English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ C ] / Calıs

Calıs traducir español

222,970 traducción paralela
- Bizi, Pouchy'e bağlamaya çalışıyorlar. Pouchy'e bağlamalarını gerektirecek hiçbir kanıt yok, değil mi?
No hay ninguna evidencia que nos conecte con Pouchy, ¿ o sí?
Evet, efendim. Üzerinde çalışıyorum.
Sí, señora, estoy en eso.
Evet, köpek otelinde çalışıyorum.
Sí, trabajo en un hotel para perros.
- Ben de orada çalışıyorum.
- y trabajo allí ahora.
Acil durum jeneratörü ne kadar sürer laboratuarı çalışır durumda tutabilir?
¿ Por cuánto puede mantener funcionando el laboratorio el generador auxiliar?
- Hey, ben çok çalışıyorum.
- Oye, trabajo duro.
Seni anlamaya çalışıyordum.
He estado intentando entenderte.
Geceleri gizlice içeri girip ders çalışırdık.
Nos colábamos por la noche y... Estudiábamos.
Horoz, Neumann's Hill'de çalışıyormuş, Colt, Roth'ların kızını hamile bırakmış ve Maggie'yle resmen boşanmışsınız.
Que Rooster trabaja en Neumann's Hill, que Colt ha dejado embarazada a esa chica Roth y que tú y Maggie os habéis divorciado.
Böyle atletler giyeceksen biraz kol çalışmalısın.
Para llevar esa camiseta hay que trabajar los bíceps.
Küçük bir kasabada kürtaj olacak 23 yaşında bir kadının neler hissettiğini hayal etmeye çalış.
Imagínate lo que supone abortar para una chica de 23 años que vive en un pueblo.
Kıçımdan işaret fişeği fırlatmaya çalışıyordum.
Intentaba lanzarlo con el culo.
Daha iyisini beklediğinden eminim ama acele karar vermemeye çalış.
Seguro que esperabas algo mejor, pero procura tener la mente abierta.
İkimiz de birilerine çalışıyoruz.
Trabajamos para otros.
Ama yeni sistemin pazar sabah dokuzda çalışır hâlde olmasını istiyorlar.
Pero quieren que el nuevo sistema funcione para el domingo a las 9 a. m.
Zaten fazla mesai yapmış olan ekibimi hafta sonu da mı çalıştırmamı istiyorsun?
¿ Quieres que haga trabajar a mi gente otro día entero este fin de semana?
Birkaç aydır babamın yanında çalışıyorsun.
Hace pocos meses que trabajas para papá.
Bir gece "Sıra bende." dedi, ben de "Hayır, bende." dedim, o da başparmaklarını bastırıp gözlerimi oymaya çalıştı.
Una noche, él dijo que era su turno, yo dije que era el mío y me apretó los ojos con los pulgares para arrancármelos.
Beni sinir etmeye çalışıyorsan işe yarıyor.
Si intentas hacerme enojar, lo haces bien.
Kemerlerimizden biri çalışıyor.
Y uno de los cinturones funciona.
Sadece yardım etmeye çalışıyorum.
Solo quería ayudarte.
- İçkiyi bırakmaya mı çalışıyorsun?
- ¿ Quieres despejarte?
Babam şeker fabrikasında çalışırdı.
Mi padre trabajaba allí, en la azucarera.
- Üniversiteyi bitirdim. Sonra o kovboyla evlendim, iki oğlumuz oldu, bu barı aldım, o kovboydan boşandım, şimdi de barı satmaya çalışıyorum.
- Terminé la universidad y me casé con ese vaquero, tuve un par de niños, compré este bar, me divorcié del vaquero y ahora quiero venderlo.
Horoz'a önce kulübeyi verdin, şimdi de barda çalışıp bütün gün içebileceği bir iş mi veriyorsun?
¿ Primero le das a Rooster la cabaña, y ahora un trabajo en el que puede beber todo el día?
Bütün gün babamla çalışıyorum, asıl içmeye ihtiyacı olan benim!
¡ Yo trabajo con papá y necesito beber todo el día!
O zaman yine aklıma estiğinde sana uğrayayım, bütün viskini içeyim, sen de bana aptal bir John Wayne filmi izletmek için aklımı çelmeye çalış.
Volvamos a eso de que te visito cuando me apetece, me bebo tu whisky y tú intentas engañarme para que me quede a ver un bodrio de John Wayne.
Kız arkadaşım Abby Phillips de burada çalışıyor.
Mi novia también trabaja en el centro. Abby Phillips.
Seni yalnız bırakayım da çalış.
Te dejo con tu entrenamiento.
Çocuğumu korumaya çalışıyorum.
Solo estoy siendo protector.
Dale seni çalıştırmaya devam eder, gerektiğinde burada da çalışırsın.
Dale seguirá contando contigo, y puedes trabajar aquí si es necesario.
Hayatımın geri kalanına karar vermeye çalışıyorum.
Intento tomar decisiones sobre el resto de mi vida.
Kalktım, giyindim, cüzdanını çalıp sıvışacaktım.
Me he levantado, me he vestido e iba a robarte la cartera y largarme.
Ne kadardır burada çalışıyorsun?
¿ Cuánto llevas trabajando aquí?
Baba, burada çalışıyorum.
Papá, trabajo aquí.
Madem işten sonra vakit ayıramıyoruz, biz de çalışırken ayırırız, dedim.
He pensado que, como no tenemos tiempo después del trabajo podríamos aprovechar durante el trabajo.
Bu rutinden kurtarmaya çalışıyorum sadece.
Sólo estoy tratando de salir de esta rutina.
Kapısını çalın, kocasının Zodiac katili olduğunu söyleyin?
¿ Llamamos y le preguntamos si su marido es " El Zodíaco?
Yani, belki Ferguson aslında Zodiac üzerinde çalışıyordu ve belki Zodiac hala burada olabilir.
Así que, tal vez Ferguson fue en realidad el "Zodíaco", y tal vez el "Zodíaco" todavía está aquí ahora.
Kanıtları şüpheliye uydurmaya çalışıyorsun.
Estás tratando de encajar la evidencia al sospechoso.
Su geçirmezlik konusunda hala çalışıyoruz.
Vale, aún no hemos conseguido que sea a prueba del agua.
- Yoğun bakımda mı çalışıyordun?
¿ Estabas trabajando en urgencias?
Sana tersten sarılmaya çalışıyorum.
Intento abrazarte por detrás.
Egzersiz bandıyla iyi çalışıyorsun.
Vaya, estás dando una paliza a esas cuerdas.
Gerginliğimi atmaya çalışıyorum.
Solo estoy quemando un poco de energía.
Pek çok öğrenci hem okuyup hem çalışıyor.
Muchos estudiantes trabajan mientras estudian.
Hem kapıyı kapatmaya çalışırken topuğu kırılan benim.
Además, yo he sido la que se ha roto un tacón intentando mantener la puerta cerrada.
Onun için hafifletmeye çalışıyorum.
Solo estoy tratando de que le sea más fácil.
Çalış be. - Selam Phil.
- Se llama Clive, en realidad.
- Adama "yerleşmişsin" diyoruz yani. Evde bunu çalışıyorsunuz, değil mi?
Practicáis esto en casa, ¿ no?
Bir fotoğrafımı geri almaya çalışıyordum çünkü fotoğrafta Haley var ve foto da bu.
Estaba intentando recuperar una mía porque sale Haley y esta es la foto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]