English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ S ] / Sabahleyin

Sabahleyin traducir español

1,142 traducción paralela
" çünkü ben evleniyom sabahleyin
'Porque me caso por la mañana
Sabahleyin, güneş Demir Dağının iki el kadar üzerine çıktığında, saldırın!
Por la mañana, cuando el sol esté por encima de la Montaña de Hierro, ¡ atacaremos!
Rock... Sabahleyin...
Rock... mañana...
Sabahleyin teleferiği aşağı indirir, bir araç bulmağa çalışırım.
Yo tomaré el funicular por la mañana y trataré de buscar transporte.
Samuray bir aileden geldiğinden, izleyeceği tek onurlu yol sabahleyin harakiri yaparak ölmektir.
Como descendiente de una familia de samurais, la única salida hororable que le quedaba... era la de morir al amanecer, de hacerse el harakiri.
Bak, geç oldu ve yorgunum, ve sabahleyin çalışmam lazım.
Mire, es tarde y estoy cansada, y mañana tengo que trabajar.
Hemen konuya gireceğim, ya borcunuzu verin ya da konuyu avukatlara ileteceğim ve sabahleyin yapılması gereken yapılacak.
Es inútil andar con rodeos. O el dinero o meto el asunto en manos de abogados y mañana pasa lo que tiene que pasar.
Sabahleyin Nice'de önemli bir buluşmam var.
Tengo una cita esta mañana en Niza.
- Sabahleyin bir tanesini öldürebilirmiyim?
- ¿ Puedo matar a uno en la mañana?
Sabahleyin ördek avında yöneticiye eşlik edeceğim.
Debo acompañar al intendente en la caza del pato mañana por la mañana.
Sizinle sabahleyin görüşürüz Bayan Hunt.
Nos vemos por la mañana, srta. Hunt.
Sizinle sabahleyin görüşürüz.
- La veo por la mañana.
- Sabahleyin sana telefon edeceğim.
- Te llamaré por la mañana.
Sabahleyin, sokaktayım, giyiniğim, sadece kadınlar, hayır erkekler var.
Es por la mañana. Salgo a la calle. Estoy vestido... y solo hay mujeres.
Sabahleyin evlen, öğleden sonra cinayet işle.
Casarse por la mañana y asesinar por la tarde.
Sabahleyin gitmiş olurlar.
Por la mañana, se habrán ido.
Onu sabahleyin kurşuna dizdireceğini söylüyor.
Dice que lo va a fusilar por la mañana.
Sabahleyin çalışma odama gel.
Vaya a mi despacho en el recreo.
Aslında tahmin sabahleyin ki sağanak içindi.
Pronosticaron lluvias aisladas por la mañana.
Bu akşam televizyona ve radyoya, sabahleyin de gazetelere çıkabilirim.
Puedo anunciarlo en TV y radio esta noche y mañana en los diarios.
Sabahleyin dağlardan onları görebiliyordum kendi hikayelerin gün ışığında aklanıyordu.
Desde los montes se podía ver por las mañanas blanquear sus tiendas a la luz del sol.
Sabahleyin bunu yapmamaya onu ikna ederim.
Mañana la haré cambiar de opinión.
Sabahleyin sürpriz mektuplarını alacaklar.
Recibirán la carta sorpresa por la mañana.
- Sabahleyin ararsın. - Hayır.
- Llamarás por la mañana.
Yatağına geri yat, sabahleyin hepsini çözeriz.
¡ A la cama! Lo harás mañana por la mañana.
Evet, sabahleyin.
Sí, mañana por la mañana.
Sabahleyin onu sevgili kadınına geri götür.
Mañana podrá volver a su lavandera.
- Sabahleyin.
- Esta mañana
Öğrendiğiniz şey, sabahleyin bir sır olmaktan çıkacak.
En la mañana lo que descubrieron dejara de ser un secreto.
Çimentosunu sabahleyin atarız.
Vertiremos el concreto por la mañana.
Sabahleyin habersiz geliyorsun...
Uno llega de mañana, sin avisar...
Ben de cinayetten sonra sabahleyin arabanıza baktım.
Y vi su auto la mañana siguiente al crimen.
Sabahleyin bunu öğrenecekler.
Se darán cuenta mañana.
Sabahleyin, en basit ifadeyle, düş kırıklığına uğramıştık. Tankların bizim önümüze geçmesi gerekiyordu ancak gelmemişlerdi.
Por la mañana, nos sentimos decepcionados, por decirlo suavemente, porque los tanques debería habernos adelantado y no había llegado.
Sabahleyin gidiyoruz, tamam mı?
Nos vamos en la mañana ¿ Cierto?
Size önerebileceğim tek şey sabahleyin gelmeniz, Kayıp Kişilerde yüzbaşı Marvin Krosinsky'yi görmeniz. O çok yetenekli biridir.
Lo único que puedo sugerirle es que vuelva en la mañana y vea al capitán Marvin Krosinsky en Personas Desaparecidas.
Endişe verici bulutlar "ve sabahleyin yer yer sağanak yağış, " öğleden sonra giderek şiddetlenen sürekli yağmur. "
Nubes amenazantes y aguaceros dispersos en la mañana fuertes lluvias continuas con descargas eléctricas en la tarde ".
Bunu sabahleyin tartışırız, Karen.
Lo discutiremos en la mañana, Karen.
Bunu sabahleyin konuşuruz.
Hablaremos de eso mañana.
Sabahleyin temizleyebilirsin. Pekala.
Puedes limpiar mañana por la mañana.
Burada garip olan bankanın bana Bay Lang'ın Bay Lessing öldürülmeden önce sabahleyin bu çeki yazdığını ve öldürüldükten sonra öğleden sonra geri getirdiğini, kendi hesabına geri yatırdığını söylemesiydi.
Lo raro de todo esto es que el banco me dice que el Sr. Lang libró ese cheque el día antes del homicidio del Sr. Lessing y que lo devolvió y lo depositó en su cuenta la tarde siguiente al asesinato.
Şey, sabahleyin gelin, hepimiz kafamızdaki küçük şüphelerimizi giderelim, olur mu?
Mañana quedarán despejadas todas nuestras dudas, ¿ no creen?
Sabahleyin çok utanç vericidir bu.
No dejo de gritar.
- Sonra ben küçükken, bana sabahleyin, kafana güneş geçmeden 11'de ve öğleden sonra 4'de yemek yememi tembihledi.
- Pues que cuando yo era pequeño, me enseñó que se debe comer a las 11 de la mañana antes de que el sol te queme la cabeza y a las 4 de la tarde.
Sabahleyin, bulutlar halen çöl semalarına akıyor ama güneş acımasızca yakıyor, ve bulutlar teker teker kavurucu sıcakta kuruyup büzülüyor.
En la mañana, las nubes cruzan el cielo del desierto pero el sol quema sin piedad y uno a uno se marchitan bajo el calor.
Sabahleyin işe giderken... Genç bir adamı bu arabadan birşeyler çalmaya çalışırken gördüm.
Me dirigía al trabajo esta mañana... cuando vi a un tipo forzando el coche, un jovencito.
Memnuniyetle... sabahleyin.
Lo haré con mucho gusto... por la mañana.
Hayır, sadece sabahleyin bornozumla çıktım.
No hasta la mañana siguiente, en camisón.
" Ben evleniyom sabahleyin
'Me caso por la mañana
Sabahleyin görüşürüz.
Hasta mañana.
Sabahleyin Daniel kıza karşı suratsızlık yaptı.
Al día siguiente, Daniel la ignoró por completo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]