English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ J ] / Joy boy

Joy boy traducir inglés

90 traducción paralela
Haydi, neşeli çocuk, bu bizim trenimiz.
Come on, joy boy. That's our train.
Joy Boy, bu sabah ilk kez bir cenazeye gittim. Ölümden sonra ikinci bir hayat olduğuna inanıyor musun?
You know, Joy Boy, this morning was the first time I ever been to a funeral.
- Hey, Joy Boy. Elma şimdiden işe yarıyor gibi.
- The lucky apple is working already.
Dahisin. - Joy Boy, bunu biliyorum.
You are a genius!
New York'ta ateşli silah taşımanın suç olduğunu bilmiyor musun, Darcey?
It's against the law to carry firearms in New York, Darcey. Right, Joy Boy? That's right.
Değil mi, Joy Boy?
Right, Joy Boy?
Darcey, Joy Boy benim arkadaşım ve bütün arkadaşlarım iki yetmiş boyundadır ve hepsi kötü birer paspas olur.
Darcey, Joy Boy happens to be my friend, and all my friends are nine feet tall and make very bad doormats.
Onu saf dışı bırakmak eğlenceli olacak, değil mi Joy Boy?
Be fun to take him apart, huh, Joy Boy?
- Bir dahaki sefere gömleğin içinde benim de olacağımı söyledi.
- Says next time I'll be inside the shirt. Bluffing, Joy Boy.
Blöf yapıyor, Joy Boy! Bu, onun taktiği.
That's his psychology.
Joy Boy. Junior. Gidelim.
Joy Boy, Junior, come on.
Darcey'e git ve Züppe'nin şu an müsait olmadığını, çünkü elmalarıyla kafasını bozduğu yaşlı ayyaşa koca bulmaya çalıştığını söyle.
All right, Joy Boy, go tell Darcey that the Dude ain't available cos he's diggin'up a husband for some old souse cos he's nuts about her apples.
- Haydi Joy Boy, gidelim.
OK.
- Biraz daha kalıp, bir iki aile fotoğrafı çektirmek istemediğinden emin misin?
Joy Boy, let's go. Sure you don't wanna kill a couple of hours, take some family pictures?
Joy Boy, hayvanat bahçesinden geçerken ne gördük biliyor musun?
Hey, Joy Boy. We passed by a zoo, and what do you think I saw?
Ama çevre gezilerinden sıkıldığını ve insanlarla tanışmak istediğini söylüyordu.
But I did hear him say that he was tired of sightseeing and he wanted to meet some people. - Joy Boy, how's your Spanish?
- Joy Boy, İspanyolcan nasıldır?
- As good as my French.
Bir dakika, onları dolaba koy, Joy Boy.
Wait. Lock'em in the closet, Joy Boy.
Kont, Joy Boy'da nasıl faka bastı bilmiyorum ben bir pet shopta bile daha iyisini yaparım.
And the count even swallowed Joy Boy, and I can do better than that in a pet shop.
Joy Boy, şu terziyi bul.
Hey, Joy Boy, get ahold of whatshisname.
Joy Boy, benimle gel.
- Joy Boy, come on.
Joy Boy, Kraliçem'e doğruyu söyleyeceğimi söylemiştim.
Joy Boy, I told Queenie I'd tell the truth.
Joy Boy, bana telefon etme imkânı sağla. Züppe Dave, muhabirleri alıkoyduğunu itiraf ediyormuş. Bravo, Komiser.
He admits he's got those reporters.
Joy Boy, bak, ağlıyorum.
Dude, I'm crying! - Joy Boy, look, I'm crying!
- Sen bir dahisin. Dahisin. - Joy Boy, bunu biliyorum.
If he's got the guts to fight, he can show us.
- İyi bir soru. Değil mi, Joy Boy?
I'm Kou Chen Wah, the manager.
Darcey, Joy Boy benim arkadaşım ve bütün arkadaşlarım iki yetmiş boyundadır ve hepsi kötü birer paspas olur.
Stop searching. Let's go.
Adamı hiç sevmedim. Onu saf dışı bırakmak eğlenceli olacak, değil mi Joy Boy?
Let's give Luming a big hand.
- Bir dahaki sefere gömleğin içinde benim de olacağımı söyledi. Blöf yapıyor, Joy Boy!
Madam Kao never let her know about the flowers.
Pekala, Joy Boy.
- Should have used a business card!
- Haydi Joy Boy, gidelim.
Suicide means you're gone.
He may be a joy, but don't send a boy
He may be a joy, but don't send a boy
Aşk şarkısı neşenin şarkısıdır kız ve erkek için
A song of love is a song of joy, A waltz for girl and boy.
Bir tane de annesinin gururu ve neşesi oğlana.
And one for the little boy, who is his mother's pride and joy.
- Merak etme Joy Boy.
Why should he pay you?
Pekala, Joy Boy.
This is beautiful.
Oh ne büyük keyif Chicago Town'da bir çocuk olmak!
Oh what a joy to be only A boy in Chicago Town!
Oh, Chicago Town'da çocuk olmak ne büyük keyif!
Oh, what a joy to be only a boy in Chicago Town!
Ne Güneş'in ne de yıldızların ihtişamı boy ölçüşemez bu sevinçle.
It's a joy more spectacular than the sun or the stars.
Küçük oğlum Neşeni göster
My little boy Sing out your joy
50 milyar dolar Bay Aplanalp'ın tahmini servetidir. Bayan Martha Aplanalp'ın oğlu, onun gurur ve mutluluk kaynağıdır.
Fifty billion dollars, the estimated fortune of Mr. Aplanalp... uh, Mrs. Martha Aplanalp's boy, her pride and joy.
Bu çocuk benim gurur ve neşem.
This boy is my pride and joy.
Çık çık güzel oğlum, kaderini ören kişi... o esrarengiz kadındır.
Yes, up there, little boy The Great Woman, long dreamt weaves a destiny of joy
Tek eğlencem beni buraya gönderen çocukla ilgili korkunç intikam planları yapmaktı.
My only joy came with plotting a horrible revenge... against the boy who put me there.
Gözleri neşeyle parlıyordu.. ... çocuğa baktığı zaman.
His eyes shone with joy... when he looked at the boy.
"Her erkeğin yaşamında en önemli mutluluk ve en önemli acı ilk defa babasını yendiği andır." diye bir söz var.
I am the superior player. There's a saying : "In every boy's life, the moment of greatest joy and greatest sorrow is when he defeats his father for the first time."
Varisi... gururu ve neşesi... biriciği... masum küçük oğlu.
His heir... his pride and joy... his sweet... innocent little boy.
Aferin, aferin, aferin oğlum, ama ben şuanda tekrarlayacağını hissediyorum.
Good, good, good boy, but I'm sensing... An encore here. Ben, maybe you better take him out before he spreads the joy again.
Her iki çocuktan birine Rahul, Rohit ya da Joy deniyor bu günlerde.
Every other boy is Rahul, Rohit these days
- Hey, Joy Boy.
- OK.
- Merak etme Joy Boy.
What lies should I tell now?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]