Calıştım traducir español
40,286 traducción paralela
Eğer benimle konuşmazsan, işverenini satmaya çalıştığını varsayacağım.
Si tú no me hablas, daré por hecho que intentas vender a tu empleado.
Sizden bir şey saklamaya çalıştığım falan...
No intentaba ocultaros nada...
İki yıl önce, NSA'deki eski dostlarım birlikte çalıştığım bir gruba epey istihbarat farkı attı.
Hace dos años, mis antiguos colegas de la ASN nos encargaron una misión de vigilancia a un grupo con el que yo trabajaba.
Vay be. Ben o bölümde bir yıl yaşlı McNeil'ın altında çalıştım.
Yo trabajé un año en ese departamento con el viejo McNeil.
- Daha da derinlere gitmeye çalıştım,
- He intentado llegar donde cubre,
Karar vermeye çalıştığım şeyse senin akıbetinin nasıl olacağı.
Así que lo que trato de averiguar es, ¿ qué es lo que voy a hacer contigo exactamente?
İntihar etmeye çalıştım.
Intenté suicidarme.
Size söylemeye çalıştım.
Traté de decirle.
Komik olmaya çalıştım biraz, tamam mı?
Intentaba ser gracioso. Vale.
Yani, bu oyunda birlikte çalıştığım kişiler, gerçekten bir üst seviyedeler.
O sea, la gente con la que trabajo, vaya, están a un nivel más alto.
Um, taşınma konusunda biraz, endişelenmeye başladım, seni aramaya çalıştım, ama sen, açmadın.
Me ofusqué un poco con la mudanza, ya sabes, traté de llamarte, pero no respondías.
- Filmdeki kirliliği denetleyen, çok güç harcayan donanımı çalıştırmak için, nötron radyografisi testi için... -... diğer birçok uygulama.
Para hacer funcionar un equipo con mucha energía que comprueba las impurezas en la película, pruebas radiográficas de neutrones y con muchas otras aplicaciones.
- Sizi temin ederim çalıştığına dair deneysel kanıtlarımız var.
- Te puedo asegurar tenemos empírica evidencia de que lo hace,
Ateş almaları, yıldırımın Walter'ın üzerinde çalıştığı açık devreyi vurduğunu kanıtlıyor.
El hecho de que son disparando demuestra que el rayo cayó el circuito abierto que Walter era trabajando en,
- Timothy, evet. - Söylemeye çalıştığım şey senin ve benim gibi düşünenler çözemedikleri şeylerden kaçar ne kadar zorlayıcı olursa olsun kaçmak için her şeyi yaparlar.
Timoteo, sí, Lo que estoy tratando de decir es chicos que piensan como usted y me- - evitamos lo que no podemos resolver, hacer casi cualquier cosa para evitar que, no importa cuán drástica,
Kurtarmaya çalıştım.
Lo intenté.
Tarafsız olmaya çalıştım.
Intento mantenerme neutral.
Bu hastahane de 40 yıl çalıştım.
Trabajé en este hospital durante 40 años.
Catherine iyiydi, daima oradaydı, ben çalıştım ve o... o bana göz kulak oldu... ve ailemize, hayatımıza, ve, uh... tam bu noktada, karısından iş arkadaşına gitti.
Catherine estaba bien, siempre ahí. Yo trabajaba y ella... me cuidaba... y nuestra familia, nuestras vidas... en algún momento ella pasó de ser una esposa a un compañero de equipo.
Dollywood'da çalıştım.
Trabajé en Dollywood.
Kardeşimi geri getirmeye çalıştığım bir sır değil.
No es un secreto que intento recuperar a mi hermana.
Hemen Oprah gibi konuşmak istemiyorum ama bizi veya annemi bulmaya çalıştın mı?
No me quiero poner toda Oprah en la primera hora, pero... ¿ alguna vez intentaste encontrarnos? ¿ O encontrar a mamá?
Onu atlamayı çağırmaya çalıştım.
Intenté que cancelara el salto.
Aslında üzerinde çalıştığım şey ona yaptığım şeyi yaptığımda yapması gereken şeyi yapmıyor.
Básicamente, la cosa en la que estoy trabajando no está haciendo lo que se supone que debería cuando le hago lo que le estoy haciendo.
Onu da öldürmeye çalıştıkları anlamına mı geliyor?
¿ Quiere decir esto que intentaron matarlo también?
Ama Sandstorm'a çalıştığı kısmını kaçırdım.
Pero se me escaparon las señales de que era de Sandstorm.
Oranın sahibine eski arabasını çalıştırmasında yardım ettim.
- Sí. - Bueno, ayudé al dueño a reparar su viejo Ford Thunderbird.
Üniversiteye giderken orada çalıştım.
Trabajé allí durante la universidad.
Ona ulaşmaya? çalıştım.
Intenté llegar a él.
Bugün bir dedektifle aynı dava üzerinde çalıştım.
He estado trabajando en un caso con un detective hoy.
Erken çıkmaya çalıştım ama... çok yoğundu.
Intenté terminar antes, pero fue... fue de locos.
Hideaway'i 1980'li yıllarda işletenlerle çalışmıştım.
Yo... trabajé para la gente que dirigía el Hideaway en los 80.
Evet, şey. Larissa'nın yardım etmeye çalıştığı, dağılmış bir kızdı.
Sí... esa chica mal de la cabeza que Larissa estuvo intentando ayudar hace un tiempo.
Sakinleştirmeye çalıştım.
Intenté calmarla.
- Annesine ulaşmaya çalıştın mı? - Hayır.
- ¿ Has localizado a la madre?
Kutuyu ben çalıştırırım.
Bueno vamos a echar a andar la caja.
Satch beni dinle, Stan ile iki yıl boyunca her gün çalıştım.
- Escúchame, Satch, trabajé con Stan todos los días durante dos años.
Yani Stan Moreno'nun seni öldürtmeye çalıştığını mı söylüyorsun?
¿ Así que estás diciendo que Stan Moreno intentó asesinarte?
Yıllar boyunca onunla iletişime geçmeye çalıştım.
He intentado contactar con ellos durante años.
Satch bile seni uyarmaya çalıştı ama bizden kurtulmak için sana mı geldi?
Incluso Satch intentó advertirte, ¿ y consigue que nos boicotees?
Sanırım sana sormaya çalıştığım şey ondan ayrılmaya çalışırken bana destek olman.
Supongo que lo que te estoy pidiendo es... que tengas paciencia conmigo mientras rompo con ella.
Hâlâ üzerinde çalıştığımızı kastetmiştim.
Quise decir que todavía estamos trabajando en ello.
Yalnız çalıştım, yine olsa yine yaparım. Bundan hiç şüphem yok.
Actué solo y volvería a hacerlo sin dudarlo.
13 yıl boyunca Profesyonel Sorumluluk Ofisi'nde çalıştım.
Trabajé en la Oficina de Responsabilidad Profesional durante 13 años, Sr. presidente.
Kaynağımın söylemeye çalıştığı şey bu.
Eso es lo que mi fuente quería que supiera.
Senin bireysel testin, bu akşam güneş batarken tam 18.00'de her iki görüntüyü de çalıştırmak.
Tu prueba individual es encender ambas imágenes al atardecer, precisamente a las 6 : 00 p.m. esta noche.
Sen gidip yüzbaşıyla görüş, biz de Cole'un ofisine gideceğiz. Bakalım üzerinde çalıştığı bir konu var mı.
Bueno, tú ve a hablar con el capitán, nosotros iremos a la oficina de Cole, a ver si podemos descubrir en qué estaba trabajando.
Russel'ın özel olarak üzerinde çalıştığı tehdit uyandırabilecek bir şey var mıydı?
¿ Había algo en particular en lo que estuviera trabajando Russell que podría haber provocado amenazas?
Ne üzerine çalıştığını anlayabilecek miyiz bakalım ayrıca e-maillerine ve yazışmalarına da bakmak isteriz bir tehdit arayacağız.
También queremos acceso a sus correos electrónicos y correspondencia, así podemos buscar alguna amenaza.
Yüzbaşıyı talebini iptal etmesi için ikna etmeye çalıştım, ama yararı olmadı.
Intenté convencer al capitán de anular su petición, pero fue en vano.
Ona yardım etmeye çalıştım.
Intenté ayudarla.
çalıştım 51
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmıyorum 33
çalışmaya devam 20
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmıyorum 33
çalışmaya devam 20