English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Arabası

Arabası traducir francés

15,971 traducción paralela
Arabası burada değil.
Sa voiture n'est pas là.
Tate'in arabasının çekildiği caddenin hemen karşısı.
Juste de l'autre côté de la rue où la BMW de Tate a été récupérée.
- Tatlı arabasının oradan 250 geldi.
- 250 millions à côté des desserts.
Sonra gidiyor ve birkaç dakika sonra arabasına dönüyor.
Puis il part... et revient à sa voiture quelques minutes après.
Eğer origami yapan adamın arabasına ulaşabilirsem belki Mareşal'i şehir dışına çekebilirim.
Si je ne peux pas avoir la voiture de l'homme aux origamis, peut-être que je peux jeter le chasseur de prime hors de la ville.
Baronun atlı arabasına yapılan saldırıda yakalanan yüzü boyalı kızın ailesini bulmak için soylular geldi.
Les nobles sont là, à la recherche de la famille d'une jeune fille capturée lors de l'attaque du convoi du baron, et ayant le visage peint.
Muhafızları öldürün at arabasını ateşe verin. İncil'i ve içerideki bütün yalakaları yakın.
Allongez les gardes, incendiez le transport, brûlez la Bible et tout le reste...
Hekiminin atlı arabasıymış.
C'était le chariot de son docteur.
Eski bir müdür yardımcısı olarak kılık değiştirip, iki ajanı etkisiz hale getirerek nakil arabasını ele geçirip teröristin kaçmasına yardım mı ettin?
T'es-tu toi, l'ancienne directrice adjointe, déguisée? As-tu viré deux gardes, en réquisitionnant un camion de transfert, pour aider une présumée terroriste à s'évader?
Bu Liam'ın arabası ve Miranda burada değil.
Voilà la voiture de Liam, et Miranda est pas ici.
Maden sana doğru geliyor, arabasına gidiyor.
Asset déplacer vers vous, en direction de sa voiture.
Yangın alarmı ver, arabasını çal.
Eh bien, tirer l'alarme incendie, de voler sa voiture.
Hadi. En ayık kimse arabasına binecek ve bizi Old Settler'a götürecek orada Narkotik adayı veya piyade gece yarısı öpücüğümüzü almak isteyen kim varsa ucuz içki fiyatına ve iyi sohbet için bunu yapabilir.
Peu importe qui c'est, le plus sobre va aller prendre sa voiture, et nous conduire au vieil abri, où n'importe quels recrues de la D.E.A ou marines qui veut acheter notre baiser de minuit peut le faire
Pizza çantasının daha iyi olamayacağını düşünüyordum ama Edie Teyze'nin oksijen tüpü arabası ona yepyeni bir taşınabilirlik getirdi.
Et je ne croyais pas que le sac à pizza pouvait s'améliorer mais le poser sur le chariot à oxygène de Tante Edie lui donne une toute nouvelle portabilité.
- Bana arabasıyla çarpan kadın, o adamı gördü.
La femme qui m'a heurté, elle l'a vu.
Arabasının olabileceği yeri biliyoruz. Kensi ve Deeks şu anda oraya gidiyor.
Nous pensons savoir dans quelle zone sa voiture pourrait se trouver.
- Evet. - Bedenime hassas bir yarış arabası gibi bakıyorum.
Je traite mon corps comme une Formule 1.
Ya senin şu yarış arabası bedenin ebediye yaşar ama beynin ölürse?
Ouais, et si ton corps Formule 1, s'il vit éternellement mais que ton cerveau meurt?
Kodu devriye arabasının PMD'sinde çalıştırabilmek için Bluetooth bağlantısında 30, 40 saniyeye ihtiyacım var.
J'ai besoin de 30 à 40 secondes avec la connexion bluetooth de la voiture de patrouille pour lancer le virus sur l'automate.
Annelerinin arabasında kafa şişiren çocuklar gibi artık Queens'de bir şirket oldu.
Avant, c'était juste des batteurs avec la Honda Odyssey de leur mère. Maintenant, c'est une compagnie dans le Queens.
Ve birgün, küçük kardeşimi çok kötü dövüyordu, onu durdurabilmek için bezbol sopasını alıp arabasına zarar verdim.
Et un jour il battait mon petit frère tellement fort, que j'ai dû taper sa voiture avec une batte de baseball pour qu'il arrête.
Pekâlâ, bu bizim devriye arabası. Yani merhum polislerimizin arabası.
Voici notre voiture de patrouille... celle qui appartenait à nos deux officiers décédés.
MS-13'ün, Enrico Fornes'i devriye arabasından kaçırması şarttı diyemem ama mümkün görünüyor.
Je ne dirais pas que toutes les routes nous mènent aux MS-13 enlevant Enrico Fornes de notre voiture de police, mais c'est possible.
Arabası çekildi mi?
Sa voiture a été remorquée?
-... iki polis arabasının yanından geçtiğini iddia ediyor.
Deux?
Muhtemelen kafası güzeldir. İki polis arabası ve Bay Peppars'ın kucağındaki ehliyet ruhsat.
Deux voitures de police, et les papiers ainsi que le permis étaient sur les genoux de M. Peppar.
- Rico'nun arabası nerede? - Bilmiyorum.
- Où est la voiture de Rico?
Bayan Martinez, Rico'nun arabasının şu an nerede olduğunu bilmemiz gerek yoksa bebeğinizin babasız büyüme ihtimali çok yüksek.
Melle Martinez, nous devons savoir dans quel garage se trouve la voiture de Rico en ce moment, sans quoi votre bébé grandira probablement sans père.
Biri orada iki polis arabası gördüğünü söyledi.
Quelqu'un a dit avoir vu deux voitures de police.
Tamam, Memur Leary ve Memur Tracy seninle birlikte polis arabasındaydı.
D'accord... L'agent Leary et l'agent Tracy étaient avec vous dans une voiture de police. Où étaient ces autres agents?
Siyah bir polis arabasında.
Ils étaient dans un Charger noir.
Arabasını ateşe verdi.
Mettant le feu à son chariot.
Arabasına zorla girip gizli kamera yerleştirebilirim.
Je pourrais forcer sa voiture et poser une caméra dans son compteur.
Emin değilim, bir at arabası ya da başka aptalca şey.
Je ne sais pas, avec un cheval et un carrosse ou quelque chose de stupide.
Sahibini arabasının ön camını almaya nasıl ikna ettin?
Comment as-tu convaincu le propriétaire de se séparer de son pare-brise?
Jamie ve Danny, Kevin'ın arabasıyla geldiler.
Jamie et Kevin sont venus ici en voiture avec Kevin.
Arkadan itfaiye arabası geçerken adamla konuşmaya başlıyor, değil mi?
Il commence à parler au type au moment où un camion de pompiers passe dans l'arrière-plan, c'est ça?
İtfaiye arabasını insanlarla aynı anda izleme fırsatım olmamıştı tabii.
Bien sûr, je n'avais pas mis le passage du camion en relation avec les gars.
- Memur Hwang Jo Tae Ho'nun arabasını gördük.
L'inspecteur Hwang a trouvé la voiture de Jo Tae-Ho.
Jung Da Hye'nin arabası.
Elle vient de passer sans s'arrêter.
Sürtüğün tekinin arabasını almak için hipofiz bezimi satmak zorunda kaldım.
Ouais, j'ai acheté une voiture totalement démente avec l'argent que j'ai eu en vendant mon hypophyse.
- Polis arabasına kedi diyor.
Il n'y a pas de chat, c'est une voiture de police.
Ufak bir polis arabası gördünüz mü?
Vous n'avez pas vu une petite voiture de police?
Zaman zaman evin önünden bir polis arabası geçecek.
C'est juste une voiture de police qui passe de temps en temps.
Her iki saatte bir polis arabası geçiyor.
La voiture de police qui passe toutes les deux heures, c'est une blague.
Masum bir adamı kendi arabasından çıkarıp, arabasını da sokakta öylece bırakamazsınız.
Vous ne pouvez pas faire sortir un homme innocent de sa voiture et la laisser comme ça garée dans la rue.
Koca, uçurumdan aşağı yolun ortasında bulunmuş, güya arabasından fırlamış.
Le mari a été retrouvé à mi-pente, il a été apparemment éjecté de la voiture.
Ben her şeyi belgelemiyorken ağabeyimi arabasını çarpmakla suçlamayacaksı... Hey!
Vous n'allez pas accuser mon frère d'avoir provoqué l'accident sans me laisser tout raconter...
- Eğlence amaçları Cochran'ların arabasının sistemine sızıp, uçuruma sürmeyi de içeriyor mudur?
Est-ce que cette volonté de divertir comprend le piratage de la voiture des Cochrans et la faire tomber d'une falaise?
- Bu yerinde bir endişe, Colleen çünkü Reggie diyor ki, Cochran'ların arabasına sızmak için ona gelen kişi sizmişsiniz...
C'est une inquiétude légitime, Colleen, car Reggie dit que la personne qui lui a demandé de pirater la voiture des Cochrans, c'était vous...
Rico'nun arabasıyla mı?
Dans la voiture de Rico?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]