English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ H ] / Hasta değilsin

Hasta değilsin traducir español

353 traducción paralela
Hasta değilsin, değil mi?
No estás enferma, ¿ verdad?
- Hasta değilsin ya tatlım?
- No estarás enferma, ¿ verdad?
- Hasta değilsin değil mi? Bak baba!
- ¡ No estás enfermo!
Neden, Charlie Dayı, hasta değilsin. Bu en ilginç tarafıydı.
- Pero tío Charlie, no estás enfermo.
Hastayım ben! - Hasta değilsin.
¡ Estoy enferma!
Yine hasta değilsin ya?
No estarás sintiéndote mal de nuevo.
- Hasta değilsin değil mi?
- ¿ No estarás enfermo?
Hasta değilsin, değil mi anne?
¿ No estarás enferma, eh, mamá?
Yürüyebiliyorsan hasta değilsin.
Si puedes andar, no eres un paciente.
Sen hasta değilsin.
No estás enfermo.
- İyi, hasta değilsin.
- Bien, no estás enferma.
Hasta değilsin...
No enfermo... ¡ eso era él!
Sağlığın da yerinde. Hasta değilsin ya?
Y tienes tu salud.
Korkuttun beni. Sesin tuhaf geliyordu. - Hasta değilsin ya?
Me has asustado, estabas un poco raro. ¿ Estás enfermo?
Hasta değilsin. Sadece söz dinlemiyorsun.
Usted está bien de salud, sólo que no atiende a los consejos.
- Hasta değilsin! - Hastayım!
No estás enferma, María.
Hasta değilsin, değil mi?
No estás enfermo, ¿ no?
Hasta değilsin değil mi?
¿ Estás enfermo?
- Hasta değilsin ya?
- ¿ No se siente mal?
- Hasta değilsin, değil mi?
- ¿ No estás enfermo, verdad?
Sen hasta değilsin.
No estás enferma.
Aslında hasta değilsin.
Usted no está enfermo.
- Hasta değilsin dimi?
- ¿ Te sientes débil o enferma?
Yani hasta değilsin.
Así que no estás enferma...
Hasta değilsin, değil mi?
¿ No estarás enfermo?
- Hasta değilsin.
- No lo estás.
- Hasta değilsin!
No estás enferma.
Hasta değilsin ya?
¿ No està indispuesto?
Hasta falan değilsin, değil mi?
¿ Estás enferma?
Henüz avukatım değilsin, en azından kafandakileri anlayana kadar.
No será mi abogado hasta que conozca sus intenciones.
- Hasta falan değilsin ya?
- ¿ Estás enferma?
Neden plajda değilsin? Hasta mısın?
Por qué no has ido a la playa, ¿ Estabas malo?
Tek bir ziyaretçisi bile olmayan bir hasta için hiç de konuksever değilsin.
No es usted muy amable, para ser la primera visita que recibe.
Beni eve götürmek zorunda değilsin.
¿ Sabes? No tienes que llevarme hasta mi casa.
Yolculuktan ötürü hasta falan değilsin değil mi?
Se Habrá recuperado de su viaje, supongo.
O değilsin diyene kadar Kaptan'ın kadınısın.
Eres la mujer del capitán hasta que yo diga que no lo eres.
Perşembeye kadar başlamak zorunda değilsin.
Escúchame, no tienes que empezar hasta el jueves.
- Hasta falan değilsin sen.
... No estás enferma en absoluto....
Şu an hasta olmamın sebebi sen değilsin ya.
No es culpa suya haber pasado un mal momento.
Hadi, gayet iyi biliyorsun... en az iki gün orada olmak zorunda değilsin.
Vamos, sabes muy bien que no tienes que estar ahí hasta dentro de dos días.
Sen... sadece hasta bir kadın değilsin.
No sólo eres una mujer enferma.
Kendini öldürmek için para ödemek zorunda değilsin.
Hasta tienes que pagar por tu propia destrucción.
Yakalanana kadar gelmek zorunda değilsin.
No tienes que volver hasta que lo atrapen.
Hasta falan değilsin uyumsuzsun.
Usted no está enfermo, necesita adaptarse.
Beni Atlanta'ya götürecek kadar güçlü değilsin.
No eres lo suficientemente fuerte para llevarme hasta Atlanta.
Marilyn bile beni bu hafta sonu sinir etmemeye söz verdi. Yani harikayım. Ama sen değilsin.
Hasta Marilyn ha prometido no volverme loco así que no podría estar mejor.
- Yine de hasta, sen degilsin.
- Él es un paciente y tú no lo eres.
Aldattığı ve yardım istediği, ilk insan sen değilsin, özel yerine götürdüğü ilk erkek hasta da değilsin.
Ud. no es el primero al que engaña ni el primero al que le pide ayuda, no es el primer paciente varón al que lleva a su lugar especial.
İçeri girip, üzerine ceket alana kadar hazır değilsin.
No hasta que te pongas una chaqueta.
Ama sen hasta değilsin.
Bueno, no estás enfermo.
Sen hasta biri değilsin. Hastalığı olan birisin.
No eres una persona enferma, eres una persona con una afección.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]