Vaktiniz var mı traducir español
273 traducción paralela
- Birkaç kadeh birşeyler içmeye vaktiniz var mı?
- ¿ Pueden quedarse a comer?
Ustabaşı biraz vaktiniz var mı diye soruyor, efendim.
El encargado quisiera hablar con usted, si tiene un momento.
- Biraz vaktiniz var mı?
- ¿ Cree que tiene tiempo?
Kahve içmek için vaktiniz var mı?
La invito a un cafetito.
- Biraz vaktiniz var mı?
- ¿ Tiene usted un momento?
Özür dilerim, vaktiniz var mı?
- Disculpe, ¿ tiene tiempo?
Ders bitti mi? Vaktiniz var mı?
Si tienen alguna pregunta, vengan a verme cuando sea.
Sizinle görüşmemizi istediler, Bay Ben Canaan. Vaktiniz var mı?
Nos han dicho que hablemos con usted, Sr. Ben Canaan. ¿ Tiene un momento?
Vaktiniz var mı?
¿ Está libre?
Sizinle daha sonra konuşmam gerek, Jim. Vaktiniz var mı?
Tendría que hablar con usted luego. ¿ Dispone de tiempo?
- Doktor Donovan, vaktiniz var mı?
- Doctor Donovan, ¿ tiene un momento?
Vaktiniz var mı şimdi kutsal peder, yoksa akşam duasından sonra mı geleyim?
¿ Tiene tiempo ahora, padre? ¿ O vengo a la misa de la noche?
Şu zavallı asker için vaktiniz var mı bayan?
¿ Tiene tiempo, señorita, para un pobre soldado?
Vaktiniz var mı?
¿ Molestamos?
Mola verecek vaktiniz var mı? Bir şeyler yiyelim mi?
¿ Creen que pueden salirse de la carretera... lo suficiente como para comer algo?
BAyım, bayım! Vaktiniz var mı?
Señor, señor...
Vaktiniz var mı?
¿ tiene tiempo?
- Bir set için vaktiniz var mı?
Tiene tiempo para otro?
Biraz vaktiniz var mı?
¿ Puedo hablar un momento con usted?
- Affedersiniz. Biraz vaktiniz var mı?
Perdone, ¿ tiene un momento?
Hiç boş vaktiniz var mı?
¿ Tiene algún tiempo libre?
Vaktiniz var mı?
Sr. Urquhart, ¿ tiene un momento?
Kaptan, vaktiniz var mı?
Capitán, ¿ tiene un minuto?
- Vaktiniz var mı?
- ¿ Sería posible?
- Bir bardak içkiye vaktiniz var mı?
¿ Quiere una cerveza?
Farmakolojiyle ilgilenecek vaktiniz var mı diye merak ediyordum...
Me preguntaba si tuviste tiempo de ver mis fármacos.
Gwen, biraz vaktiniz var mı?
Gwen, ¿ tienes un momentito?
Bir şeyle içmek için vaktiniz var mı?
- ¿ Tiene tiempo de tomar algo? - Sí, claro Sí claro.
Hey bayım... vaktiniz var mı?
Oiga, señor... ¿ tiene la hora?
Bay Gubler, ne yaptığıma bakmak için vaktiniz var mı?
Sr. Gubler, ¿ Puede mirar un momento lo que he hecho?
Vaktiniz var mı?
¿ Tienen un momento?
- Belkide. Yemek için vaktiniz var mı?
No necesariamente. ¿ Tiene tiempo para almorzar y conversar?
Vaktiniz var mı kutsal peder? Yoksa akşam duasından sonra mı geleyim?
¿ Tenéis tiempo ahora, padre, o vengo a veros en la misa de la tarde?
- Peder, vaktiniz var mı?
- Capellán, ¿ tiene un momento?
Gitmeden kahve içmek için vaktiniz var mı?
Tienen tiempo para tomar un café antes de salir?
- Dr. Greene, vaktiniz var mı?
- Dr. Greene, ¿ tiene un momento?
- Mark. Kerry. Vaktiniz var mı?
- Mark, Kerry, ¿ tenéis un minuto?
Dr. Greene, vaktiniz var mı?
Dr. Greene, ¿ un momento?
- Dr. Weaver vaktiniz var mı?
- Doctora, ¿ tiene un momento?
Kahve içmek için vaktiniz var mı?
¿ Tiene tiempo para tomar un café?
Dersiniz hakkında konuşmak için vaktiniz var mı?
¿ Podríamos hablar de su cátedra?
Doktor, vaktiniz var mı?
- Doctora ¿ tienes un segundo?
Vaktiniz var mı?
- ¿ Tiene un minuto?
Çocuklar, vaktiniz var mı?
Muchachos. ¿ Tienen un minuto?
Vaktiniz var mı?
¿ Tienen un segundo?
Biraz vaktiniz var mı?
¿ Tiene tiempo, ahora?
Yarım saat vaktiniz var. 2 de iş başı yaparsınız.
Media hora para trabajar hasta las 2.
Biraz vaktiniz - Aslında bir gününüz var mı?
Sí, soy yo.
Gazetenizi almanız ve kahve içmeniz için hala vaktiniz var bayım.
Podrá comprar el diario y hasta tomar un café.
Gün batımına kadar vaktiniz var.
Pero tenéis hasta la puesta del sol.
Biraz vaktiniz var mı?
¿ Me permite un momento?