Tabi ki yok traducir inglés
213 traducción paralela
Tabi ki yok.
Of course not.
Tabi ki yok Kızım
No, of course not. My daughter -
Tabi ki yok, Lordum.O yalnızca bir köle.
Of course not, my lord. He's just a slave.
Tabi ki yok.
Sure he's all right.
Tabi ki yok.
Why do I mind?
Tabi ki yok, efendim.Bu taraftan.
Of course not, sir. Right this way.
- Tabi ki yok.
- Of course not. - Insurance?
Hayır, tabi ki yok.
No, not at all.
Hayır, tabi ki yok, Efendimiz.
No, of course not, Holiness.
- Tabi ki yok.
- Of course not.
Tabi ki yok.
Of course.
Tabi ki yok.
No, of course not.
Hayır tabi ki yok.
No, of course not.
- Tabi ki yok.
Mom, please, is this really a'me and you'lunch? - No hidden agenda? - Of course not.
tabi ki yok!
Of course not!
- Saçmalama. Tabi ki yok.
- Of course, don't be silly.
Tabi ki arkadaşım yok.
Of course I don't have friends.
Tabi kadının da ona derin bir aşkla tutulduğuna şüphe yok. Ki bu da bana hikâyenin en acı kısmını hatırlatıyor. Ağzımızı alabildiğince doldurmanın... gereksiz olduğunu belirtmek için esas konumuzdan ayrılıyorum Pip.
She fell passionately in love with him, which brings me to the cruel part of the story - merely breaking off to remark, my dear Pip, that it's not necessary to fill the mouth to its utmost capacity.
Tabiı ki yok.
Of course not.
Tabi ki bunun için beyine ihtiyaç yok.
Course, that don't take brains.
- Tabi ki yok leydim.
- Of course not, milady.
Ve saklanacak bir yer de yok. Sadece durumu gözden geçiriyorum tabi ki.
And there is no place to hide, just to examine the situation, of course.
Yok, tabi ki!
Of course not.
Tabi ki şu anda Vietnam'da turist yok.
But, of course, there are no tourists in Vietnam now.
Ve tabi ki, İkinci Dünya Savaşı'ndaki askerlik hizmetinin herkesin taraf olduğu bir hizmet olduğuna hiç şüphem yok.
And, of course, I came up in a tradition where military service was... In World War II, there was no question everybody was part of it.
- Yok yok. Evet ürkütücü, ama tabi ki...
Yes, it is, but OK.
Tabi ki bunun bir anlamı yok.
Of course, that's nonsense.
- Tabi ki, çekinmene gerek yok.
- Please, don't hesitate.
- Tabi, benim kız kardeşim yok ki.
- Yes. I do not have a sister.
- Gümrüğe tabi bir şeyim yok ki.
- l have nothing to declare.
Bunun komik tarafı yok tabi ki.
There's nothing funny about that.
Bende yok diyecek, ama bıçak tabi ki onda, al getir.
He's gonna lie, but he's got it, so get it.
Smithers, bu iddiayı kaybetmemin imkanı yok tabi ki 9 tane yıldızım..... 9 ayrı talihsizliğin kurbanı olmaz ve yarın oynamayacak durumda olmazsa.
Smithers, there's no way I can lose this bet... unless, of course, my nine all-stars... fall victim to nine separate misfortunes... and are unable to play tomorrow.
Ve tabi ki şantaj olaylarında delillerin tepeden "parmağa" yok edilmesi çok önemli.
- And with a blackmailer, of course, one has to be sure that the evidence, it is destroyed root and boot.
Tabi ki. Geçiş ücretini ödediği sürece sorun yok.
Sure, as long as he pays the toll.
- Tabi bunda yanlış bir şey yok ki.
- Yeah, well, nothing wrong with that.
Tabi ki henüz hiç haber yok.
But of course, there is no news yet.
Tabi ki. Tüm şehrin içinde alışıldık hiçbir yer yok
there's no place that's familiar.
- Yok, Papa. Tabi ki sen!
Of course, you!
hayır, tabi ki hayır fakat şu anda gidebileceği başka bir yer yok.
No, of course not, but she had nowhere else to go.
Sizinki değil tabi ki, söylememe bile gerek yok Gertrude.
Not yours, I need hardly say, Gertrude.
Bi'de tabi ki, bir sürü erkek var... ama ciddi değil hiçbiri, ah, romantizm... beni sevecek kimse yok.
That yes, there are a lot of men... but no real, uh, romance... no one to love me.
Benim için Voyager'da başka görev yeri yok... tabi ki Yemekhane'de garsona ihtiyacınız yoksa.
There isn't another post on Voyager, not for me... unless you need a waitress in the Mess Hall.
- Tabi ki endişelenmene gerek yok.
NO! OH! LA LA!
Tabi ki yok!
Of course not!
Ve, tabi ki, senle atlı adam arasında bir şeyler olduğu yok
And, of course, there's nothing going on with you and that... horse guy
Tabi ki. Çömelmekte bi'sorun yok.
Of course Crouching's fine
Bir misyonumuz var ve..... köpeği bulup, yok etmeden rahatlamayacağız. - Tabi ki kurtarmadan, kurtarmak dedim her neyse, SKSGİ'den hızlısı yoktur. - Kurtarmadan.
We're on a mission to get that dog, and we will not rest until we find and destroy it.
Tabi ki mahsuru yok, G, irin içeri.
Of course not. Come on in.
Tabi ki..... - yok edildik demek istemiyorum - yenildik.
Sure, we've been... I don't want to say demolished. Beaten.
- Yok da ne demek? Tabi ki var.
Of course there is fate.
tabi ki 1198
tabi ki öyle 33
tabi ki değil 21
tabi ki hayır 106
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
tabi ki öyle 33
tabi ki değil 21
tabi ki hayır 106
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16