Paranız var mı traducir español
205 traducción paralela
Evet. Paranız var mı?
Sí. ¿ Tienes dinero?
- Paranız var mı?
- ¿ Tienen dinero?
Belki o zaman gidebiliriz hemen. Sizin hiç paranız var mı?
Podríamos irnos ahora ¿ Vosotros tenéis dinero?
- Paranız var mı?
- ¿ Tiene dinero?
- Hiç paranız var mı?
¿ Tenéis dinero? No, señor.
- Paranız var mı?
- ¿ Tenéis dinero?
- Paranız var mı?
¿ Tiene dinero?
- Bu kadar paranız var mı?
- ¿ Tenéis una suma así?
Paranız var mı?
- ¿ Tienes dinero? - Sí, un poco.
Paranız var mı?
¿ Cuánto llevas en el bolsillo, Carletto?
Ölmek üzere olan bir adama verecek paranız var mı?
¿ Tiene algo de dinero para un moribundo?
Hiç paranız var mı?
¿ Tenéis dinero?
- Geri dönmek için otobüs paranız var mı?
- Cómo van a volver?
Paranız var mı bayım?
¿ Tiene dinero, señor?
Paranız var mı?
¿ Tienes dinero?
Paranız var mı?
¿ Tiene dinero?
- Telefon için bozuk paranız var mı?
¿ Tiene cambio para el teléfono?
Paranız var mı bari? - Yok.
¿ Tiene dinero?
Paranız var mı?
Hace falta dinero.
Hiç paranız var mı? Bende yok.
A propósito, ¿ tienen plata?
Pardon bozuk paranız var mı?
Perdone, señor. ¿ Tendría cambio?
Paranız var mı?
¿ Tiene algo de dinero?
Şu anda kızlarınıza bakmanıza yetecek kadar paranız var mı?
¿ Cuenta con los ingresos suficientes para mantener a sus hijas?
Bir saniye bayan! Bozuk paranız var mı?
Disculpe, señora. ¿ Le sobra cambio?
Dinleyin, hiç 1912 yılına ait paranız var mı?
Escuche ¿ Tiene algún dinero de 1912?
Nakit paranız var mı?
¿ Tiene el dinero?
Affedersiniz, Bay Burt, Hollanda paranız var mı?
Disculpe, Sr Burt, cuenta usted con dinero holandes?
Bütün Tayland'da bir tane var. Paranız var mı?
Tengo la única que existe en todo Tailandia.
Bana verecek paranız var mı?
¿ Nos podéis prestar algo de dinero?
Affedersiniz, bozuk paranız var mı?
Perdone, ¿ tendría usted?
Affedersiniz, bozuk paranız var mı?
Perdone, ¿ tendría usted cambio, por favor?
Affedersiniz, bozuk paranız var mı?
Por favor, ¿ tiene usted cambio?
Affedersiniz, bozuk paranız var mı?
Perdone, ¿ tiene usted cambio?
Paranız var mı?
¿ Tenéis dinero?
Bozuk paranız var mı?
¿ Tiene alguien alguna moneda? Señorita, ¿ la voluntad?
Selam, bozuk paranız var mı?
- Hey, ¿ tienes cambio? - Tienes una espalda fuerte.
- Herkese selam. Bozuk paranız var mı?
- ¿ Tienes una moneda?
Çocuklar, babanıza verecek paranız var mı?
Niños, itenéis dinero para el pobre papá?
- Bozuk paranız var mı, efendim?
¿ Podría darme algo?
Paranız var mı?
¡ Cerdas!
Sahi, paranız var değil mi? Eğer yoksa, bu işi burada bırakalım.
Si no lo tienen, podemos parar esto ahora.
- Paranız mı var mı?
- ¿ Tienen dinero?
Paranı da veremem şimdi, her kuruşa ihtiyacımız var.
- Necesitamos hasta el último centavo.
- O kadar paranız var mıydı?
- Debió costarle bastante. - No cuesta tanto como piensan.
Kaynağa ihtiyacımız var. Derhâl paranı teslim et.
Necesitamos fondos y vinimos a recaudar. ¡ Dadnos vuestro dinero!
Zenginlerin tedavisi için gerekli her türlü imkanımız var. Bloke edilmiş fonları çözeriz, özel hesapları boşaltırız ve en kötü hallerde paratektomi ameliyatı yaparız. Bu hastadan bütün paranın tamamen alınması işlemidir.
Estamos equipados para solucionar cualquier problema de los ricos... desobturamos bolsas de mano, drenamos cuentas corrientes... y hacemos pastarestomía, es decir, la extirpación de todo el dinero.
- Hoşça kalın, Bay Ryan. Yeterince paranız var mı?
Adiós, Sr. Ryan.
- Paranız var mı?
- Tiene ud.dinero
Hiç paranız veya bozukluğunuz var mı?
¿ Me da algo de dinero? Lo que sea.
Paranıza ve vaatlerinize ihtiyacımız var.
Necesitamos su dinero y su compromiso.
- Paranız var mı?
¿ Tienes dinero?