English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Isinin

Isinin traducir español

3,780 traducción paralela
Memur "Sweetie Pie" artık işinin başına dönmeye hazır mısın?
Agente Dulzura, ¿ estás preparado para volver al trabajo? No.
Cesar işinin ehlidir.
Cesar es el mejor.
- Drew'nun yeni ücreti Kentucky'deki eroin işinin yarısını ben alacağım.
El nuevo precio por Drew es quedarme con la mitad del negocio de la heroína de Kentucky.
İşinin başına dön.
Volved al trabajo.
Kaçırma işinin ardındaki kimliği bilinmeyen şüpheli henüz yakalanamadı.
En cuanto al sujeto no identificado detrás de su secuestro, aún debe ser aprehendido.
Şimdi, kıçını işinin başına götür, lütfen.
Ahora, por favor, ve a trabajar.
Kaşar işinin bittiğini anlamıştı.
Esa cualquiera sabía que estaba acabada.
Pişirme işinin çoğunu Rebecca yaptı.
Rebecca cocinaba casi todo.
İşinin ehlidir o.
Él está muy capacitado para hacerlo.
Galiba kötümser olmak senin işinin bir gereği.
¿ Supongo que ser pesimista es un requerimiento de tu trabajo?
Hannah, bana bunlarla işinin bittiğini söyledin.
Hannah, me dijiste que ya no seguirías con esto.
Percy'den kurtulduğumuzda bu mekanla işinin bitmesi gerekiyordu.
Una vez que nos deshicimos de Percy, se supone que habíamos terminado con este sitio,
Herneyse, millet şuanda Amanda'nın izini sürme işinin tam ortasındayız.
De cualquier manera, gente, el punto es que estamos en medio de la cacería por Amanda.
Beni tatlı parçaların yanından çekip, işinin acil olduğunu söylemiştin.
Me hiciste dejar un par de chicas por negocios que no podían esperar.
Damon işinin bir parçası bu. Şimdi gidip Matt Damon'la takılmam ve işi bağlamak için beyler gecesi yapmam lazım.
Ahora me tengo que ir y pasar el rato con Matt maldito Damon para tener una noche de chicos para sellar el trato.
Bu adam işinin bittiğini biliyor ve deli ayağına yatmak en kolay yol.
Ese tipo sabe que está acabado y esto es una forma fácil de conseguir que le declaren mentalmente incapaz.
Fresklerin restorasyon komitesinin başında ve restorasyon işinin çok uzun sürdüğünü düşünüyor.
Es la presidenta del comité de restauración del fresco... y piensa que el restaurador está tardando mucho.
Kuryeyi rehine olarak aldılar. Muhtemelen temizleme işinin yarısını halletmiştir.
Cogieron al repartidor de rehén.
Herkes işinin başına geçsin ve sokakları boşaltsın.
¡ Poneos en marcha y despejad las calles!
Hakkıyla geçimini sağlayan, işinin hakkını veren çok iyi bir masaj için çok makul ücretler alan.
Haciendo tu trabajo, cobrando un precio justo... por una malditamente... buena... masajeada.
- Drew'yu bulmanın yeni fiyatı... -... Kentucky eyaletindeki eroin işinin yarısı.
El nuevo precio por Drew es quedarme con la mitad del negocio de la heroína de Kentucky.
- İlk önce dövme işinin iyi fikir olduğunu kabul et.
Lo primero de todo, admite que fue una buena idea... que me tatuase por abajo. No importa.
Başta biraz heyecanlı olur sonra da sadece işinin bir parçası.
Será emocionante al principio y luego será parte del trabajo.
İşinin başına.
A trabajar.
Senin işinin yatırımcılarını boş yere halka arza yönlendirmek olduğunu sanıyordum.
Creía que su negocio era captar inversores para su salida a bolsa.
İşinden dolayı bankaya ipotek yaptırdığını işinin başarısız gittiğini ve Vijay Rand'ın ona teklif yaptığını onun da geri çeviremediğini söyle bana.
Que los bancos le iban a cerrar el negocio, que el negocio se le estaba yendo por la alcantarilla, y que Vijay Rand le hizo una oferta que no podía rechazar. Dímelo.
Gizli bölme, Aydınlanma Çağ'ından beri marangozluk işinin bir parçasıydı.
Los compartimentos secretos han sido parte de la fabricación de escritorios desde la época de los iluminados.
Kendini olay yerine yerleştirdi. Fakat onun bu soygun işinin içinde olduğunu kanıtlayacak delilimiz yok.
Él se coloca a sí mismo en la escena del crimen, pero no tenemos pruebas de que estuviera involucrado en el robo.
Kardeşinizin dün şehirde ne işinin olduğuna dair bir fikriniz var mı?
¿ Sabe qué pudo estar haciendo en la ciudad?
Ya başka birisi onu bulmamızı istediyse? Ya gerçek katil hala dışarıda bir yerdeyken bizi tehdit işinin sona erdiğine inandırmak için ona tuzak kurdularsa?
¿ Y si alguien quería que lo encontráramos, si lo están incriminando para que pensemos que ya no hay amenaza mientras el asesino sigue suelto?
- Erin senin işinin peşinde.
- ¡ Erin te está robando el empleo!
Herkes işinin başına.
A trabajar.
Cassie öldüğünde işinin başında mıydın?
- ¿ Eso hacías cuando mataron a Cassie?
İşinin hızına yetişemiyorsan eğer, belki de bunu kurula bildirmeliyim.
Y si este trabajo es demasiado para ti, quizás deba ir a la junta.
Herkes işinin başına dönsün.
Todos los demás volved al trabajo.
- "JK" işinin başındayken mi?
¿ Con "JK" en el trabajo?
Birbaşka CIA işinin daha berbat edilmesi riskini alamam.
No puedo arriesgar otra falla de la CIA.
Ulrik de işinin ustasıydı doğrusu.
Y Ulrik muy profesional.
Barazani işinin erbabıdır.
Barzani es muy competente.
Peki polis işinin nesi güzelmiş?
¿ Y sabes lo que gana un policía?
Aslına bakarsan bu tedarik işinin sorumluluğunu alan kişi özel sekreter olmak zorunda.
De hecho, tiene que ser el secretario privado con responsabilidad para la adquisición.
Dj'lik işinin Holly'i nerelere götürdüğünü gördün. Varlıklı müşteriler, teras katlar...
Verás, cuando empezó toda esta historia de poner música... clientes adinerados, penthouses...
Güçlerimizi birleştirme işinin olmayacağını söyledi.
Dijo que todo esto de unir fuerzas no iba a funcionar.
Radyo işinin ufak tefek sorunlarıyla canını sıkmak istemiyorum.
Olvídelo. No quiero aburrirlo con las minucias del negocio de la radio.
Savunmasız. Yanına gidip durumunu, kontrol etmek senin işinin bir parçası.
Seguramente es parte de tu trabajo... salir y asegurarte que esté bien.
Ben de bu istihbarat işinin içinde değilim.
Lo siento, pero yo tampoco estoy al corriente de la misión.
Aile işinin başındayım ben.
Llevo adelante un negocio familiar.
Sophie'nin temizlik işinin yasal olduğundan pek emin değilim.
No estoy segura de que el negocio de Sophie sea totalmente, bueno, legal.
Herkes işinin başına.
Todos a trabajar.
Uğraşmak zorunda değilsin, sen işinin başına dön.
No tienes que hacerlo. Vuelve al trabajo.
Adam, Rachel'ı işinin dışında tutmaya çalışıyordu.
Sí, intentaba apartarla del negocio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]