Bir şey olmadı traducir inglés
7,367 traducción paralela
Hiçbir şey olmadı ve yanlış bir şey yapmadın.
Nothing happened and you've done no wrong.
Yine de değişen bir şey olmadı.
But it made no difference.
Sana UFO diye bir şey olmadığını söylemiştim.
I told you, no such thing as UFOs.
Bir şey olmadı çünkü onu bekliyorsun.
Nothing happened because you're waiting for him.
Daha önce de söyledim, bana göstereceğin kesin bir şey olmadığı sürece başlamalısın.
I told you before, I don't want to get involved unless you have... and your life back.
Beşik bir uçurumun üzerinde sallanır ve... sağduyumuz bize varoluşumuzun iki ebedi karanlık arasında kısa bir ışık çakmasından başka bir şey olmadığını söyler.
The cradle rocks above an abyss and common sense tells us that our existence is but a brief crack of light between two eternities of darkness.
Böyle bir şey olmadı.
This did not happen.
Özellikle belirleyici bir şey olmadığı anlarda, zaman akmaz olur.
Even, or especially when nothing decisive is happening, time refuses to stand still.
Bunun senin için kolay bir şey olmadığını biliyorum.
Look... I know this can't be easy for you.
Ben de tam, dünyada karımın aşk dolu sesini duymaktan daha çok sevdiğim bir şey olmadığını düşünüyordum.
I was just thinking there's nothing in the world I'd love more than to hear my wife's lovely voice.
Bana böyle bir şey olmadı.
That doesn't happen to me.
Hapiste bir gece, bana böyle bir şey olmadı.
One night in jail, that doesn't happen to me.
- Artie'ye kişisel bir şey olmadığını söyle.
Tell Artie it wasn't personal. Yeah.
Yani, evet bu konuda konuştu ama böyle bir şey olmadı.
I mean, yeah, he talked about it, but he- - It never happened.
Lütfen bana endişelenmemi gerektiren bir şey olmadığını söyle.
Please tell me I have nothing to worry about.
İyi bir avukat mahkeme salonunda garanti diye bir şey olmadığını bilir.
A good lawyer knows that there's no such thing as a guarantee in a courtroom.
- Çünkü söyledikleri bana bu davanın sahtecilikten başka bir şey olmadığını yeterince kanıtlıyor gibi geldi.
- Because it's quite evident to me that he's proof that this case has been nothing more than a conspiracy to commit fraud.
Hayır, bir şey olmadı.
No, it was nothing.
Bu ülkeyi temiz olduğuna inandırabilirsin, ama ben senin serseri bir gangsterden başka bir şey olmadığını biliyorum.
You can fool this country you legit, but I know you ain't nothing but a punk-ass gangsta.
Bu senin için hiçbir zaman ciddi bir şey olmadı.
This was never gonna be a serious thing for you, was it?
10 yıl sonra "öyle bir şey olmadı" diyecekler ama şu an oluyor işte.
Ten years from now, they'll claim it never happened, but it is happening.
Başından beri o notların gerçek olduğunu varsaymışsınız ve aksini kanıtlayacak bir şey olmadığından emin olmaya dikkat etmişsiniz gibi görünüyor.
It seems you assumed the memos were real from the outset... and you looked to make sure that nothing disproved that.
Ecza dolaplarında bir şey olmadığına emin misin?
You sure there's nothing in those medicine cabinets?
Sorundan başka bir şey olmadığımın ben de farkındayım.
And I know I've been nothing but trouble to you.
Bu aramayla ilgili hiç iyi bir şey olmadı.
Nothing about this search has been fine.
- Hiç ciddi bir şey olmadı.
- Nothing that serious.
Endişelenecek bir şey olmadığını.
Not to worry.
Onları bağımlılığa daha elverişli hale getiren bir şey olmadığı gibi.. .. onları tedavi etmek veya ortadan kaldırmak için bir şey de yok.
There's nothing that makes them more susceptible to addiction and nothing that can be removed or treated to cure it.
Wendell, bu sıvıya tekrar baktığında tüm hayatın boyunca içtiğinin viski değil annenin dışkısından başka bir şey olmadığını farkedeceksin.
Wendell, when you next look at this liquid, you will realize that it's not whiskey you've been drinking your whole life, but your mother's feces.
- İyi bir şey olmadı.
Nothing good.
- Öyle bir şey olmadı.
- It didn't happen.
Bir şey hissetmiyor, çünkü bunu tartışmadık. O da çünkü alınma ama aynı şov olmadığından.
She doesn't feel anything, because we haven't discussed it, because, no offense, it's not the same show.
Şansımız olmadığından, yiyecek bir şey de yok.
Well, we're shit out of luck,'cause there's no food.
Los Angeles Polisi birisinin çöplüğünü kazmanın onların işi olmadığını ve eğer ceset bulursak aramamızı söylediler ama bunun dışında şimdilik yapabilecekleri bir şey yokmuş.
Uh, the L.A.P.D. just said that it's not their job to dig out somebody else's trash, and to call if we find the body, but in the meantime, there's nothing they could do.
Haddim olmadığını biliyorum lâkin içtenlikle bir şey söyleyebilir miyim?
I know it's not my place, but may I speak frankly?
Zombi filmlerden bir şey öğrendiysem o da bir sürüyle beraber dolaşmanın keyif verici olmadığıdır.
If my zombie movie research has taught me anything, it's that being part of a horde would suck.
Kararını verdiğinde biz diye bir şey olup olmadığını görürsün.
When you make a decision, that's when you'll know if there is an us.
Kolay olmadığını biliyoruz ama elimizden gelen bir şey yok.
We understand it's not easy, but there's not much we can do.
Burada tam olarak Johhny Poetry Pants olmadığımı biliyorum ama senin için bir şey yaptım.
I know I'm not exactly Johnny Poetry Pants out here but I made you somethin'!
Jason'ın böyle bir şey yapacak yeteneği olmadığını sen de biliyorsun.
You know that jason isn't capable Of doing anything like that.
Anahtarlı bir şeyler hatırlıyor musun? Ya da April o gün olmadık bir şey yaptı mı?
Do you remember anything about a key or April doing anything unusual that day?
Ama asıl gerçek sizin birbirinizden kaçtığınız ve hiçbir ortak noktanız olmadığını anlamanız için tek gerekenin bir içecek olması ve tek sahip olacağınız şey, bu bok çukurunda geçirdiğiniz zamanın anıları olacak.
But the truth is... you're avoiding each other because it only took that one drink for you to realize you don't have anything in common... and all you got was a reminder of the time you spent in this fucking hellhole.
Rick, meşgul olduğunu biliyorum ve bunun ucuz bir şey olmadığını da eğer durumun sıkışıksa patronumla konuşup senin için anlaşabilirim.
I don't care as much about... losing the weight as I thought I would, and my wife doesn't really care much about it, so... probably just gonna... Look, Rick, I know you're busy, okay, and I know it's not cheap, and if finances are tight, I can talk to my boss about cutting a deal for you.
Olduğun kişi olmadığını düşündüğümde kıçımı kurtarmak için bir şey yapmam lazımdı.
I had to do something to cover my ass when I thought you would turn out to be who you weren't.
Yiyecek bir şey olmadığını biliyor muydun?
Um... Did you know there's nothing to eat?
Yıllardır aile evi diye bir şey olmadı ne senin ne benim için.
It hasn't been the family home for decades, not really, not for me and you.
- Ben de buna benzer bir şey yaşayalı çok olmadı.
I went through something similar not that long ago.
Seni olmadık bir şey yüzünden tutukluyorlar, sonra da beş parasız sokağa mı atıyorlar?
They arrest you on some bullshit charge and then just toss you out without a dime?
Benim bilmem gereken, dışarıda bizim söylemediğin bir şey olup olmadığı, çünkü onlar bize yapabildikleri her şekilde saldıracaklar, ve bunu yaptıklarında konu ısı sensörleri olmayacak konu sen olacaksın.
What I need to know is if there's anything out there that we don't have, because they are gonna come at us any way they can, and when they do, it's not gonna be about heat sensors.
Beni heyecanlandıran tek şey Başka bir dünyaya giden bir kapı olması Daha iyi bir dünyaya... herşeyin bu kadar sıkıcı olmadığı bir yere.
The only thing that excites me is the idea that there's a gate to another world, a better world where everything... isn't so dull.
- İçkiyi Kelly ve şu velayet meselesi yüzünden bırakmıştım ama bıraktığımdan beri tek bir olumlu şey olmadı hayatımda.
- I only quit drinking because of Kelly and the whole custody thing, and I can't think of a single positive thing I ever got out of it.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105