English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Isınıyorum

Isınıyorum traducir español

12,359 traducción paralela
Üçe kadar sayıyorum, hazır mısınız?
Bien, a la cuenta de tres, listas?
İnsanları durdurmaya çalışıyorum ve ne yaptıklarını görüyorum.
Estoy intentando conseguir que la gente pare y vea lo que están haciendo.
Yıpranmış sahte mor saçların için ağlıyorum.
Estoy llorando encima de tu pelo falso morado.
Millet, az önce Süper Eğlenceli Adam ve Krazy Krew'inin kıyafeti giymiş fazladan adamlar gördüm ve bu da demek oluyor ki Imposter Roster'la olan efsanevi çarpışmasını çekiyorlar. Hayır, bir yere varmaya çalışıyorum.
Um, chicos, acabo de ver un montón de extras vestidos como Super Fun Guy y su Krazy Krew, lo que significa que deben estar disparando su batalla épica frente al Impostor Lista. y decirles todo.
- Haklısın, onaylamıyorum. - İsrail'deki bir kampanya fırsatını pas geçmek üzere. - Neden?
Tienes razón, no lo apruebo.
Ben cinayet masasındanım Bir cinayeti önlemek için yasadışı bir psişik kullanıyorum. Sanırım sınırı çoktan aştım.
Soy una policía de homicidios utilizando a un psíquico ilegal para evitar un homicidio diría que estamos todos fuera de terreno.
Şu anda kanka defterimde tek bir sözcük yazılı : O da adalet. Tüm imge arayışların imge arayışına çıkıyorum.
Actualmente tengo una palabra en mi diccionario entre -, y la palabra y la justicia que se dedican a la caza leer todas las visiones cazas
- Yarın çalışıyorum.
- Trabajo mañana.
Sadece birkaç saattir çalışıyorum ve şimdiden destansı bir cinayet soruşturmasının merkezindeyim.
Solo llevo en el curro unas horas y ya estoy en medio de una investigación de asesinato épica.
Bir polis, küçük bir kızın zehirlenmesini engellemeye çalışıyorum.
Una Policía, tratando de detener el que una niña sea envenenada.
Hafızamın o kısmına ulaşmaya çalışıyorum sadece bir şey hatırlayabilmek için.
Tratando de acceder a esa parte de mi memoria, para recordar algo. Cualquier cosa.
- Şunu demeye çalışıyorum... Kolumbiya'daki bir sanat restorasyon laboratuvarını aradım ve komşularından birine apartmanın kapısını açtırıp duvarın X-Ray'ini çektik.
- Digo que llamé al laboratorio de restauración artística de Columbia, e hicimos que uno de tus vecinos nos dejara entrar en tu apartamento, y analizamos con rayos equis la pared.
Parçalanmamış tek bir organı bile kaldığını sanmıyorum.
Dudo que haya un solo órgano interno que no haya sido perforado.
Söylediklerinin yarısını bile anlamıyorum.
No entiendo una palabra de lo que dice.
.. hayatını düzene sokmaya çalışıyorum hepsi bu!
No hay orden en su vida, eso es todo.
Son kez söylüyorum çavuşluk sınavını geçtiğin için seni kıskanmıyorum.
Vale, por última vez, no tengo celos de que pasaras el examen de sargento.
Davranış psikolojisinin, geleceği tahminde kullanımını araştırıyorum.
Estoy investigando el uso del conductismo en la predicción del futuro.
Bir proje üstünde çalışıyorum ve gerçekten katkı sağlayacağını...
Estoy trabajando en un proyecto y realmente creo que yo podría... abrir...
Kahretsin, şu mıknatıs tabancasını bile doğru düzgün kullanamıyorum.
Ni siquiera puedo usar esta pistola bien.
Resmi asmam neden canını sıkıyor anlamıyorum.
No sé porqué te molestas poniendo fotos.
Ben hala bu olayın gerçek olduğuna kendimi inandırmaya çalışıyorum. Evet elbette.
Sí, no, no, claro.
Sana benden daha fazla saygısızca davranmış biri olamaz. Ama ben bile sırf söyleyebileceklerim Başkanı utandırabilir diye beni röportaj yapmaktan alıkoymak için uydurma bir ulusal güvenlik suçlamasını kullanacak kadar aptal ve sorumsuz olduğunuza inanamıyorum.
Nadie te respeta más que a mí, pero aun no puedo creer que usted es estúpido y lo suficientemente imprudente para utilizar algunos afirmación falsa de la seguridad nacional para detenerme de hacer una entrevista sólo porque lo que yo podría decir que podría avergonzar al presidente.
Mavi Takım'ın, açılış salvomuza cevabını hepiniz okudunuz varsayıyorum.
Supongo que todos ustedes han leído la respuesta del equipo azul a nuestro salva de apertura.
Hakkını vermeye çalışıyorum.
Estoy tratando de ganarme la vida.
Tamam fakat be hâlâ bu evde çalışıyorum ve siz çocukların beni bu tür şeyler için hiç çağırmamanız beni gerçekten çok kötü hissettiriyor.
Vale, pero sigo trabajando en esta casa, también, y se siente realmente lo que significa que nunca me llaméis para lo divertido.
Yarışlar yüzünden sınıfa uğrayamıyorum.
No pude ir a clase por la concentración.
Her zaman odanın diğer tarafında uyanıyorum ve bu düşündüğünden daha çok canımı sıkıyor.
Todo el tiempo me despertaba en el otro lado de mi cuarto, y es más desconcertante de lo que crees.
Bizi hacklemey çalışanın kim olduğunu bulabilecek bir program çalışırıyorum.
Arrancaré una inspección de intrusos y averiguaré quién es nuestra rata.
Dur az. Gelecekteki hayatının aşkını bulmaya çalışıyorum.
- Busco al gran amor de tu vida.
Bakın, hayır kurumlarına oldukça fazla bağış yapıyorum, anladınız mı?
Mire, doy un montón de dinero a la caridad, okey?
Sırf insanlar kilonuzla ilgili yorum yapsın diye Twitter'a resim koyabiliyorsunuz.
Poner tus fotos en Twitter Sólo para que alguna gente comente acerca de tu peso.
Daha farkına bile varmadan büyüyeceksin o yüzden seni hazırlamaya çalışıyorum çünkü büyüdüğünde hayatın en büyük sorusunu cevaplamak zorunda kalacaksın.
Antes de que te des cuenta, serás un hombre, así que intento prepararte porque entonces tendrás que responder a la mayor pregunta de la vida.
Duvarlarınıza en çok hangi rengin yakışacağına karar vermeye çalışıyorum.
Ahora mismo, intento decidir qué color quedaría mejor en tus paredes.
Diyor ki : "Candace fena yanılıyor." Çıktısını alıyorum.
Ahora mismo está diciendo : "oh, Candace está muy mal" y uh-oh, obtener una copia impresa.
Boru ısınıyor, ama hala Megan'a ulaşamıyorum.
La tubería se está calentando, pero aún no puedo llegar a Megan.
Neden yanlış anlaşıldığını şimdi anlıyorum.
¡ Ahora comprendo el malentendido!
Seni uyarıyorum... Yanlış taraftasın. Biz sadece cevapları arıyoruz.
te lo advierto... estas en el lado equivocado intentamos obtener respuestas le apuntastes a nuestro hijo, Randy!
Evet, ben hatırlıyorum ama sen anlatırken bazı arkadaşlar dinlememiştir diye yazıklar olsun size, tekrar belli başlı noktalarını açıklar mısın?
No, yo lo recuerdo, pero, ya sabes, solo para aquellos que tal vez no hayan puesto atención en ese momento... vergüenza para ustedes... Sabes, quizá puedas repetirlo una vez más, solo lo básico.
Kendimi onların gözüne sokmaya çalışıyorum.
Eso suena fatal. Estoy intentando ganar puntos.
Bu sınıf çok boktan, bırakıyorum.
Esta clase sopla. Lo dejo.
- Hayatımın en önemli davasında çalışıyorum.
Estoy trabajando en el caso más grande de mi vida.
Sen Scotland Yard'ta çalışırken çok konuşmadığımızı biliyorum ama başka alanlardaki uzmanlardan faydalandığını hatırlıyorum.
Sé que rara vez hablamos durante sus días de Scotland Yard, pero sí recuerdo que a menudo se ha hecho uso de los expertos en otros campos. Tu...
- Everyone'ın telefonumu kilitlediği PİN numarasını tahmin etmeye çalışıyorum.
Estoy tratando de adivinar el número PIN que todo el mundo utiliza para bloquear el teléfono.
Ben bunu yapamıyorum çünkü üç çocuğum var. O yüzden çeneni kapayıp odamdan çıkar mısın lütfen?
Yo no puedo porque tengo tres hijos, así que, por favor, ¡ cállate y vete de mi habitación!
Ben her seferinde hayatımın içine sıçıyorum ama sen hiç sorun yaşamıyorsun.
Y estoy vomitando mi vida entera por todos sitios siempre y a ti nunca te pasa nada.
Sorumluluklarım var. Hayatımın en büyük davasında çalışıyorum.
Yo... tengo una responsabilidad, estoy... estoy trabajando en el caso más importante de mi vida.
- Tanışıklığımın olduğunu sanmıyorum.
Creo que no le he llegado a conocer.
Luke'un cezasını ödemeye çalışıyorum ama bu otomatik telefon sistemi dediklerimden hiçbir şey anlamıyor.
Estoy intentando pagar la multa de Luke, pero este contestador automático no entiende nada de lo que digo.
Bak, babanı kurtarmak istemeni anlıyorum. Ama ben dünyanın bütün babalarını kurtarmaya çalışıyorum. Annelerini ve bebeklerini de.
Mira, entiendo que quieras salvarle, pero yo estoy intentando salvar a todos los papás, las mamás y los bebés.
Her neyse, baba olmak için sabırsızlanıyorum ve Violat'in iyi bir anne olabilmesi için birlikte olmalısınız.
En fin, estoy deseando ser padre y que Violet y tú os llevéis bien va a hacerla una madre mejor.
Rehabilitasyona göndererek hayatını kurtarmaya çalışıyorum.
Intentaba salvarte la vida, llevarte a rehabilitación. Cole.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]