English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ N ] / Ne yapacağımı bilmiyordum

Ne yapacağımı bilmiyordum traducir inglés

317 traducción paralela
Ne yapacağımı bilmiyordum ama bir anda fark ettim.
I didn't know what to do next, but suddenly it hit me.
Delirdim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Dr. Gale'i çağırdım.
I was frantic. I didn't know what to do. I sent for Dr. Gale.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
I...
Ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what to do
Sermayemiz azalmıştı ve hastalık devam ediyordu..... ve gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum.
We were low on funds, the illness was dragging on and I really didn't know what to do.
Kendimi çok iyi hissettim ama ne yapacağımı bilmiyordum.
I were pleased wi'missen, and I didn't know what to do.
Sonra bir gün bana yaklaştı, ben ne yapacağımı bilmiyordum Charlie.
House. He didn't make a pass at me.
Başka ne yapacağımı bilmiyordum.
Father, I didn't know what else to do!
Ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what I was going to do.
Geldiğin için sağol.Ne yapacağımı bilmiyordum.
Thank you for coming. I didn't know what to do.
Onunla ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what to do with him.
Ne... Ne yapacağımı bilmiyordum.
- I didn't know what to do.
Ve ne yapacağımı bilmiyordum.
And I do not know what I am supposed to do.
Amerikalıyım, ne yapacağımı bilmiyordum.
I'm an American, I didn't know what to do.
Burada ne yapacağımı bilmiyordum.
I was frightened, I didn't know what I would do if he had not been here.
Ben fena halde azmıştım ama ne yapacağımı bilmiyordum.
I had been so horny I didn't know what to do.
Ama içimden ne yapacağımı bilmiyordum.
But deep down I really didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
Well, I just didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyordum, neredeyse onu bir kemikçiye gönderecektik.
I didn't know what to do. I almost sent him to the Chinese martial place.
Ne yapacağımı bilmiyordum, çalmak dışında.
I didn't know what, but to steal.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what you were supposed to do.
Karen, başka ne yapacağımı bilmiyordum.
Karen, I didn't know what else to do.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
I don't know what the hell to do.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Medyum Kanalını aradım...
I was unhappy in my career, and I needed a change.
Onu düşünüyordum ve ne yapacağımı bilmiyordum
I had thoughts about him I hardly knew what to do with.
Seninle görüşüp görüşmeme konusunda emin değildim... Ne yapacağımı bilmiyordum.
I wasn't sure about seeing you... I didn't know what to do.
Seninle ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what to do with you.
Yapayalnızdım, ne yapacağımı bilmiyordum.
I was all alone, and I didn't know what to do.
Eğer bana böyle birşey söyleseydi, ne yapacağımı bilmiyordum?
If he told me I didn't know what I was talking about?
Sıkıntıdan ne yapacağımı bilmiyordum. Ben de eğlenmek için onunla yer değiştirdim.
I was bored so I asked him to switch seats.
Ve hala ne yapacağımı bilmiyordum, ve o salak da hiçbir şey söylemedi.
And I didn't know what to do, and the fool still said nothing.
Fakat sadece ne yapacağımı bilmiyordum.
But I just didn't know what to do.
Şirketten ayrılmıştım, ne yapacağımı bilmiyordum. Telesekreterime bir mesaj bıraktı.
I left the firm, didn't know what I was going to do and I get this message on my machine.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Kötüydüm.
I wasn't worth a stick of stove wood...
- Ne yapacağımı bilmiyordum.
- I didn't know what to do.
Tek başıma ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what to do myself.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Lütfen.
- Please!
Sanırım evet dedim çünkü başka ne yapacağımı bilmiyordum.
I think I said yes because I didn't know what else to do.
Size geldim çünkü başka ne yapacağımı bilmiyordum.
The only reason I came to you was because I didn't know what else to do.
- Ne yapacağımı bilmiyordum.
- Well, I didn't know what to do.
Ama ne yapacağımı bilmiyordum. Bilmiyordum.
But I didn't know what to do, I didn't know what to do.
Ben sadece ne yapacağımı bilmiyordum.
I just didn't know what to do.
- Ne yapacağımı... bilmiyordum.
- See, I didn't know what to... do.
Teşekkür ederim. - Ne yapacağımı... bilmiyordum.
Soon-Lee?
Ne yapacağımı hiç bilmiyordum.
I had no idea what to do.
O şeyler ile birlikte gelmemiş olsaydı, ne yapacağımızı bilmiyordum.
I don't know what we'd have done if he hadn't come up with them.
Açıkçası hepsini ne yapacağımızı bilmiyordum yani mükemmel olur.
Frankly, I didn't know what we were gonna do with all of it... so... well, that's perfect.
İki saat sonra yazdığım her makaleyi dosyalamıştım ama Büyük'le ilgili ne yapacağımı hala bilmiyordum.
Two hours later, I had filed every article I'd ever written, but I couldn't file away what had happened with Big.
Ne yapacağımı ya da diyeceğimi bilmiyordum.
HERE, TRY THIS.
Silahla ne yapacağını bilmiyordum. Sadece sattım.
I didn't have any idea what Peltier was gonna do with the gun when I sold to him.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]