Adım bu traducir español
6,400 traducción paralela
Adım bu ve gerçek. O yüzden...
Bueno, es mi nombre, y es real, así que...
Her neyse, umarım bu adı alırım.
Como sea, espero conseguirlo.
Bu adı ve seni koruyacağım.
Protegeré ese nombre. Y a ti.
Bu büyük bir adım.
Es un gran paso.
Adım Ben Queen. Dizinin yaratıcısı benim. Ve bu da...
Soy Ben Queen ; el creador del show, y estos son...
60larımdayım, bu yıl bir torun kaybettim ama bu konu hakkında konuşmam yasak üçüncü karım bir süre önce beni terk etti ve her sabah, annenin adını verdiğimiz bu restorana geliyorum.
Yo estoy en mis sesenta. Este año perdí un nieto sobre el que me prohíben hablar. Mi tercera esposa me acaba de dejar, y vengo a este restaurante, que tiene el nombre de tu madre, cada tarde.
Biliyor musun, kafana birkaç adım attın. Bu yüzden belki birkaç gün vermeliyiz.
Usted sabe, usted tomó un par disparos en la cabeza, así que tal vez deberíamos darle unos días.
Gelecek yıl için bu yere adımızı yazdırdım.
Ya reservé este lugar el próximo año.
Ve Ulusal Girişim adına bu ödülü arkadaşım senatör Claire Pierson'a sunmak benim için bir onurdur.
Y es con gran honor que en nombre de la INP, presento este premio a mi amigo senador Claire Pierson.
- Bu gerçek adım bile değil.
- Eso ni siquiera es mi verdadero nombre.
Bu bir insan için küçük bir adım ancak insanlık için atılan dev bir adım.
Es un pequeño paso para el hombre, pero un paso de gigante para la humanidad.
"Bu bir insan için küçük bir adım," ama ikinci cümleyi anlayamadım.
Bueno, "un pequeño paso para el hombre", pero no escuché la segunda frase.
Ve bu kızla bir ilişkim olmadığına da adım gibi eminim.
Y de ninguna manera estaba teniendo un amorío con esa chica.
Hadi ama gerçek adı mı bu?
Venga ya. ¿ Es su nombre de verdad?
Gitmiyor, ama bu onun odaklanmasını ve ilk adımı, atmasını sağlayacak.
No, pero esto rompe una lanza a su favor, lo mantiene centrado en algo.
Çünkü son görüştüğümüzden bu yana kadınların adamı diye adım çıktı.
Porque desde la última vez que te vi, Estoy ganando algo de un reputación como un mujeriego.
Oğlumun adımı söylediğini bir kez daha duymak için bu dünyada vermeyeceğim hiçbir konum, hiçbir güç, hiçbir şey yok.
No hay posición, ni cantidad de poder... nada en este mundo que no daría... por volver a oírle decir mi nombre.
Çocuk parkına on adım mesafede bu yaşlı adamdan zorla para almaya utanmıyor musunuz?
¿ Qué clase de seres humanos le roban a un anciano a diez pasos de los toboganes?
Çocuğun bu adım olabilir.
Tu hijo podría ser ese salto.
Bu çocuk, Alex, bir adım ilerideydi.
Este chico, Alex esta realmente en otro nivel.
Çocuğun bu adım olabilir.
Tu hijo puede ser ese salto.
Bir şekilde, zihnimizdeki yakınlarımız üzerinden bizimle temasa geçebilen bu canlıya veya canlılara Parazit adını verdik.
Sabemos que este ser o seres, a los que llamamos "esporas" pueden de alguna manera acceder a nuestras mentes vía contacto por proximidad.
Evet, bu şekilde dispansere bir adım bile atmaları gerekmez.
Bueno, sí, de ese modo ellos no tendrían que poner un pie en el dispensario.
Babamın adı bu işin dışında tutulacak. Anlaştık mı?
El nombre de mi padre se queda fuera de esto. ¿ De acuerdo o no?
Uşak olmak istiyorum ve bu da ilk adım olacak.
Ahora quiero ser lacayo y este es el primer paso.
Downton sakini olmadığı için anıtta adı yer almıyor,... ama hatırası burada bazı kişiler tarafından yaşatılıyor,... bu yüzden onun adının da burada yer alması doğru olacak sanırım.
No era de Downton por lo que su nombre no aparece en el monumento, pero su recuerdo es valioso para algunos de aquí, así que nos parece correcto que señalemos su partida.
- Kesinlikle. Bu onları korumak için adım attığımızın göstergesi.
Les demuestra que estamos dando pasos para protegerles.
- Bu saatler sürer. Ondan bir adım önde olmak istiyorsak nereye gideceğini öğrenmeliyiz.
Si queremos ir por delante de ella, tenemos que averiguar a dónde se dirige.
Ben'le bu görevin her adımının üzerinden geçtik.
Ben y yo hemos repasado cada paso de esta misión.
Tamam. "En son bu güzel evinize gelişimde yaptığım kötü şeyler adına özür diliyorum."
Ah, sí ".. horrible comportamiento que demostré la última vez que vine a su encantadora casa. "
- Bu da bir adım.
Es algo.
- Adım Ofe bu arada.
Soy Ofe, por cierto.
Ben adımımı attığım an bu iş bitmişti.
Está mierda estaba acabada desde el momento en el que entré aquí.
Bu arada, adım Sara.
Soy Sara, por cierto.
Bu adam hep bizden bir adım öndeymiş.
Ha estado por delante de nosotros todo el tiempo.
Bence bu noktada kocaman bir geri adım atmalıyız ve- -
Creo que tenemos que dar un gran paso atrás,
Her adımın bedeli bir piyon ve bu piyon karına tecavüz etmeye kalktı.
Todo movimiento cuesta una pieza... y esta pieza ha intentado violar a tu mujer.
Bu lanet olası yere ilk adım attığım günden beri iyi bir hikâye duymadım.
No he oído ninguna buena desde que puse un pie en estas tierras.
Benim adım Louis bu arada.
Soy Louis, por cierto.
Charles Isaacs casus değilse onda açık sözlü ve işbirlikçi olmasını bekleriz ama siz bu odaya adım attığınızdan beri yalan söylüyorsunuz!
Si Charles Isaacs no es un espía, sería de esperar que mostrara cooperación y ayuda, y aun así usted ha mentido desde el momento en que puso un pie en esta sala.
Bu yıl, işleri kendim adına daha da zorlaştıracağım.
Este año, creo que me voy a poner las cosas más difíciles.
Bu küçük butona basarsan sana kaç adım attığını falan söyleyecektir. - Bu oldukça harika.
Puedes apretar un botón pequeño y te dirá cuántos pasos has dado y todo tipo de cosas.
Bu nedenle, ilk adım uzmanlardan oluşan bir takımın yardımıyla bir deney yapmak.
Así que el primer paso es la creación de un experimento con la ayuda de un equipo de expertos.
İnsülin adında bir hormon üretilir, ki bu da hücrelerimize glikozu absorbe etmeleri, kan dolaşımından uzaklaştırmaları ve enerji olarak yakmaları için kapılarını açmalarını sağlayan bir anahtar gibidir.
Una hormona llamada insulina es liberada, que es como una llave que ayuda a abrir las puertas de nuestras células para que puedan absorber toda la glucosa, retirarlo de la circulación sanguínea y quemar para producir energía.
Şimdi, ilk adım işaret veya tetik dediğimiz şeyi görmemiz... ki bu şey benim durumumda milkshake idi.
Ahora, el primer paso es que vemos lo que se llama una señal, o un disparador... que, en mi caso, fue el batido.
Bu durumda, şeker endüstrisinin yaptığı şey kanıtın belirsiz olduğu zamanda adım atıp şöyle demek oldu
En este caso, lo que hizo la industria del azúcar, es que intervinieron cuando la evidencia es ambigua y dijeron :
Bu da ikinci adım, SCADA güncellemesini programlıyoruz.
Ahora el paso dos... estamos programando la actualización de SCADA.
Benim adım Nassima ve bu da Süleyman.
Me llamo Nassima y este es Sulaiman.
Bu karımın arabası, hâlâ benim adıma olmalı.
O, Ese es el carro de mi esposa. Todavía debe estar a mi nombre.
Bu bizim ünlü süper-çift adımız.
Es nuestro nombre de la celebridad super-pareja.
Hatta bu onunki bile olabilir. Benim adım Leo.
Creo que este debe ser suyo.