soralım. - Soralım.
- Let's ask another question.
- Bir daha göz atabilir miyim? - Son bir soru.
One more question, if I might, sir.
Şey, sormek istediğimiz bir kaç soru daha var...
Well, we've got some more questions here we'd like to...
- Bir soru daha.
- One more question. - No more questions!
Unutmadan, her ihtimale karşı... Bir yere kaybolmayın, birkaç soru daha sorabiliriz size.
Oh... in any case don't disappear, we may need to ask you some more questions...
Bir başka soru daha, Bay Clayton.
There's one other question, Mr. Clayton.
Bir gereksiz soru daha, bornozunuzun rengini öğrenebilir miyim?
And even less point in asking the color of your dressing gown?
Bir soru hakkınız daha var.
You have one more question.
Bir küçük soru daha Bay Gardiner...
Just one quick question, Mr. Gardiner...
Son bir soru daha.
Just one more question.
Bu sefer daha bir kişisel soru soracağım için beni mazur gör.
Forgive me if I ask another question, a bit more personal this time.
Size bir soru daha sorsam?
- Hmm?
Daha iyi bir soru sorayım, Ona iki dolar için niye senet yaptık?
Why do we have his IOU for two bucks?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]