English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Z ] / Zaman alacak

Zaman alacak traducir español

2,145 traducción paralela
Alışması zaman alacak.
Le llevará un tiempo orientarse.
Alışmam biraz zaman alacak.
Me llevará un tiempo. De acuerdo.
Babamın şey olduğunu kabul etmesi biraz zaman alacak...
Ya sabes, le va a tomar un rato aceptar que papa era...
Hayır, bu çok zaman alacak.
Tardaríamos mucho.
Ah, sakın beni yanlış anlama bu gerçekten çok güzel bir saat sadece ona alışmam biraz zaman alacak, o kadar.
- No entiendo que estoy equivocado. Es un gran reloj. Sólo que necesitamos Poco tiempo, para que pueda nuiesc ordinaria.
Muhakkak, bu olayın etkisinden kurtulmak uzun zaman alacak bu durumda tek yapmamız gereken şey, kurbanların aileleri için dua etmek.
Sobreponerse tomará mucho tiempo, y sólo podemos rezar por las familias de las víctimas.
Biliyorum alışman zaman alacak tatlım, ama orada bir sürü yeni arkadaşın olacak.
Sé que te llevará tiempo adaptarte, pero harás muchos amigos nuevos.
Araştırıyorum, biraz zaman alacak.
Trabajo en eso. Tomará tiempo.
Biraz zaman alacak.
Pues, pudiera ser un buen rato.
Alışman zaman alacak.
Esto llevará tiempo.
Üzgünüm, Sanırım içeri girmemiz biraz zaman alacak.
Lo siento, esto aún tardará bastante.
Bu da demek oluyor ki, stoklarımızı doldurmak için tekrar geçit bağlantısı kurabilmemiz biraz zaman alacak.
significa que podría tomar algún tiempo antes de que seamos capaces de hacer otra conexión a una puerta para reponer nuestras provisiones.
Ama zaman alacak.
Pero tomará tiempo.
Güvenimi geri kazanman uzun zaman alacak.
Y va hacer falta bastante tiempo para que vuelva a confiar en ti. Vale.
Unutma, seni Hoss Bender sanıyorlar. Bu yüzden anlamaları biraz zaman alacak -
Creen que eres Hoss Bender, les llevará un tiempo...
Tadını varması biraz zaman alacak.
Aprenderá a saborear el gusto.
Alışmak zaman alacak.
Te tomará tiempo acostumbrarte.
Muhtemelen biraz zaman alacak.
Esto probablemente lleve un tiempo.
Bu zaman alacak, ve birkaç saatten bahsetmiyorum.
Esto tomará tiempo, y no me refiero a unas pocas horas.
Biraz zaman alacak... ne de olsa daha önümüzde 19 gün var.
Tomará tiempo aunque... de cualquier manera tenemos 19 días.
Zaman alacak.
Toma tiempo.
Bu cevaplara yanıt vermek kesinlikle çok zaman alacak.
Bueno, obviamente vamos a tardar un buen rato en comprobar todas estas respuestas.
Ama alışması biraz zaman alacak.
Pero la adaptación lleva un tiempo.
Pekala, aşağı kattaki çocuklar altı binanın ölçümlerini süper bilgisayarlar ile yapıyorlar ama biraz zaman alacak.
Vale, bien, los tipos de abajo con el superordenador están machacando números de los seis primeros edificios, pero va a llevar algo de tiempo.
Aslında bu zaman alacak.
De hecho, es probable que esto lleve un tiempo
Sanırım tamir edebilirim ama biraz zaman alacak.
Supongo que podría arreglarlo pero tardaré un rato.
Bir şeyleri değiştirmek, çok zaman alacak.
Para que cambien las cosas, va a pasar mucho tiempo.
Evet, iyi bir tamirat uzun zaman alacak.
Si, va a tomar un buen tiempo arreglarlo bien.
Dinle tatlım burası büyük yeni bir ev, alışman biraz zaman alacak.
Cariño escucha es una casa nueva y grande, tomará algo de tiempo acostumbrarse.
Elime geçtiği zaman alacak.
Cuando yo las tenga, él las tendrá.
Bununla başa çıkmak benim için uzun zaman alacak.
Me va a llevar mucho tiempo poder encargarme de esto.
Zaman alacak değil mi?
- Siempre lo estoy. Aunque les tomará tiempo, ¿ no?
- Biraz zaman alacak. - Zamanımız yok.
Se necesita tiempo.
Bu iş biraz zaman alacak.
Llevará algo de tiempo. Disculpa.
Evet, yalnız eski kafamı devre dışı bırakmam zaman alacak.
Sí. Sí, será difícil apagar esta cabeza mía.
Buna alışmak biraz zaman alacak.
Me costará acostumbrarme a eso.
Tamam, uzun süre tutmaya imkânımız olmayabilir ama Keller'ı bulmak biraz zaman alacak.
Ok, no podremos retenerlo mucho tiempo, Pero encontrar a Keller llevará tiempo.
Arkadaşlarına bakarsak burada olanları bile toparlamak bir hayli zaman alacak.
En cuanto a sus amigos... va a llevar un rato reunirlos. Incluso a los locales.
Üst teğmen Rankin'in adamları mezarları arıyor ama bu, sahip olduğumuzdan daha fazla zaman alacak.
- Rankin registra las tumbas. Pero tomará más tiempo del que tenemos.
Güvenimi geri kazanman uzun zaman alacak.
Y va a hacer falta mucho tiempo para que vuelva a confiar en ti.
Annen ne zaman seni alacak?
¿ Cuándo tu mamá venga a conseguirle?
Kendi yolunu bulduğu zaman, kendini ortama alıştırıyor, 6 veya 7 yıl boyunca, burada yaşayabilmek için neye ihtiyacı varsa alacak.
Una vez que encuentre su camino y que se aclimate al lugar, en el transcurso de unos seis o siete años, va a... va a conseguir lo que necesite para sobrevivir aquí.
Göçük biraz zamanımızı alacak.
Es que va a tomar algún tiempo para cambiar esto.
Baba ne zaman anneye pırlanta bir yüzük alacak?
¿ Cuándo va a comprarle papá un anillo de diamantes a mamá?
- Bu da zaman alacak.
- Eso llevará tiempo. - Que quizá no tengamos.
Büyü bilimlerinde okuyup gereksiz bir diploma alacak olması bir yana, bir de zamanını böyle saçma şeylerle harcıyor.
Una cosa es que esté recibiendo un título perfectamente inútil en las ciencias ocultas, y otra cosa que esté perdiendo todo su tiempo en esto.
Ne yazık ki gereken parayı toparlamak biraz zamanımı alacak. Tabii eğer...
Por desgracia temo que podría pasar algún tiempo... hasta que pueda juntar el capital necesario para competir.
Bunu alacak zamanı ne ara buldun?
¿ Cuándo tuviste tiempo de conseguir estos?
Şimdi de, Marge'ın gizli hayırseveri ona her zaman hayalini kurduğu lüksü alacak :
Y ahora, el benefactor secreto de Marge va a conseguirle el lujo que siempre había soñado :
Silahlar doluyken bizim dönüp 8 ya da 2 fit samuraylarımızı alacak zamanımız olacak mı?
Vamos ¿ tendremos tiempo de tomar las dagas cuando nos apunten con armas cargadas?
Evet şekerim. Barb zamanı geri alacak.
Sí, Barb volverá el tiempo atrás.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]