O zaman ne olacak traducir español
628 traducción paralela
Onları yakalayamazsak, o zaman ne olacak?
Supón que no los cogemos. ¿ Qué pasa entonces?
O zaman ne olacak?
¿ Qué pasa?
- Peki o zaman ne olacak?
- ¿ Y luego qué?
O zaman ne olacak?
¿ Entonces qué?
- O zaman ne olacak?
- ¿ Qué sucederá luego?
Peki yalan söylediğimi anlarlarsa, o zaman ne olacak?
¿ Y si descubren que miento?
Buna ne dersiniz? O zaman ne olacak?
¿ entonces qué?
O zaman ne olacak?
¿ Y luego qué?
Şu Şerif'in bize yetiştiğini farz edersek o zaman ne olacak?
Suponiendo que el comisario nos alcanzara ¿ qué hacemos?
Günün birinde onları aptal yerine koyduğunu çakacaklar. O zaman ne olacak?
Uno de estos días se darán cuenta que usted los trata como idiotas. ¿ Y entonces?
Belki de yapmayacak. O zaman ne olacak?
¿ Y entonces qué?
Havuzda sağ kalırsa, o zaman ne olacak?
¿ Qué ocurrirá si sobrevive a la poza?
Ellerinde skopolamin olmadığını düşün. O zaman ne olacak?
Supongamos que no disponen de escopolamina. ¿ Qué pasa entonces?
Ya savaş bitince, o zaman ne olacak?
¿ Y cuándo la guerra termine, que hará?
Bir kaç içinde ancak kendisini yok eder. O zaman ne olacak?
Sólo unas cuantas décadas porque se destruirá a sí mismo y luego ¿ Qué es lo que quedará?
O zaman ne olacak?
¿ Cuál será entonces?
Ya siz hastalanır da hastaneye kaldırılırsanız, o zaman ne olacak?
Y si usted enferma y la llevan al hospital, ¿ qué pasará?
- O zaman ne olacak?
- ¿ Qué pasará?
Bir bebeğimiz olursa o zaman ne olacak?
Y si quedamos embarazadas, ¿ qué?
O zaman ne olacak sana?
¿ Qué te sucedería?
Toro sizden önce buraya gelirse o zaman ne olacak?
¿ Y si regresan antes que vosotros?
O zaman ne olacak?
¿ Y después?
Peki... Komutan'ı bulduğunuzda, o zaman ne olacak?
Dr. Logan, si consigue localizar al Comandante Koenig, ¿ qué hará?
Atları aldığımızda ya da alırsak, o zaman ne olacak?
Y si conseguimos los caballos, ¿ qué haremos?
O zaman bahanemiz ne olacak peki?
¿ Qué vamos a decirle?
O zaman bana ne olacak?
Entonces... ¿ qué pasa conmigo?
Peki, ya kimse almadıysa ne olacak? - O zaman yandaki evlere gideriz.
Suponga que nadie en la casa tomo la pintura.
Moğollar ve Cermenler arasında sıkışmış olacak ve o zaman bela ne demektir, anlayacağız!
Quedaremos atrapados entre los teutones y las hordas tártaras. ¡ Para entonces será demasiado tarde!
- Engelleyemem... ÖIdüğüm zaman onları ne kadar sevdiğimi ve beni dışladığının farkına varacaklar ama o zaman iş işten geçmiş olacak.
Sabrán que los quiero cuando esté muerta y fuera de tu camino.
- O ne zaman olacak?
- ¿ Cuándo?
Peki, ya atlarla kaçarsa, o zaman köprü ne olacak?
Así que él coge los caballos y se va, ¿ y entonces qué?
O zaman zina için ayırdığın zaman ne olacak?
¿ Y tu castigo por portarte mal?
Yazmaya başlayın o zaman çünkü artık ne yemek yemeye ne de uyumaya vaktiniz olacak.
Hágalo, si quiere. Porque desde hoy no tendrá tiempo ni para comer ni para dormir.
İyi, o zaman biz de dışarıda dövüşürüz, ne olacak yani!
¡ Pues pelearemos fuera, maldita sea!
Batarya ile telsizim ne olacak o zaman?
¿ Y qué pasa con mi batería y mi radio?
Paran ne zaman olursa o zaman ödersin ve bence kesin olacak.
Págame cuando tu máquina sea un éxito, como estoy seguro de que sucederá.
O zaman ne konuşmak, ne düşünmek ne de başka bir şey için zaman olacak.
Y no habrá tiempo para hablar, ni para pensar, ni nada.
- O zaman, çocuklar ne olacak?
- ¿ Y qué hay con los niños?
Bay Jacobi, gerçek otobüs gelince ne olacak? - Polis o zaman ne diyecek?
¿ Qué dirá la policia cuando llegue el verdadero autobús?
- O zaman, barım ne olacak?
¿ Y qué pasará con mi bar?
O zaman bilgiyi araştırma unsuruna ne olacak ki?
¿ Qué hay de la búsqueda del conocimiento?
O zaman bize ne olacak?
No. ¿ Luego que será de nosotros?
Şey birazdan gece olacak ve ne olacaksa o zaman olacak.
Bueno pronto será de noche y es entonces cuando ocurren las cosas.
Ve saatlerce yol boyunca o göktaşı peşimizde olacak. O zaman ne işe yarayacak?
Y el asteroide nos seguirá todo el trayecto cuatro horas después.
O zaman onlara ne olacak?
Entonces, ¿ qué será de ellos? ¿ Irán a la calle?
Peki çocuklara ne olacak o zaman?
¡ No siga!
Ne zaman mümkün olursa o zaman mümkün olacak, Bay Brent.
Puede esperar todo lo que desee, Sr. Brent.
O zaman bize ne olacak?
- ¿ Qué nos pasará entonces?
Geber... Geber o zaman! Ne olursa olsun, o benim olacak.
Pase lo que pase, será mío.
Peki, o zaman diğer insanları kandırarak elimize ne geçmiş olacak?
Vale, ¿ y qué conseguimos jodiendo a todos los demás?
Kasaptaki çırak ya da ofisten bir arkadaşın. O zaman ne olacak peki?
¡ El chico que trae la carne!
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zamanlar 81
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zamanlar 81
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75