Onu göremedim traducir español
270 traducción paralela
Bütün o koşuşturma yüzünden onu göremedim bile.
Con todo lo que ha pasado, no lo había visto.
Onu göremedim.
No la he visto.
Dairesine gittim ama onu göremedim.
Fui a su apartamento, pero no lo vi.
Onu göremedim. - Buster. Lattimer'i gördün mü?
- Buster, ¿ has visto a Lattimer?
Evet, çığlığını duydum ama onu göremedim.
Sí. La oía gritar, pero no podía verla porque estaba del otro lado.
Onu göremedim, çünkü kapıyı açamadım.
No lo vi, porque no pude abrir la puerta.
Onu göremedim bile.
Me fue imposible encontrarla.
Öğlen vakti kancaya takıldı ; ama henüz onu göremedim daha.
Era mediodía cuando lo enganché y todavía no lo he visto una sola vez.
Evet ya, onu göremedim.
Sí, vi que no andaba por aquí.
Sonra çekip gitti ve uzun yıllar onu göremedim.
Entonces se fue, y no lo volví a ver en años.
Çünkü eğer beni izliyorsa onu göremedim.
Porque si me ha estado siguiendo, no he podido verlo.
Ben Ezra'nın mektubunu verecektim, ama onu göremedim...
Blue, yo siempre mandaba el correo con Ezra, pero como creo que se ha ido,
- Hayır, onu göremedim.
No, no le he visto.
Bir bayan çıkıp, restoranta gidecekti. Onu göremedim.
Y no ha salido la señora que tenía que ir al restaurante.
Onu göremedim.
¿ Qué rata?
İçinde bulunduğum karmaşadan onu göremedim.
No pude verlo, con lo que tenía encima.
Onu göremedim bile!
Ni siquiera lo vi!
Onu göremedim.
Aún no la he visto.
Sana, çok hızlı gittiği için onu göremedim demiştim ya.
Te dije que no lo alcancé a ver por lo rápido que íbamos.
- Ona söyleyeceğim ama onu göremedim.
- Se lo diré, pero aún no la he visto.
- Yetenek sınavında onu göremedim... Ama, rolü kaparsam, inşallah, inşallah...
- No se lo encuentra en la audición pero si yo consigo la parte, espera, espera...
Onu göremedim.
- No lo veo.
Onu göremedim.
- ¡ No está! - ¿ Qué quieres decir?
Onu göremedim.
No pude verla.
Onu göremedim.
No pude verlo.
Onu buradan geçerken göremedim.
No pude verle cuando pasó por aquí.
Onu üç yıldır göremedim.
Ya han pasado tres años.
- Onu ben de göremedim.
No lo he visto.
Evet.Onu buralarda göremedim.
- Sí. No vi al señor.
Onu göremedim, yetişemedim.
No tuvo suerte.
Ama onu yüzyüze göremedim!
Pero no he conseguido verla hoy.
- Dışarda göremedim onu.
Ella no esta afuera. - ¡ Mamá!
Onu göremedim.
No lo vi.
Bir kaç kez daha oraya gittim ama bir daha asla göremedim onu.
De vez en cuando voy por allí, pero no la volví a ver.
Onu henüz göremedim ama onu hissedebiliyordum... Sanki nehir botu yutuyordu ve su ormana doğru geri akıyordu.
Todavía no lo pude ver, pero puedo sentirlo... como si el bote estuviera siendo chupado por el río... y el agua estuviera fluyendo en la selva.
Onu uzun zamandır göremedim ve meraklandım ve düşündüm ki...
No la he visto y estoy preocupado y he pensado...
Onu gözümle göremedim ama orada biri vardı.
No podía verlo con mis ojos, pero había algo allí.
- Öteki araçta da göremedim onu.
- No lo he visto.
Onu henüz göremedim. Ama çok yakında.
Todavía no lo puedo ver, pero está muy cerca.
Ölmeden önce onu göremedim.
No le pude ver antes de su muerte
Birbirimize gerçekten aþýktýk. Sonra Kevin orduya katýldý. Bana hiç mektup yazmadý, onu bir daha göremedim.
Kevin era mi novio en la escuela secundaria, y realmente nos amábamos, y luego se alistó en el Ejército, y nunca he escrito, y nunca lo volví a ver.
Whitmanlar'a kadar gittim. Onu hiçbir yerde göremedim.
Llegué hasta la casa de los Whitman, y no le vi por ninguna parte.
Onu doğru dürüst göremedim.
Sí, también no lo vi.
Bilmiyorum, onu net göremedim. Ama oldukça iri ve korkutucu görünüyordu.
No lo vi bien, pero era enorme y atemorizaba
Babam acile kaldırılmıştı. Onu bir daha göremedim.
La verdad es... mi padre entró en una sala de emergencia y no lo ví nunca más.
Ben küçük bir Sezar salatasıyla başlayacağım. Mönüde göremedim, ama ben onu çok...
Quiero comenzar con... una pequeña ensalada.
O kadar çok insan vardı ki, onu göremedim.
Había tantísima gente que no pude verla.
Hiçbir zaman onu net olarak göremedim, ama esas duruşta bekleyen bir asker gibi görünüyor.
Nunca lo veo con claridad. Pero parece un soldado. Siempre en posición de firme.
Onu hiç göremedim. Protestoya katılmış.
Si pero está involucrado en una protesta.
İlk gün onu gözlem altında tuttum ama diğerlerindeki belirtilerin hiçbirini göremedim.
Lo observé el primer día, y no detecté los síntomas presentes en los otros.
Onu çok fazla göremedim.
No vi mucho de eso.
göremedim 51
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmem lazım 21
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek ister misin 19
onu geri ver 55
onu geri getir 39
onu geri koy 21
onu geri istiyorum 52
onu görmem lazım 21
onu görmek istiyorum 148
onu geri getireceğim 20
onu görmedim 104
onu görmek istemiyorum 35
onu geri getirin 19
onu görmek isterim 16
onu görmeliydin 32
onu görüyor musun 80
onu getireceğim 27
onu görebilir miyim 81
onu gördüm 460
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341
onu geri getirin 19
onu görmek isterim 16
onu görmeliydin 32
onu görüyor musun 80
onu getireceğim 27
onu görebilir miyim 81
onu gördüm 460
onu göremiyorum 81
onu gördün mü 341