English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ G ] / Gayet tabii

Gayet tabii traducir español

195 traducción paralela
- Gayet tabii.
- Claro.
Sara, gayet tabii mecbursun.
Ciertamente.
Hayır, gayet tabii, Bay Wilson.
Claro que no, señor Wilson.
- Gayet tabii.
- Seguro.
- Gayet tabii. Umarım daha sonra...
Está bien, espero que más adelante...
- Gayet tabii.
Por supuesto.
- Gayet tabii.
- Apuesta.
Gayet tabii. Çekici bir ortam yakalandıktan sonra niye onu mahvedelim ki?
Una vez que se consigue la combinación ganadora, ¿ para qué trastocarla?
Gayet tabii.
Segurísima.
Gayet tabii.
Como es natural.
Gayet tabii, Jonas da bunu apaçık görebiliyor.
Naturalmente, Jonás podrá ver con claridad.
- Evet, evet. Gayet tabii. Bankaya çek falan yatırılmayacak.
Mi crédito es bien conocido... lo mismo que mi honor, y todos los miembros pueden responder por él.
Gayet tabii istifa edeceğim.
Y yo naturalmente renunciaré.
Gayet tabii.
Puedes apostarlo.
Gayet tabii öyle!
¡ Y cómo!
- Gayet tabii ki yorgunum.
- Ya lo creo que estoy cansado.
Gayet tabii ki. 203 kişinin hayatından sorumlu olmaktan yorgunum misyonların riskini hesaplamaktan ve kimlerin ekibe gireceğinden.
Ya lo creo. Estoy cansado de ser responsable de 203 vidas, de decidir qué misión es arriesgada, quién irá en un equipo de salida...
Filmin o dönemde geçtiğinin gayet tabii farkındayım.
Soy consciente de que ésa es la época de la película, 1878.
- Kalkışa hazır mıyız? Gayet tabii.
- ¿ Lo has desenganchado?
Gayet tabii.
Seguro.
Gayet tabii, barışsever insanlarsınız siz. Canınıza tak edene kadar dayanırsınız.
¡ Son un pueblo amante de la paz... demasiado indulgentes!
Gayet tabii, sen bir delisin!
Desde luego, ¡ estás loco!
Gayet tabii.
Ciertamente.
Gayet tabii. Ne oldu?
Claro. ¿ Qué quieres?
Gayet tabii.
Sí, por supuesto.
Gayet tabii.
Sí, pues claro.
Sara, gayet tabii mecbursun.
Por supuesto.
Gayet tabii.
- ¡ Claro, Infiernos!
- Gayet tabii.
- Por supuesto.
- Gayet tabii!
- ¡ Claro!
- Gayet tabii. - Sizi rahatsız etmeyeyim. - Teşekkürler.
Y supongo que tienes unos ocho cosas de cocina.
- Gayet tabii.
- Absolutamente.
- Willie Mays? - Gayet tabii.
- ¿ Willie Mays?
Gayet tabii.
Pues ya lo tiene.
Gayet tabii.
Sí, claro.
- Gayet tabii. - Ona gelecek hafta Belize'ye gitmeyi teklif edeceğim.
- Planeo invitarla a Belice el próximo fin de semana.
- Gayet tabii.
Claro que no.
- Gayet tabii.
- No hay problema.
- Gayet tabii.
Naturalmente.
Gayet, nazikçe arandım tabii ki.
No sabía que estaban buscando.
Gayet tabii.
Con toda libertad.
- Tabii, gayet güzel.
- No está mal.
Tabii ki Irving gayet iyi biliyordu ki, Hughes'u gizemli yapan şey... zaten Hughes'ü doğuştan gizem yaratan bir kişi olmasını sağlayan şeydi.
Por supuesto Irving sabía bien que lo que fuera que había hecho de Hughes un misterio era lo mismo que había hecho al mismo Hughes un nato hacedor de misterios.
"Gayet tabiî." "Hangileri?"
"Sí, por supuesto." "¿ Qué tienes?"
- Gayet iyi tabii.
- Genial.
Tabii bu tesadüf de olabilir, gayet.
Pero puede ser coincidencia, claro.
Ben Tony'yi sahile çıkarır çıkarmaz o oğlu olacak caniyle bir olup benim için bir iyilik düşünmeleri de gayet mümkün tabii.
Cuando deje a Tony en la costa, hay una buena posibilidad de que él y su hijo mafioso tengan planes para mí.
- Evet, tabii ev gayet iyi.
Oh, si, claro, una casa esta bien.
- Oldukça kolaydı, gayet doğal geliyordu. - Tabii
Facilísimo, me salía del alma.
Aslında, hepimiz gayet iyiyiz, tabii Hallie Parker bizim bilmediğimiz bir şey biliyorsa o başka.
Realmente, estamos muy bien aquí, a menos que Hallie Parker sepa algo que nosotros no sabemos.
lanet gayet basit, tabiî ki ihtiyacım olan malzemeleri bulursanız.
El conjuro es muy simple siempre que tengáis los ingredientes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]