English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / Ates

Ates traducir español

44,875 traducción paralela
Amanda Knox'in MySpace'inde, elindeki makineli tüfekle isterik kahkahalarla ates ederken fotografi vardi.
Y de pronto apareció en MySpace una foto de Amanda Knox con una ametralladora, riéndose histéricamente mientras disparaba.
Tamam, herkes ateş etmeye hazır olsun.
Todos estén atentos de cabezas calientes y DCs.
Her yer ateş böceği. Lanet ateş böcekleri.
Son los malditos cinco vuelos de ida y los cinco de vuelta.
Yap. Ateş et.
Dispárame.
Ateş et.
Dispárame.
'POLİS İÇERİ DALIP ATEŞ ETMEYE BAŞLADI'
'LA POLICÍA ENTRÓ Y EMPEZÓ A DISPARAR'
Polis, silahı ve ateş edeni buldu, ama onu tutuklamadılar.
La policía tiene el arma, tiene al tirador, pero no lo han arrestado.
Kavga ederken yere düştüler ve George Zimmerman, Trayvon Martin'e ateş ederek onu öldürdü.
Terminaron en una pelea en el suelo, y George Zimmerman le disparó a Trayvon Martin y lo mató.
Bu topraklar ateş ve kanla arındırılmalı.
Estos terrenos deben ser limpiados con fuego y sangre.
! Dört kez ateş ettin gözlerimle gördüm!
¡ Te he visto disparar cuatro veces con mis propios ojos!
Hadi! Resimler, küçük hanım alıyor? Ateş bedenimi arındıracak...... ve kalbimdeki korkuları yenecek.
¡ Vamos! ¿ Haciendo fotos, señorita? El fuego purificará mi cuerpo... y derrotará al temor en mi corazón.
Bu ev ve herşey... ateş içinde yok olacak!
¡ Esta casa y todo lo que alberga será devorado por las llamas!
Şu an farklı bir ateş gücü kullanabilirim.
Me vendría bien otro tipo de potencia de fuego en este momento.
Ateşe karşı ateş.
Combatir fuego con fuego.
Şu an farklı bir ateş gücü kullanabilirim.
Me vendría bien otro tipo de arma de fuego ahora mismo.
Ateşe karşı ateş.
El fuego se combate con fuego.
Bir grup çocuğa ateş açma emri vermekten mi?
¿ De ordenar que disparasen a unos chavalillos?
Senin de içinde aynı ateş var.
Tienes el mismo fuego.
Kato, devam et, ateş et!
¡ Kato, sigue adelante y dispara!
Ateş etmeyin!
¡ No disparen!
- Ateş ederim!
- ¡ Voy a disparar!
Ateş!
¡ Fuego!
Belki uzaktan ateş edebiliriz.
Tal vez podamos dispararle.
Görmeden ateş ediyor.
Solo está disparando a ciegas.
- Ateş yakmamız gerek Paul.
Tenemos que hacer una fogata, Paul.
Ateş bir anda ortaya çıkmış.
El fuego se inició espontáneamente.
New York ne zaman ateş ediyor?
¿ Cuándo es la filmación en New York?
Düşünüyorum da, Neden burada kalıp ateş etmiyorsun?
Así que estoy pensando, ¿ por qué no quedarme aquí y filmar?
Ateş-- -
Deténganse...
Ben özellikle Şişko Adam'ın seyircilerin kafalarına tişört silahıyla ateş etmesini özleyeceğim.
* Infestados con sarna y gordos de cabeza a pies *
Kaçak avcılar size ateş etmeye hazır, siz de hazır olmalısınız.
El cazador está preparado para dispararnos y nosotros también debemos estarlo.
Avcılar ateş etmeden önce filler tehlike hissetti mi, bilemeyeceğiz.
No sabemos si los elefantes sintieron el peligro antes de que los cazadores comenzaran.
Ateş et!
¡ Disparen!
Kapıyı çaldıktan sonra açmazlarsa ateş açmak zorundayız.
Si el tipo no quiere abrir la puerta, tendremos que disparar.
Beyler, size söyleyene kadar ateş açmayın.
Caballeros, no disparen hasta que demos la orden.
Ateş ettiğimde kaç.
Cuando dispare, corred.
Neden böyle bir ateş gücüne ihtiyacı var ki?
¿ Por qué necesitaría tanta potencia?
En ünlü içkilerimizdendir. Servisini de ateş eden parmaklarımla yapacağım.
Es una de nuestras copas de autor, servidas acompañadas de mis dedos pistolas.
Neden ateş etmedin?
¿ Por qué no disparaste?
Daha ateş açılmadan kaçıyor, bu da tetikçiyi gördüğü anlamına gelir.
Está corriendo antes de los disparos. Lo que significa que vio al tirador.
Ateş ederek çıkıyoruz!
¡ Nos vamos disparando!
Kamyona ateş ettim!
¡ Le disparé al camión!
Televizyona ateş ettim.
Le disparé a la televisión.
Ateş etmeye çalışıyorum burada!
¡ Oye! ¡ Estoy tratando de disparar!
Tüm birimlerin dikkatine, ateş edildi.
Atención a todas las unidades, disparos.
Televizyonuna ateş edebilirsin, kafayı bulabilirsin her neyse.
Puedes dispararle a tu televisión, drogarte o lo que sea.
Bana mahallemde ateş ettiler!
¡ Me disparó en mi propio vecindario!
Dr. Cox arabasına giderken kafasına kısa mesafeden ateş edilmiş.
Al Dr. Cox le dispararon en la nuca, a corta distancia, caminando hacia su auto.
Bir dakika, pencereden atlayıp bombaya havada ateş ettin ve yüzme havuzuna düştün öyle mi?
Espera, ¿ así que rompieron un ventana, tiraron un bomba en medio del aire, y cayeron en una piscina?
Hayır, Riggs bombaya ateş etti.
No, Riggs le disparó a la bomba.
Bir adım daha atarsan ateş ederim.
Un paso más y dispararé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]