Sadece biraz traducir español
11,286 traducción paralela
- Sadece biraz başım ağrıyor.
Me duele un poco la cabeza.
Sadece biraz konuşmak istiyordum.
Quiero hablarte de algo.
Bir şey olmaz. Sadece biraz ıslandı.
Está bien, se ha mojado poco.
Sadece biraz garip biri olduğu için endişelendim.
- No, sólo me preocupo... que la encuentro rara.
Sadece biraz dondurma yiyeceğiz, Lucy.
Solo vamos a ir por un helado, Lucy.
- Sadece biraz daha zaman lazım.
Solo necesitábamos más tiempo.
Hayır, sadece biraz yorgunum.
No, es solo que estoy un poco cansada.
Sadece biraz antikayız.
Sólo un poco excéntricos.
- Sadece biraz benimle gel...
- Ven conmigo un poco más...
Sadece biraz güzel eski moda polis işi.
Simplemente un buen trabajo policial a la antigua.
Özür dilerim, ben sadece biraz gerginim hepsi bu.
Lo siento, solo... - estoy un poco nervioso eso es todo. - Te preocupas demasiado.
Sadece biraz fazla agresif.
Sólo un poco demasiado agresivo tal vez.
Sadece biraz heyecanlandım ve...
Solo... que me emocioné y...
Kalbin iyileşecek, Heather sadece biraz zaman ver.
Tu corazón sanará, Heather, solo tienes que darle tiempo.
Sadece biraz para kazanmaya çalışıyorum.
Solo intentaba ganarme un par de pavos extra.
- Değil tozlu çok iyi, sadece biraz gerçek olamayacak kadar?
¿ No era Dusty demasiado bueno para ser verdad?
Çok iyi, sadece biraz gerçek olamayacak kadar değil tozlu?
¿ No era Dusty demasiado bueno para ser verdad?
- Bal, sadece biraz daha benim bebeklere bakmak lazım İ.
Cielo, necesito mirar a mis niños un poquito más.
Sadece biraz inancımız olsun yeter.
Solo tenemos que tener un poco de fe.
Sadece biraz hastasın, hepsi bu.
Estás a enfermos, es todo.
Sadece biraz fazla zaman ve para harcadım.
Tan solo fue mucho tiempo y dinero.
Sadece biraz beklememiz gerektiğini düşünüyorum.
Solo creo que deberíamos esperar un poquito.
Bak, bunun ciddi bir şey olmadığını ve sadece biraz eğlenmek için olduğunu bildiğimi söylemek istedim.
Escucha, quería decirte que sé que esto no ha sido nada serio y que ha sido diversión...
Söyle, devam et, sadece biraz eğlence olsun diye diyordun.
Adelante, sigue, ¿ decías que esto solo ha sido un poco de diversión...?
- Sadece biraz başım dönüyor.
- Solo algo mareado.
Sadece biraz kızarık.
Bueno, es solo una pequeña erupción.
Kabalık etmek istemedim. Sadece biraz yalnız kalmak istiyorum ve sen epey kalabalık ediyorsun.
Sí, no quiero ser cruel, pero necesito mi espacio...
Sadece biraz...
Sí, si hicieras... Algo así...
Sadece biraz ikna edilmeye ihtiyacı var.
Sólo necesita un poco convincente.
Hayır, sadece biraz osurdu.
No, se tiró un pedo.
Hadi. Sadece bana biraz zaman ver, tamam mı?
Por favor, dame un poco de tiempo, ¿ sí?
İnsan avı ve sadece diğer upirlerin negatif sonuçlarından biraz etkilenmiş.
Tiene poco efecto en la presa humana y solo consecuencias negativas en otros upires.
Karıma "Madem sadece ikimiz varız biraz macera yaşayalım" dedim.
Le dije : "Cariño, si solo vamos a ser nosotros, convirtamos esto en una aventura".
Pekâlâ şimdi biraz yapalım o zaman. Sadece üçümüz.
Vale.
Birden fazla girişi olmasına rağmen sadece tek çıkışı var. Bu biraz uğraştıracak.
No tenemos numerosas entradas pero sólo una salida. ¡ Tantos problemas!
- Sadece bekle biraz. Sana yalan söylemeyeceğim. Sahada yaşam oranı % 50'dir.
No voy a mentirte, la tasa de supervivencia en el campo es 50 %.
Sadece sabah yola düşmeden önce biraz uyuduğundan emin ol.
Solo asegúrate de dormir algo antes de que te vayas en la mañana.
Sadece bu şeyin sonunu getirmem için bana biraz daha süre tanı.
Dame un poco más de tiempo para verlo todo más claro.
Sadece... Keşke bana karşı biraz daha açık olsa.
Es que... supongo que me gustaría que se abriera un poco más.
Sadece bana biraz daha zaman ver.
Dame un poco más de tiempo.
Sadece Akbaba'dan benim için biraz daha zaman iste.
Solo pídele al Buitre que me dé más tiempo.
Sadece... Uzanmam lazım biraz.
Solo... necesito acostarme.
Sadece, doğru şekilde becerebilmen biraz zaman almış.
Solo te ha llevado algo de tiempo dar con la buena.
Görünüşe göre ikiniz de yetişkin insanlarsınız ve yapmak istediğinizi yapmakta özgürsünüz tabii, sadece bu beni biraz şaşırttı.
Obviamente, los dos sois adultos, y podéis hacer lo que queráis, pero... Me pareció sorprendente.
Sadece başka bir durumun olmasından biraz daha sık buraya geleceksin demek oluyor. Böylece rahim boynunu görüp ve şu an kansersiz bölgede olduğuna emin olabiliriz.
Solo significa que vendrá por aquí más a menudo de lo que lo haría en otro caso, para que podamos echar un ojo y asegurarnos de que sigue sin tener cáncer, como ahora mismo.
Biraz sert konuştuysam üzgünüm ama burası sadece çalışanlar için.
Lo siento si soné duro, pero esta zona es sólo para empleados.
Biraz daha yaltaklandı sadece.
Solo más servilismo. Vamos.
Sadece birinizi bekliyor, alınma ama sanırım yanında oturan pitbull bu işe biraz daha uygun görünüyor.
Solo os espera una de los dos, y sin ánimo de ofender, a un chico blanco, pero creo que ese pitbull sentado a tu lado encaja con este equipo un poco mejor.
Yani şansınız varsa sadece bebek ve biraz da kötü hücreler.
Con suerte, serán solo el bebé... y algunas células muertas.
Sadece sana biraz daha yakın olmak hoşuma gitti.
Solo me gustaba acercarme un poco.
Biraz daha yavaş gitmeyi istemişti sadece.
Ella solo quería desacelerar un poco las cosas.
sadece biraz yorgunum 21
sadece biraz daha 24
sadece birazcık 42
biraz 988
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz uyu 104
biraz sonra 59
sadece biraz daha 24
sadece birazcık 42
biraz 988
birazcık 224
birazdan 150
biraz yorgunum 69
birazdan geliyorum 76
biraz uyu 104
biraz sonra 59
biraz daha 472
biraz ister misin 172
biraz daha iyiyim 16
biraz dinlen 152
biraz daha var 16
biraz daha kal 33
biraz daha dayan 42
birazdan görüşürüz 75
biraz bekle 203
biraz sakin ol 53
biraz ister misin 172
biraz daha iyiyim 16
biraz dinlen 152
biraz daha var 16
biraz daha kal 33
biraz daha dayan 42
birazdan görüşürüz 75
biraz bekle 203
biraz sakin ol 53