Söyledı traducir inglés
37 traducción paralela
Tam olarak söyledıkleri ne idi?
What were his exact words? What were his exact words?
- ona ne söyledın.
- What do I say?
- İşte benım söyledığım de bu, bebisim.
- That's what I said, baby.
Senin birini vurdugunu söyledı.
He said you shot someone.
Konsere gelecegini söyledı.
You talked to her? She said she's comin to the Zac Brown concert.
Danıel'ın karısını bıçaklamadığını söyledım.
I said Daniel didn't stab his wife.
İlışkıyı bıtıreceğımı söyledım ve bıtırdım.
I told her I'd break it off, and I did.
Bana gelıp aılesı ıçın mücadele etmesı gerektığını söyledı.
He comes to me and he says he needs to fight for his family.
Soruşturmayı polısın yardımı olmadan başlatmak zor olacak, ama bır şey bulduğunu söyledın Mae.
Restarting this investigation without the MFP's cooperation is gonna be challenging, - but, Mae, you say you have something. - Yeah.
Eşinizin hiçbir zaman kalp krizi geçirmediğini söyled
Well, he told us that your husband never suffered a heart attack.
Bay Thomas Frankl ¡ n yasli adamin ev ¡ n ¡ terk etmem gerekt ¡ g ¡ n ¡ söyled ¡.
Mr. Thomas Franklin told me I must leave the old man's house.
B ¡ l ¡ yor musun... Ben, bu sabah Baskan'n senden çok etk ¡ lend ¡ g ¡ n ¡ söyled ¡.
You know Ben told me that the President was very taken with you this morning.
Ayrica Lou ¡ se'in g ¡ tt ¡ g ¡ n ¡ söyled ¡ n.
You mentioned also that Louise had gone, also.
Söyled ¡ kler ¡ n ¡ ¡ Ikokul sev ¡ yes ¡ nde tutmasi çok zek ¡ ce. Böylece anlayab ¡ l ¡ yorlar.
He was very clever, keeping it at a third grade level, that's what they understand.
Baskanin ded ¡ kler ¡ n ¡ n yanina sen ¡ n dün aksam söyled ¡ kler ¡ n ¡ de yazmislar.
And your comments on the television show are quoted alongside the President's.
Bana çocuklugundan ber ¡ orada yasadigini... ve bahçivan oldugunu söyled ¡.
He told me that he had been living there since he was a child working as a gardener.
Kend ¡ bahçes ¡ oldugunu söyled ¡.
He said it was his.
Ev ¡ kapatmayacagini söyled ¡.
She said she will not close up the house.
Sonra da... oradan hemen toz olmami, yoksa ben ¡ dograyacagini söyled ¡.
Then he said that I was to get my white ass out of there quick or he'd cut it.
Henry, Dr. Nichols bana yalan söyled.
Dr. Nichols lied to me.
- Bu saçmalık. - Size söyled...
- That's bullshit.
Birinde bir kaç eşyası olduğunu söyled.
He just said that he got the goods on someone.
Bak, tüm gece "o söyledi, bu söyledi, o söyled, bu söyledi"... saçmalığına devam edebiliriz.
Look, we could go on all night with this "he say, she say, she say, he say" stuff.
Dani ifadesinde Kirk'e tetigi çekenin Kellog oldugunu söyled,.
Dani gave a statement saying that it was Kellogg who pulled the trigger on Kirk.
ne harıta sısenın ıcınemı donmelı bu benım sımdıye kadar duydugum en sacma sey ama ben zaten oyleyım ben soyledım
What's this about returning the map to a bottle? This be the first I've heard of it. But I told you already.
oh evet soyledın ama sımdı hepınız lanetlendınız
Yes, I did. And now, you are all cursed.
Don Diego Clippershears tarafından toplanan hazıne ıspanyanın en unlu peruk uretıcısı onun muhtesem hazınesı bır adada ve bız onu bulmaya yonelık tabı ben ve kardeslerım aynı fıkırde degıldı onlar harıtanın lanetlı oldugunu soyledı bu nedenle bızım savasımız basladı fazla oldu bızım tatlı annemız dayanamaz
That's mane as in m-a-n-e the fortune amassed by Don Diego Clippershears the most famous wigmaker in Spain. He'd hidden his fabulous wealth on an offshore island for tax purposes and I aimed to plunder it. Of course, me brothers had the same idea.
evet mor kardesım paul sana soyledım tum bu renk duzenının parcası olmak ıstemıyorum ben mıdye Paul.
Well, if it ain't me own brother Purple Paul. I told you, I don't wanna be part of your whole color-scheme-name thing. I'm Barnacle Paul.
Nathan ve Haley'nin düğün provasının olduğu gün ben Brooke'a bir şey söyled...
Lucas, um... the night of Nathan and Haley's rehearsal dinner, I said something to - -
- Neden öyle söyled- -
- Why would you even...
Hilary bana birlikte is yaptiginizi soyled.
Hilary tells me you're in business together.
Doktor travma geçırdıgını soyledı we baska bır yere gıtmış
That's retrograde amnesia. The doctor said she'd suffered some head trauma and just wandered away.
- Kayıt olmadığını söyled...
- He said there's no tape.
Bob, senin amatör kuşgözlemcisi olduğunu söyled.
So, um, Bob tells me you're an amateur birdwatcher.
- Bunun bir randevu olacağını sana kim söyled- - - Bu da ne?
- Who said anything about this being a- - [faint whispering]
Kızı onu ittigini söyledı.
- Her daughter says you pushed her.
Bir de gece hemşiresi söyled.
And the night nurse told me.
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylediler 23
söyledin mi 33
söylediğim gibi 241
söyledim sana 129
söyledim ya 299
söylediğine göre 24
söyledim mi 26
söyledi 132
söyledin 99
söylediler 23
söyledin mi 33
söylediğim gibi 241
söyledim sana 129
söyledim ya 299
söylediğine göre 24
söyledim mi 26
söylediklerimi unutma 19
söyledim size 29
söylediğiniz gibi 17
söylediklerimi unut 19
söylediklerine dikkat et 42
söylediğin gibi 35
söylediğimi yap 30
söyledi mi 27
söyle 2270
şöyle 191
söyledim size 29
söylediğiniz gibi 17
söylediklerimi unut 19
söylediklerine dikkat et 42
söylediğin gibi 35
söylediğimi yap 30
söyledi mi 27
söyle 2270
şöyle 191
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylemek istediğim 130
söylesene 1323
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylemek istediğim 130
söylesene 1323
söylemedin 49
söyleyeyim 186
söylerim 244
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemem gerek 33
söylemiyorum 60
söyleyin bana 123
söylemedi 153
söyle bakalım 455
söyleyeyim 186
söylerim 244
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemem gerek 33
söylemiyorum 60
söyleyin bana 123
söylemedi 153
söyle bakalım 455