Anlamak zorundasın traducir español
404 traducción paralela
Anlamak zorundasın!
¡ Debes entender!
Değerli zamanımızı kaybediyoruz. Anlamak zorundasın.
Pero perdemos un tiempo valioso.
Sorunumu anlamak zorundasın.
Debes comprender mi problema.
- Jack, lütfen beni dinle. Anlamak zorundasın.
Escúcheme, por favor.
Tatlım, Anlamak zorundasın ki bu durum ikimiz için de pek uygun değil.
Muñeca, debes darte cuenta de que esto no es lo conveniente para ti.
İyi biri olduğumu anlamak zorundasın.
En serio estoy bien.
Anlamak zorundasın.
Me entiendes.
Ama endişelerimi anlamak zorundasınız.
Pero debéis entender mi preocupación.
Ama buna devam edemeyecek olmamı anlamak zorundasın.
Debes comprender que no puedo seguir viviendo aquí.
- Jost, bir daha seçme şansın olmayacak. - Bunu anlamak zorundasın.
Jost debes comprender que no es cuestión de elegir.
Birşeyi anlamak zorundasın, Graham.
Tiene que comprender una cosa, Graham.
Şunu anlamak zorundasınız, Bay Vole, sadık bir eşin ifadesi çok fazla ağırlık taşımaz.
Se dará cuenta, señor que el testimonio de una esposa enamorada no tiene mucho peso.
Anlamak zorundasın.
- Solo quiero vivir, ¡ y nada más!
Ama anlamak zorundasın.
Pero tienes que comprender.
Caty anlamak zorundasın.
Tienes que entender.
Yalan söylemediğimi anlamak zorundasın.
Debes saber que no mentía.
Anlamak zorundasınız, kendisi şu an yalnız kalmalı. Rahatsız edilmemesi gerek.
Compréndale, desea estar a solas, sin distracciones.
Bayım, anlamak zorundasınız. Biz sadece para karşılığın da oynuyoruz.
Comprendalo señor, unicamente juega por dinero.
Bunu anlamak zorundasın anne o beyaz adam şu kapıdan girdiğinde bugüne kadar sahip olduğumuzdan daha fazla para verebilir.
Tienes que entender que un blanco entrará por esa puerta, y nos dará más dinero del que alguna vez tuvimos.
Biliyorum, ama anlamak zorundasın. Sana artık yardım edemem.
Lo sé, pero debéis pensar que no puedo ayudaros.
Nasıl biri olduğumu anlamak zorundasın.
Tendrías que estar... dentro de mí... para comprenderlo.
Melissa, sana yalvarıyorum, Tanrı aşkına, anlamak zorundasın.
Melissa, te lo pido por lo más sagrado, Tienes que entenderlo...
Anlamak zorundasın.
Tú verás.
Anlamak zorundasınız bayan, biz de hayatımızı böyle kazanıyoruz.
Lo tiene que entender señora, así es como nos ganamos el pan.
Bunu da anlamak zorundasın.
Tienes que entender eso también.
Konumumu anlamak zorundasınız.
Siento mucho.
Bunu anlamak zorundasınız.
¿ Es que no lo ve?
Şunu anlamak zorundasın Elizabeth... burası tehlikeli bir üIke, onları bugün olduğu gibi yarında kontrol altında tutmalıyız.
Debes entender, Elizabeth... que en un país violento, quien aprieta hoy, controla mañana.
Şerif lütfen anlamak zorundasın.
Sheriff, por favor. Tiene que entenderlo.
Olanları unutma ve kendime hakim olmak için çaba harcıyorum. Burda beni anlamak zorundasın. Bana acı veren bu boşluktan kurtulmak için sonunda ne yapacağımı bu kadınlarla keşfettim.
He estado tratando de aguantar, de deshacerme de este vacío... que ha estado conmigo como una suerte de dolor, y finalmente a través de estas dos mujeres he descubierto cómo!
Daniel, anlamak zorundasın
Daniel, debes entenderlo.
- Anlamak zorundasın aldatmaya gidiyorum.
- Tengo que saber lo que voy a venderle.
Bu büyük bir ayrıntı ama anlamak zorundasınız
Es un gran detalle, pero...
Bir şeyi anlamak zorundasın.
Tienes que entender algo.
Anlamak zorundasınız, World Enterprises kendini tekel görüyor,... bir öncü de diyebilirsiniz.
Debe entender que World Enterprises se ve solitaria... una pionera, si le parece.
Değil. - Sybil, anlamak zorundasın.
- Sybil, tienes que entender.
- Bunu anlamak zorundasın, Sybil.
- Debes entender eso, Sybil.
Anlattıklarının ne kadar absürt olduğunu anlamak zorundasın.
Tiene que entender qué absurdo es todo esto.
Anlamak zorundasın.
Debes comprenderlo.
Ama siz de anlamak zorundasınız, ben alım-satım işindeyim. Ve kar etmediğim sürece satmam.
Pero deben comprender... que mi negocio es la compra y venta... y yo no vendo a menos que obtenga una ganancia.
Anlamak zorundasınız, görüyorsunuz, sadece bir kadını sevmek yeterli olmuyor, eğer O... O biraz zorluysa.
Debe comprender que... no basta con querer a una mujer tan... difícil.
Maxwell, anlamak zorundasın.
Maxwell, tienes que entenderlo.
Bakın, size düşmanca davranmak istemiyorum ama burada kendi problemlerim olduğunu anlamak zorundasınız.
Mira, uh, yo no quiero hacer enemigos de ustedes... pero, uh, tienes que entender Tengo mis problemas aquí.
Ne yapmak gerektiğini anlamak zorundasın, Tiny.
Lo que debes hacer es entender a Pequeño.
Camille anlamak zorundasın.
Camille entiéndelo.
Kahretsin. Anlamak zorundasın.
Maldición, entiéndelo.
Dinle. Birşeyi anlamak zorundasın.
Escucha, hay algo que debes entender.
Bunu anlamak zorundasın.
Tiene que comprenderlo.
Ama anlamak zorundasın, böyle zamanlarda.. ... her saniye önemliyken, bir adam kelime seçmekle zaman kaybedemez.
Pero tienes que comprender que en momentos como éste, cuando cada segundo cuenta uno no puede perder el tiempo en elegir palabras.
Sevgilim, anlamak zor biliyorum ama bana güvenmek zorundasın.
Querida, sé que cuesta entenderlo, pero debes confiar en mí.
Bazen ne olduğunu anlamak için önce görmek zorundasın.
A veces tienes que verlo puesto para saber cómo queda.
zorundasın 42
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamına geliyor 59
anlamıyormusun 20
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamına geliyor 59
anlamıyormusun 20