English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Ama önemi yok

Ama önemi yok traducir francés

606 traducción paralela
Ama önemi yok, seni seviyorum Danny.
Mais peu importe, je t'aime, Danny.
Ama önemi yok.
Ce n'est pas grave.
20 dakikadan beri beni inandırdın ama önemi yok.
Pendant 20 secondes, vous m'avez mystifié, mais ça m'est égal.
Ama önemi yok.
Peu importe.
Ama önemi yok. Su arayıcısının arama çubuğu altta gizlenen suların üzerinde titremeye devam ediyor.
Encore aujourd'hui, le bâton du sourcier s'agite au-dessus des sources telluriques de ces lieux.
- Tam değil ama önemi yok.
- Non, mais ça n'a pas d'importance.
Ben de senin mektubundan dolayı erken uyanmıştım ama önemi yok.
Mais moi aussi, j'étais réveillée très, très tôt ce matin par votre pneumatique. Mais c'est pas grave.
Ama önemi yok.
Mais ça ne fait rien.
Çok pahalı, ama hiç önemi yok.
Ça m'a coûté cher mais qu'importe.
Ama bunun bir önemi yok.
Mais peu importe.
Ama bunun önemi yok. Peki Baumann ne yapıyor?
Mais là n'est pas la question.
Martin, çok tatlısın... ama artık hiçbir şeyin önemi yok.
C'est gentil de ta part, mais rien ne compte plus pour moi.
Adının ne olduğunun önemi yok ama adamın biri geliyor, yüzbaşım. Üstelik domuz gibi sarhoş, ve üç şişe şampanya sipariş ediyor.
On ne cite pas de nom, mais votre capitaine entre, soûl, iI commande du champagne.
Ama bunun önemi yok. Sizce burada işim yok.
Vous pensez que je n'ai rien à faire ici...
- Paranı da alıyorlar gerçi. - Önemi yok, param var ama...
Même avec les moyens, je rends tout le monde malheureux.
Ama sanırım, bunun önemi yok.
Mais ga n'a pas d'importance.
Bunu yaptığım için üzgünüm ama senin neye inandığının önemi yok.
Je regrette d'être celui qui vous fait ça, mais peu importe ce que vous croyez.
Bunun şu an önemi yok, ama doğruca Gestapo'nun ellerine gittiğinin farkında değil misin?
Tu vas droit dans les mains de la Gestapo.
- Çok pahalıdır. - Hiç önemi yok. Şimdi, bu durum Bay Brentano'nun menfaatlerine ters ama şu an sizin tabiri caizse edebi itirafçınız olduğumdan size karşı dürüst olmalıyım.
Bien que ce soit contraire aux intérêts de mon patron, je veux être franc avec vous.
- Önemi yok, kıskanç değilim. - Ama ötekini bilmem.
- Parfait, je ne suis pas jaloux, mais lui, l'autre, il l'est.
- Hayır sevgilim. - Ama ya bir şey olursa? - Seni kaybetmediğim sürece olacak hiçbir şeyin önemi yok.
- Rien n'a d'importance, sauf de te perdre.
Kastettiğim bu değil, ama artık önemi yok.
Ce n'est pas ce que je veux dire, mais qu'importe.
Ama bir önemi yok.
Mais peu importe...
Ufak tefek şeyler vardı ama bir önemi yok.
Quelques défauts, c'est tout.
Ama artık bir önemi yok.
Maintenant, cela n'a plus d'importance.
Ama hayatım, Orta Afrika'da bitki ekmenin bir önemi yok.
Mais, en Afrique Centrale, on peut semer toute l'année.
- Adı Neall ama bunun bir önemi yok.
- Elle s'appelle Neall, mais peu importe.
Ama Ernie bunun bir önemi yok ki.
Mais peu importe.
Yakında evi boşaltırlar, ama artık bunun pek önemi yok.
On nous mettra à la porte. Tout ça n'a plus d'importance.
Sanırım hiçbir önemi yok, ama dün gece hakkında bir şeyler söylemek istedim.
Ce n'est pas important, mais je voulais vous parler au sujet d'hier soir.
Evimi son birkez daha görmek istiyordum Ama artık önemi yok.
Je voulais revoir ma maison une dernière fois, mais ça n'a plus d'importance, à présent.
- Ama pek bir önemi yok. - Neden? Çünkü bir kadının yaptığı işin hiçbir değeri yok.
Les femmes ne peuvent jamais suivre leur vocation.
Tam liste pederde. Ama bunun bizim için bir önemi yok çünkü merhum, hazine kimin toprağında bulunursa onun ellerine teslim edilmesini açıkça ifade etti.
Cela, pour nous, est sans importance car le défunt en fait don au propriétaire du terrain.
Kim olduğumu merak ediyorsunuzdur, ama bunun önemi yok.
Vous allez vous demander qui je suis, mais cela n'a pas d'importance.
Paranın önemi yok ama gömlek yarına hazır olmalı.
L'argent n'est pas un problème, mais elle doit être prête demain.
Ama bunun bir önemi yok.
Peu importe.
Şimdi ne yapacağız Teğmenim? Teğmenim, belki bir önemi yok ama, Jamie ve ben açılmış bir mezar bulduk.
Peut-être que ça n'a rien à voir, mais François et moi avons trouvé une tombe de laquelle émanait un petit bruit de sifflet.
Ama senin aşkının hiç bir önemi yok benim için.
Mais votre amour m'est indifférent.
Tüm mantığım, tecrübem... ama artık bunların önemi yok.
Toute ma raison et mon expérience, mais cela n'importe déjà plus.
Beni ele vermediğin için teşekkürler ama o şimdi öldü. Artık önemi yok.
Merci de n'avoir rien dit, mais... lui mort, ça n'a plus d'importance.
Ama hiçbir önemi yok, zaten artık senin umrunda değil.
Mais peu importe : je ne vous intéresse plus.
Aslında tam sizi uyarmak için geliyordum ama artık bir önemi yok.
Au fait, je venais vous prévenir... mais ce n'est plus nécessaire.
Ama bir önemi yok, gidiyorum.
Aucune importance, je m'en vais.
Benim için hiçbir önemi yok ama... bu gibi anlar oldukça enderdir. Birinin gençken sahip olduğu ruhla tekrar yüzyüze geldiği anlar oldukça enderdir...
cela m'importe peu il est très rare que le destin nous mette face à face avec le fantôme de notre jeunesse.
Şimdi başarılı ve ünlü oldun ama "Hiçbir şeyin önemi yok" diyorsun.
Tu es devenu célèbre, et maintenant tu dis que le monde n'est rien.
Önemi yok, ama büyük bir bahçem olmalı.
Je tiens surtout à un jardin.
Evet, ama artık önemi yok.
Oui, mais ça n'a pas d'importance.
Ama artık önemi yok. Çok yaklaşmışlar. - Biliyorum.
Ils en savent trop.
Ama bunun bir önemi yok.
Ça ne veut rien dire.
Ama bunun bir önemi yok tabii...
Mais c'est sans importance.
Evet ama hiç önemi yok!
mais ça fait rien!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]