English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ G ] / Genç biri

Genç biri traducir español

826 traducción paralela
Genç biri mi, merak ediyorum.
Me gustaría saber si es joven
Bebek konusunda ne kadar heyecanlı olduğunu biliyorum, ben de öyleyim ama tüm arkadaşlarımız beni genç biri olarak düşünüyor, öyleyim de zaten.
Sé que estás emocionado con el niño, yo también, pero aquí todos mis amigos piensan que soy muy joven.
Bazen genç biri etrafında neler olup bittiğini görmek için sağa sola bakabilir.
A veces un joven merece el crédito por mirar a su alrededor y ver lo que está sucediendo.
Genç biri için bu çok zordur.
Eso es malo para un joven.
Federal yargıç önemli bir görev, özellikle o kadar genç biri için.
El cargo de juez federal es importante, especialmente para alguien tan joven.
Genç biri, topallayarak yürüyordu.
Caminaba con una especie de cojera.
Biliyor musunuz, orduda genç biri olarak görev yaparken, cinayetler
Verá, cuando estaba en el ejército siempre me interesó...
İnsanlar maskenin altında genç biri olduğunu düşünsün kadınlar onu züppenin teki sansın ve kulaklarına ayıp şeyler fısıldamasına izin versin diye. Böylece o parfümlü, makyajlı, kremli vücutlarına sürtebilecekti.
Cuando lleva la máscara... las mujeres lo toman por un pisaverde, le dicen gorrinadas al oído... y así él... puede sobarlas con sus perfumes y maquillajes.
Dürüst, adamlarına karşı adil ve genç biri olarak oldukça anlayışlı. Ona ne yapalım?
- ¿ Le libró de un par de partidas de trabajo?
Mahvoldum. Warren. Genç biri.
Lo he perdido todo, en cambio Warren es joven.
Senin gibi genç biri hafif atlatmalı.
A un chiquillo, no le debe dar tan fuerte.
O genç biri, zengin ve mutlu olacak.
Ella es joven, será rica y será feliz.
Genç biri çok faydalı olabiliyor.
Un joven puede ser muy útil.
Karlı bir gecede... kendimi genç biri olarak Zürih'te buldum.
Una noche, una noche nevosa... Me encontraba yo, un joven, en Zurich.
Majestelerinin tüm yaptıklarından bilgi sahibi olmak isterim. Merak ettiğimden değil. Genç biri olduğundan, benim rehberliğime gerek var sanıyorum.
Todo lo que haga Su Majestad, debe ser informado a mí. ¡ Y... sólo así tendré condiciones de conducir mejor la vida de esta joven!
İstasyonda çalışanlara göre, bu adam bu gece manastırı ziyaret eden genç biri tarafından öldürülmüş.
Según el guarda de estación, Floyd fue asesinado por un joven que visitó el monasterio esta misma noche.
Daha genç biri gerek.
Necesitamos a alguien joven.
Biri geliyor, genç biri.
Viene alguien. Alguien joven.
Genç biri ona senin mesajını getirdi.
Una persona joven vino por él con tu mensaje
- Genç biri mi?
- Una persona joven?
Yani, ben aziz değilim, genç biri olsaydı neyse ama Peder, çok yaşlıydı.
Yo no soy un santo, pero si ella hubiera sido una chica... bueno, Reverendo, ella era demasiado vieja.
Genç... çok genç biri değilim. Yakında yaşlı biri olacağım. Rekabetten hoşlanmayan, çok sıkıcı, hayal gücünden yoksun, sıradan bir adamım.
No soy joven ya, y pronto seré mayor, poco competitivo, bastante apagado, poco inspirado, un tipo normal
Eğer cebinde 100.000 dolarlık fasulyesi olan genç biri olsaydın... nereye giderdin?
Si fuera un joven lleno de vitaminas y con $ 100,000, ¿ adónde iría?
ERKEK, hoş, biraz ürkek, o kadar genç değil ama fazlasıyla saf biri.
Él es un buen tipo, tímido, de mediana edad y muy inocente.
Anlayacağınız ben de bay Beaumont ile bir ya da iki kez karşılaştım. Ancak, sizin gibi genç bir çifte manevi babalık yapacak biri olduğunu hiç düşünmemiştim. Tabi ki...
Verá, yo solo hablé con Beaumont un par de veces, pero nunca me pareció ser de los que se esforzarían... por ayudar así a una pareja como ustedes.
Genç biri, ama fena adam değil.
Un fresco nada más.
Bay Pasteur'ün alımlı kızıyla bizzat tanışan biri olarak genç meslektaşımızı damadı olmak istediği için pek suçlayamam.
La Srta. Pasteur, que es encantadora, no puede echar la culpa a mi colega de querer a su marido.
Genç ve kibar biri olurdu.
El tendría que ser joven y muy atento.
O genç, güzel ve terbiyeli biri.
Es joven, bonita y decente.
Sizi temin ederim ki, ne düşünüyorsanız ve o size her ne anlattıysa, bunun tam tersi. Bu genç adam kesinlikle bu ülkenin düşmanlarında biri değil.
Puedo asegurarle, en contra de lo que suponen y de lo que haya podido contarles, que ese joven no es un enemigo de este país.
Ama genç ve sert biri olmanız gerekiyor.
Pero tiene que ser joven y fuerte.
Son derece terbiyesizsin genç subay, ama şunu söyleyeyim, 40 sene içerinde sen de yaşlı bir centilmen olacaksın ve göbeğin aklına ayak uydurursa, hepimizden daha büyük biri olursun.
Es Ud. un oficial tremendamente insolente, pero déjeme que le diga que dentro de 40 años será también un viejo ; y si su barriga va al ritmo de su cabeza, la tendrá más grande que nosotros.
Biri genç diğeri yaşlıca iki adam.
Uno joven y otro de mediana edad.
Sonra bana senin ne kadar iyi bir genç adam olduğunu anlatmaya başladı. Yetenekli, ilerici, kendine güvenen biri olduğundan bahsetti.
Empezó a decirme que usted es un joven excelente, capaz, progresista y que tenía plena confianza en usted.
Belki daha genç bir oyuncu? Rolü oynayacak yaşta görünen biri?
¿ Traer a alguna actriz más joven, que tenga el aspecto adecuado para el papel?
Krallıktaki her evlenmemiş genç kız, ayrım yapılmaksızın, bu camdan ayakkabıyı ayağına giymeyi denesin, ayağı bu ayakkabıya tam olarak uyanlardan biri bulunsun ve o genç bayan bu araştırmanın sonucu olarak ilan edilsin ve Majestelerinin, sevgili oğlumuzun ve tahtın varisi olan asil prensimizin gerçek aşkı olarak kabul edilsin.
Que todas las jóvenes de este reino, sin excepción, se prueben el zapatito de cristal, y que si aparece una a la que le queda bien dicha joven sea proclamada el objeto de la búsqueda y sea considerada el verdadero amor de Su Alteza Real, nuestro adorado hijo y heredero, el noble Príncipe.
Öyle biri ki mağrur, asil, genç, cesur ve güzel!
Es un hombre increíble. valiente hermoso!
Biri gelip sorsa, senin evde olup... genç karının yaptığı yemeklerin tadına baktığına bahse girerdim.
Habría apostado que estaría en su casa, averiguando si su pequeña novia podría cocinar o no.
Senin yaşında biri, bu saatte yatağında olmalı, saygıdeğer insanlara eleştiride bulunmamalı. - O daha genç.
A su edad, ya estaría acostado... y no me habría permitido discutir los hábitos de la gente.
Düşündüm ki, eğer genç zihinlere biçim, hayatlara yön verirsem yaratıcı biri olabilirim.
Pero pensé que podía ayudar a formar mentes jóvenes, a esculpir vidas y al enseñar, sería creativo.
Ama sen sevgilim sen benim için her zaman genç ve adil biri olarak kalacaksın.
por siempre joven y fresca.
Genç, zengin, akıllı ve zeki. Ve elbette bekar biri.
Y sueñas todos los días con encontrar un hombre joven, rico, galante, apuesto y, como es lógico, soltero.
Genç değil, zengin değil, akıllı değil. Ve elbette evli biri.
No soy joven, ni rico, ni galante, ni apuesto y además no soy libre.
Günün birinde ona uygun, genç ve yakışıklı biri çıkar.
Un día aparecerá un apuesto joven para ella.
Genç biri.
Es joven.
Genç bir akrabam, daha doğrusu anne tarafından uzak bir akrabam görüşlerimi paylaşmayan serserinin biri.
Pues tengo un joven pariente y este joven desgraciado, no me avergüenza decirlo no opina como yo.
Geçen gün seni genç bir kızla görmüşler. Biri söyledi.
Alguien me dijo el otro día que te vio con una muchacha.
Eğer yaşlı biri yerine bir genç öldüyse çok yazık.
No es gran cosa si una persona de edad hubiera muerto pero sería trágico si fuera alguien joven.
Genç ve güzel biri ama giyecek tek bir güzel kimonosu bile yok.
Una chica tan joven y tan hermosa como ella y no tiene ni un kimono para las fiestas.
Palm Beach'deki yüzü olmayan genç bedenlerden biri miydin?
- Llama a Winchell. - ¿ Qué? Háblale de mí.
Şifalı suyu dağıtan kızlardan biri, çok çok güzel, genç ve eskil, bir çocuk, şimdiden bir kadın... kendine has, ışıltılı.
Una de esas muchachas que reparten el agua curativa, es bellísima, joven y antigua, una niña y ya mujer, auténtica y radiante.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]