English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ H ] / Hasta mısın

Hasta mısın traducir español

3,063 traducción paralela
Sen hasta mısın?
¿ Estás enfermo?
Bekle, hasta mısın?
Espera, ¿ estás enferma?
Hasta mısınız, efendim?
¿ No se encuentra bien, Señorita?
Hasta mısın?
¿ Enfermo?
Sikiş izlemek istemiyor musunuz? - Hasta mısınız siz? - Sikişi severim ben.
¿ No quieres ver sexo? Claro que me gusta el sexo.
Hasta mısın?
¿ Estás enferma?
- Hasta mısın?
- ¿ Estas enferma?
Hasta mısın?
¿ Estás enfermo?
Hasta mısın ya da sadece yorgun hayatından kaçmak mı istedin?
Estas enfermo, o simplemente te quedaste sin gasolina?
Bu gece de geç saatlere kadar çalışacak mısın?
¿ Vas a volver a trabajar otra vez hasta tarde esta noche?
Ölene kadar bize karışacak mısın?
¿ Vas a meterte en el medio hasta el día de tu muerte?
Polise göre zanlılar hemen şuradaki rıhtımın yanına yanaşıp, çıkmış.
De acuerdo con la policía, los sospechosos vinieron por aquí, hasta el siguiente embarcadero.
Kırılma noktasına kadar beklemek zorunda mısın her zaman?
Aunque no creo que hayas tenido que esperar hasta el último segundo para dar tu gran paso adelante.
Şimdi, yarış arabası kullanmanın zararını çıkarana kadar..,... korkarım ki benim seksi, damızlık ve sözleşmeli uşağımsın.
Ahora, hasta que acabes de pagar tu deuda la carrera rebelde de coches, un fiasco, Me temo que vas a ser mi guapo, melancólico, sirviente.
Ben gelene kadar bu çemberin içinde kalmalısın tamam mı?
Necesito que te quedes dentro de este círculo hasta que vuelva, ¿ de acuerdo?
Bu iş bitene kadar az gören ve belden aşağısı felçli bir keskin nişancı ile birlikte kalacaksın tamam mı?
Ahora, usted... usted estará viviendo con un francotirador trirracial parapléjico hasta que todo esto termine, ¿ de acuerdo?
Çok garipsin. Ben de sandım ki birlikte eve yürümeler, gece geç vakitte sohbetler filan arkadaşlarımdan kısıp sana onca vakit ayırmıştım. Sırf sana yardımcı olayım da, o ehliyet sınavını geç diye.
Chistoso, tenía la impresión, tú sabes, las largas caminatas a casa, las conversaciones hasta tarde, brazaletes combinados, el tiempo que abandoné a mis padres en vacaciones para poder ayudarte a estar listo para tu prueba de conducir...
"Seni seviyorum" la sınır dışı edilmeyi 10 dakika içinde yaşadım.
Fui desde "Te amo" hasta una orden de prohibición En menos de diez minutos
- Hasta mısınız?
- ¿ Estás enfermo?
Ayaklarımın ağrısı Rebecca için duyduğum üzüntüye ağır basana dek yürüdüm durdum. Sonra da ilk çıkıştan çıktım.
Seguí caminando hasta que me di cuenta que mis pies dolian más que lo que pensaba sobre Rebecca, y me salí en la siguiente salida.
Andre, "Çekingenliklerimizden sıyrılana kadar sanatımızın yüzeysel olacağını" düşünüyor.
Andre cree que "hasta que no nos despojemos de nuestras inhibiciones nuestro arte será superficial."
Şimdiye kadar okuduğuma bakılırsa, katil "Evet, ben yaptım" yazısını alnına dövme yaptırsaydı, bu dava ancak bu kadar kolay olurdu.
Por lo que he leído hasta ahora, este caso solo hubiera sido más fácil si el asesino tuviera "Si, lo hice" tatuado en la frente.
Sonra dondurma ve sodanın lezzetli karışımının ağzına gelmesi için güzelce içiyorsun.
Empujas la pajita hacia abajo contra el batido hasta el fondo, y entonces absorbes el helado y el batido a la vez para obtener una combinación perfecta de una diosa azucarada, así.
Baksana dün 1'den 40'a kadar olan sınırlı sayıdaki Grant Hill kartlarından kazandım.
¿ Sabes qué? Ayer gané un cromo de 1 hasta 40 edición limitada de Grant Hill.
Para sıkıntınız çözülene değin adamları hizada tutarım.
Simplemente mantenerlos a raya hasta que usted solucione sus problemas económicos.
Müdür Lewis'e notlarımın daha iyi olması gerektiğini söyledi, sonra da sınıflarıma gidip haftalık ödevlerimi aldı ve beni gece yarısına kadar çalıştırdı.
Le contó al director Lewis que yo debería sacar mejores notas, entonces fue a mis clases, cogió los deberes de una semana, y me hizo estudiar hasta medianoche.
Olayı çözene kadar bunlarla çalışın. Tamam mı?
Toca estas hasta que sepas cómo hacerlo.
- Ne yapacaksın konuşturana kadar zorlayacak mısın? - Bu iş böyle yapılır Tim.
- presionarla hasta que ceda?
İkiniz de buraya bir başınıza geldiğini sanacak kadar küstah mısınız?
¿ Sois tan arrogantes para pensar que habéis llegado hasta aquí solos?
Bu gece geç saatlere kadar çalışacak mısın?
¿ Trabajarás hasta tarde esta noche?
Yüzyıllarca deneyler yaptılar tüm maddeleri birbirine karıştırdılar ve 850 yıl geçtikten sonra, bu karışımın yıkım getiren etkilerini gösteren kayıtlarımız var.
De modo que estuvieron experimentando durante muchos siglos y mezclando todo tipo de cosas y no fue hasta el año 850 de nuestra era, en que tenemos registros para mostrar el impacto desastroso de esta mezcla.
Büyükelçi Fanshawe'ye, ekibini bu masum çocuğun hakları için görüşme yapmak üzere ta buraya, Santa Barbara'ya kadar getirdiği için teşekkür ederiz. Ya da adam mı demeliyim, Colin... Bu zorlu sınavdan bir adam olarak çıktın.
Y al embajador Fanshawe por traer a su equipo hasta aquí a Santa Barbara para presionar por los derechos de este chico inocente, o debería decir hombre, Colin, puesto que sin duda te has convertido en uno pasando por esta prueba.
Nisanın 16'sına kadar unvanımı koruyamayacağıma emin misiniz?
¿ Estás absolutamente seguro de que no puedo mantener mi título, al menos hasta el 16 de Abril?
Gerçek bir buluşmaymış gibi davranacağım ve onu yarın arayacağım.
¿ Sabes qué? voy a tratarla como una cita real, y no voy a llamarla hasta mañana.
Amerika devleti 30'dan fazla seferdir, gizlice zararlı kimyasalları kendi vatandaşlarının üstünde denerken yakalandı. Askerlerden, mahkumlara ve Amerikan Yerlisi yaşam alanlarına, bütün kasaba ve ülkelerine.
El gobierno estadounidense ha sido sorprendido m s de 30 veces-- --experimentando encubiertamente con qu ¡ micos t ¢ xicos sobre sus propios ciudadanos, desde soldados, presidiarios y reservas ind ¡ genas, hasta poblados y condados enteros.
Artık imzala şunu, lütfen. Ben ölene kadar sanatımın beş para etmeyeceğinin farkında mısın?
Ahora fírmalo, por favor. ¿ Te das cuenta de que mi arte no valdrá nada hasta que muera?
- İyileştirmek için onları vuracak mısın?
¿ Dispararles hasta que se curen?
Burada biraz olayın dışına çıkacağım ama Maslin'in dövdüğü Japon turistle bir bağlantısı olabilir mi?
Me estoy aventurando, ¿ pero podría estar conectado al turista japonés que Maslin golpeó hasta hacer papilla?
Mesela, sınavdan önceki gece, Senin çağırdığın basket maçına gelemiyecek kadar "çok hasta" olacağım.
Mira, la noche antes del examen, estaré "demasiado enfermo" para ir a el partido ese al que me invitaste.
İlaveten Adli Tıp Merkezine, şüphelinin D.N.A.'sını bularak davanın çözülmesine yardım ettikleri için övgülerimi sunuyorum...
Además, quiero reconocer el mérito de la oficina del forense por ayudar a resolver el caso al encontrar pruebas de ADN que llevaron hasta el sospechoso...
Benim de sınırlarım var.
Hasta yo tengo límites.
Cılız, küçücük bir yaratık kalana kadar tüm imkânlarını kısıtlarım ve başının üstündeki tek çatı bu kalır.
Puedo reducirlo hasta un tamaño insignificante. Y éste será su único techo.
- Tatlım, hasta mısın?
Ábrela.
Takımını sınırların ötesine geçmeye zorlar.
Empuja a su equipo hasta sus limites y más allá
Bu, Shawn ve ortağının sanki bir et parçasıymışım gibi benimle oynamadan önceydi. Evet, bu şu an alışılmışın dışında görülebilir ama Shawn'ın yaptığı her şeyin oldukça mantıklı bir açıklaması vardır.
y eso fue hasta después de que shawn y su compinche me empacaron como si fuera un pedazo de carne si, bueno, me pareció menos ortodoxo en aquel momento pero siempre existe una perfectamente lógica explicación para todo lo que shawn hace
Dr. Holt, MR hazır. Bayan Kraus'u BT için hazırlayın ve omuriliğinden sıvı alınabilmesi için onayını alın. Hasta, bayan mı?
Dr. Holt, su resonancia está lista.
- Bak, aylardır bunu düşünüyor kırık ayağını iyileştiriyor ama işe tam döneceği sırada midesinden hasta mı oluyor?
- Oye, ha estado en reposo por meses, se mejora el pie roto... ¿ justo antes de que volviera al trabajo se enferma del estómago?
Sizi sınav alanındaki en yakın iskeleye götürme sorumluluğunu alacağım.
Me haré responsable de ustedes tres y los llevaré hasta el puerto más cercano al lugar donde se hará el examen.
Ölüm zamanını gece yarısı ile saat 02 : 00 arasına kadar daralttım.
He acotado la hora de la muerte hasta entre medianoche y las dos de la mañana.
yani kimseye meydan okumayacak mısın?
- Y no eres hasta el reto?
Üzerinde durmalıyım, Bay Magwitch, gidene kadar gözden uzak ve sessiz olmalısınız...
Debo enfatizar, señor Magwitch que debe permanecer oculto hasta que esté lejos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]