English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / O ölmeyecek

O ölmeyecek traducir español

114 traducción paralela
O ölmeyecek, düşünüyor.
¡ Imbecil! No se morira. Reflexionara.
O ölmeyecek.
Esta vez se queda sin cadáver.
O ölmeyecek.
Él no morirá.
Bayan Flaunce, o ölmeyecek.
- No se preocupe, no se morirá.
- O ölmeyecek, Johnny.
No va a morir, Johnny.
- O ölmeyecek.
- No morirá.
Bu adam ne yapıyor? O ölmeyecek.
¿ Y este qué hace aquí?
Ve beni iyi dinle, o ölmeyecek.
Y ya mismo te digo, él no morirá.
Söyleyin bana o ölmeyecek.
Y no morirá. - Dígame que no morirá.
O geri gelecek. Tıpkı daha önce yaptığı gibi. O ölmeyecek ve buraya gelecek.
No te preocupes Doris el regresará, un hombre con voluntad de acero, será muy difícil que lo venzan... dime ¿ Te has enamorado de él?
O ölmeyecek, değil mi?
¿ No se morirá?
O ölmeyecek.
No va a morir.
Merak et, o ölmeyecek.
- No se preocupe, no morirá.
Sana dedim, O ölmeyecek.
Ya le he dicho que no morirá.
O ölmeyecek.
¡ No, no va a morir!
O ölmeyecek, değil mi?
Él no va a morir, ¿ verdad?
- Eğer o ölürse... - O ölmeyecek.
- Si ella muere- - - ¡ No morirá!
Sen öleceksin, o ölmeyecek. Anladın mı?
Tú te vas a morir y él no, ¿ vale?
Ve o ölmeyecek.
Y el no se va a morir!
Yani o ölmeyecek mi?
¿ No se morirá?
O ölmeyecek. İşe girdi.
Consiguió el empleo.
O ölmeyecek, değil mi?
¿ Está muriendo?
O ölmeyecek.
Por lo menos no morirá.
Öğretileri benimle birlikte yaşadığı sürece O ölmeyecek
Mientras duren las enseñanzas en mi... el nunca morirá.
Değiş tokuşta... o ölmeyecek.
Pero a cambio el no se muere.
O benim için asla ölmeyecek.
Para mí, él nunca estará muerto.
- Korkuyorum. O asla ölmeyecek. - Ölecek!
Tengo miedo, él no morirá nunca.
O zaman, dağlarda ölmeyecek miyiz?
Entonces, ¿ no moriremos en las montañas?
- Ölmeyecek. Giriştiği her şeyi başarır o.
Lo que peligra es su misión.
O ihtiyar asla ölmeyecek, dağlardan bile uzun yaşayacak.
Ese viejo no se morirá nunca, vivirá más que Ias montañas.
O asla ölmeyecek. Asla!
No morirá nunca. ¡ Nunca!
Aksi hâlde ölmeyecek.
O no se irá.
Ölmeyecek o.
El no morirá.
Şimdi o hayal, hayalciden daha fazla yaşayacak ve hiç ölmeyecek.
Ahora el sueño sobrevive al soñador y no puede morir.
O ölmeyecek!
Tremont...
Dün çok ahmaklaştım Diane. Burada yatmış,... ölecek miyim ölmeyecek miyim diye düşünürken,... odamda bir dev gördüğümü sandım.
Anoche estaba tan atontado, Diane aquí tendido preguntándome si viviría o moriría que creí haber visto un gigante en mi habitación.
- O zaman ölmeyecek miyim?
- ¿ Y no moriré?
Marie halan o zamana kadar ölmeyecek.
Tía Marie no morirá hasta entonces.
- O halde ölmeyecek mi?
- Entonces no va a morir.
O bir F.B.I. ajanı ve ölmeyecek.
Es un agente del FBI y no va a morir.
Hayır, ölmeyecek, çünkü o gidiyor.
No, no es así, porque él se va.
Sana ilham vermeye devam ettiği sürece, o asla gerçekten ölmeyecek.
Mientras siga inspirándote, nunca morirá en realidad.
- O ölmeyecek.
- Ella no puede morir.
O bu gece ölmeyecek.
No ha de ser esta noche.
Roy O'Bannon sessizce ölmeyecek! Duydun mu, İngiltere?
Roy O'Bannon no morirá sin luchar. ¿ Oyeron, ingleses?
O ölmeyecek. Bir kür hazırlayabilirim.
El no tiene que morir
Kalk ayağa! Dur dostum, dur bir dakika! Kimse ölmeyecek!
Calma, calma, o moriremos todos.
Bence o madenden bir şey çıktı. Hiç ölmemiş bir şey. Asla da ölmeyecek.
Creo que algo salió de esa mina, algo que nunca murió... y nunca lo hará.
O, ölmeyecek Vincent.
- ¡ No morirá, Vincent!
- O, ölmeyecek Vincent.
¡ No morirá, Vincent!
O yaşlı O.. pu hiç ölmeyecek.
- ¡ Si, esa desgraciada no se quiere morir!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]