Sinirlenme traducir inglés
845 traducción paralela
Titreme, sinirlenme.
No, don't quiver. And don't get angry either.
Bana sinirlenme!
Danny : Don't get mad at me!
Bu kadar sinirlenme.
Don't get so excited.
Sinirlenme.
Don't get sore.
Çok sinirlenme Sam.
- Don't get too annoyed.
- Bu kadar sinirlenme, evlat.
- Don't be getting your rag out, me boyo.
- Sinirlenme.
- Don't be cross.
Sinirlenme. Seni bilirim, kafadan biri değilsin.
Don't get upset I know you You're not crazy
Sinirlenme. Kendi kendime konuşmak istemedim sadece.
Don't get annoyed, I just didn't want to talk to myself.
- Sinirlenme.
- You ain't gotta get sore.
Bu kadar sinirlenme.
That's just nerves.
Sinirlenme, Oscar.
Don't be angry, Oscar.
Sinirlenme.
Take it easy.
Sinirlenme baba.
Don't get upset.
Sinirlenme. Çocuğun önünde ağzını bozmana müsaade edemem.
I won't have you swearing in front of the boy.
Sırf korkuyorsun diye sinirlenme.
Don't get sore just because you're scared.
- Sinirlenme, Mac!
- Blast it, Mac! Hasn't she told you?
Hemen sinirlenme, büyükbaba.
Don't get mad, grandpa.
Bana sinirlenme dostum.
Now then, matey, don't ye take it so hard.
Sinirlenme Jim.
Take it easy, Jim.
Sinirlenme.
Stop shouting.
sinirlenme.
Don't be nervous.
- pekala, tatlım, sinirlenme.
- All right, my pet, don't be nervous.
buradayım tatlım. sinirlenme.
Here I am, my pet. Don't be nervous.
- Tamam, sinirlenme.
- Oh, look, don't get sore.
Lütfen sinirlenme.
Please don't be nasty.
- Sinirlenme evlat.
- Slow down, boy.
Baba, sinirlenme, sağlığın bozuluyor.
Father, remember your basal metabolism.
Sinirlenme.
Do not be angry
Tamam Norman, sinirlenme.
Okay, Norman, don't get sore.
Sinirlenme. Bırak onunla konuşayım.
Don't get angry, let me talk to him.
Bu kadar çabuk sinirlenme Hector.
Don't get too nervous too fast, Hector.
Hemen sinirlenme.
Don't get your dander up.
Sinirlenme lütfen. Sakin ol.
Don't be angry.
Sinirlenme.
It's your nerves.
Sinirlenme!
Don't get mad!
Hemen sinirlenme.
Now, don't get your feathers up.
Sinirlenme.
Just relax.
Sinirlenme hayatım.
Now, don't explode, my dear.
- Sinirlenme.
- Don't get ornery.
- Sinirlenme evlât.
- Don't get nervous, boy.
Haklı olmama rağmen bu konuda sinirlenme cüretini gösterdi.
And she had the nerve to get sore about it, even though I was right.
Sinirlenme.
Don't get upset.
- Sinirlenme, Ralphie.
Don't get excited, Ralphie.
Sinirlenme, yaşlı adam.
Get out. No hard feelings, old man.
Sinirlenme.
Don't get angry.
Bu kadar sinirlenme.
Don't be mad.
O kız yüzünden sinirlenme tatlım.
Now, don't get jumpy about her, honey.
Sinirlenme.
Worried about your hair?
Saat henüz erken. Sinirlenme.
Don't be cross.
- Sinirlenme.
Take it easy.