Bu çok fazla traducir francés
4,335 traducción paralela
Görünüşe göre bu çok fazla oluyor.
Il semble que cela vous arrive souvent?
Bu çok fazla.
Ça fait bien trop de mariages.
Bu çok fazla ateşliydi.
- L'heure du spectacle! - Oh.
- Bu çok fazla morfin yapar.
- C'est beaucoup de morphine.
- Bu çok fazla morfin yapar.
C'est beaucoup de morphine.
Çünkü bu çok fazla kan gibi görünüyor Ingrid.
Parce qu'on dirait beaucoup de sang, Ingrid.
- Dash, bu çok fazla.
C'est beaucoup trop.
Bilirsin, bu çok mu fazla?
Tu vois, ça fait pas trop?
Kovaladığım pislik 100'le falan gidiyordu ve bense sadece 60'la falan gidiyordum. Ki bildiğim kadarıyla yine de kaldırım için çok fazla bu.
L'abruti que j'avais pris en chasse roulait genre à 160 km / heure et moi j'allais qu'à 95, ce qui, je sais, est trop pour le trottoir.
Santana, bu adamları bizden çok daha fazla korkutuyor.
Santana est plus traumatisé et terrifié par ces gars qu'il ne le sera jamais par nous.
Hayır, şu anda bu işe karışırsak çok fazla soru sorulur.
Non, une intervention soulèverait trop de questions.
Çevrede çok fazla istenmeyen çocuk olduğunu fark ettik. - Bu sebeple önceliğimiz evlatlık.
Nous nous sommes rendu compte qu'il y avait tellement d'enfants non désirés que nous voulons en adopter un d'abord.
Ben, inanç olabilir ama çok fazla bağımlılık Tanrı sadece üzerinde çaresiz için, ve ben bu sorunu çözebilir.
Je peux avoir la foi, mais une trop forte dépendance en l'action de Dieu est pour les faibles, et je peux régler ce problème.
Laurie'yle çıkıyorduk ve barın birinde çok fazla içtik.
J'étais sorti avec Laurie. Et on avait trop bu au bar.
Eğer bu adamı bir daha cezalandırıp sonra dönüp gene çalmaya başlasın, daha çok yaşamı mahvetsin, daha fazla cana kıysın diye tekrar salmalarına izin verirsem lanet olsun bana!
Je serais maudit si je ne lui donne qu'une tape sur le poignet et les laisse encore le relâcher pour qu'il recommence à voler, à ruiner et à mettre fin à plus de vies.
Sayın yargıç ortada çok fazla sahte ilaç var. Millet bu sebepten ölüyör.
Monsieur le juge ils revendent des médicaments périmés à de pauvres gens qui en meurent.
Çok fazla açık olay.Rickford'un peşini bırakamayız. Hicks'i aşırı doz ile öldürüp bu sahte şeyi paylaşmış olabilir.
Nous ne devons pas lâcher Rickford il a pu tuer Hicks et poster ce faux statut
Ama kız kardeşini bu kadar fazla sevmesi çok güzel.
Mais c'est aussi magnifique, à quel point elle aimait sa soeur.
Evet. Eminim o otobüste bu Toyota'dan çok daha fazla benzin vardır.
Et je suis plutôt sûre que ce bus a beaucoup plus d'essence que cette Toyota.
Çünkü sen 17 yaşında küçük bir kızsın ve bu başa çıkman için çok fazla.
Parce que tu es juste une petite fille de 17 ans et c'est beaucoup trop pour toi à supporter.
Bu beni çok fazla geriyor.
Cela me rends très nerveux.
Ama bu, ne bileyim bir şekilde ona çok fazla geldi.
C'était... Je ne sais pas. Pour une raison ou une autre, c'était trop pour elle.
En son geçirdiği kalp krizinden bu yana egzersiz yapmaya, dengeli beslenmeye ve çok fazla bağırmamaya karar vermişti.
Depuis sa dernière crise cardiaque, il était résolu à faire du sport, mieux manger, - et moins crier. Ça ne marchait pas.
Bu onun için bile çok fazla.
C'est too much, même pour elle.
Bu yine de seninkinden çok daha fazla.
C'est bien plus que toi.
Benim bu toplantılardaki en büyük rolüm,... onlara çok fazla "yok artık!" dedirtmemektir.
Mon rôle est d'éviter que ne fusent les "Mazette!"
Diyorum ki, bu benim için çok fazla.
Je dis que c'est trop.
Bu teknolojiyi kullanmayı bilen çok fazla doktor yok.
Ils n'y a pas beaucoup de docteurs qui savent comment utiliser cette technologie.
"Daha fazla aksan yapma, bu kadarı yeter." Çok eğlenceliydi.
"Plus d'accent. Assez avec l'accent". C'était hilarant.
Bu yüzden çok fazla yedim.
C'est pour ça que j'en ai mangé autant.
Onlar bir ömürlerinde çok fazla katliam görür. Bazen onlar sonradan gelen bu anıları baskılar.
Elles voient tellement de carnage en une seule vie que parfois, elles répriment leur mémoire dans la suivante.
Çok fazla şikayet var ama bu gece olmamış.
On a une longue liste de plaintes, mais aucune ce soir.
Rhonda etütlerini evde yapardı bu yüzden öğrenciler ve fakülte çalışanları sürekli gelirdi. Çok fazla arkadaşı vardı.
Rhonda faisait ses heures de bureau à la maison, donc il y avait des élèves tout le temps, des professeurs, et elle avait beaucoup d'amis.
- 250 dolardan çok daha fazla eder bu.
Oh, je gagnerais bien plus que 250 $.
Ama bu plan çok fazla varsayıma dayanıyor! Gerçekten bunu hemen uygulayamaya koyacak mı?
Mais... ce n'est pourtant qu'une idée sans réussite garantie, alors, la mettre en pratique si vite...
Bu sırlar bir kişi için çok fazla.
Ça fait beaucoup de secrets pour une personne.
Bu iş beklediğimden çok daha fazla ileri gitti.
Ça a été plus loin... beaucoup plus loin que ce que je pensais.
Bu kadarı çok fazla!
C'est trop!
Bu hava desteğimiz için çok fazla.
Tant pis pour notre soutien aérien.
Davina, arkadaşlarından gelip de içinde taşıdığın bu güç senin için çok fazla.
Ce pouvoir que tu renfermes, tiré de tes amies disparues... C'est trop pour toi.
Marcel diye birisiyle görüşüyorum. Bu adamla henüz 2 kere buluşmuş olmama rağmen ona, kardeşimin mezarına "katil" yazılmasından çok daha fazla kızgın durumdayım. Sinirimi çok bozuyor.
Un gars que j'ai vu, Marcel, m'a fait décompresser.
Bu ödül gençler içindir. Fields Madalyası 40 yaşın altındakilere verilir. Para ödülü çok fazla değildir.
en particulier, il célébrait la jeunesse, c'est un prix remis toujours aux moins de 40 ans, appellé la médaille Fields, avec très peu d'argent attaché, ce qui est significatif de la façon dont les mathématiciens fonctionnent.
- Ve bu arada ACN'in baş sunucusu, deli Cumhuriyetçilerin delilikleri hakkında çok fazla haber yapan bir Cumhuriyetçi.
- Et pendant que l'on est sur le sujet, le présentateur d'ACN est un républicain qui utilise un énorme temps d'antenne pour parler d'histoires au sujet de républicains devenus fous.
Bu şimdiye kadarki tek yer. Çok daha fazla yardıma ihtiyacımız var.
C'est juste un endroit pour l'instant.
Bu kapının ardında çok fazla düşmanım var.
J'ai beaucoup d'ennemis.
Bu davada makul suphe cok fazla.
- On a un doute raisonnable.
# bela çok fazla zaman ellerimde # aklımda sen # bela bir tane daha ateş topu # çoktan küfelik olduğumda, ve bu son çağrı
♪ trouble is too much time on my hands ♪ ♪ with you in my head ♪ trouble is one more fireball
Bu anahtar bana çok daha fazla güç veriyor.
Cette clé me donne tellement plus de pouvoir.
Bu büyü canını çok fazla acıtacak.
Tu dois savoir que ce sort peut vraiment blesser.
Ve bu daha da riskli çünkü işe yaraması için çok fazla güçlü olması gerekiyor.
Et celui là est encore plus risqué, car il faut être très puissant pour qu'il fonctionne.
Çok fazla içtik.
On a beaucoup bu.
bu çok güzel 567
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok 150
bu çok zor 90
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok 150
bu çok zor 90
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok doğal 48
bu çok güzeldi 52
bu çok para 46
bu çok doğru 46
bu çok kötü oldu 29
bu çok ilginç 132
bu çok komik 209
bu çok eğlenceli 50
bu çok kolay 78
bu çok saçma 642
bu çok güzeldi 52
bu çok para 46
bu çok doğru 46
bu çok kötü oldu 29
bu çok ilginç 132
bu çok komik 209
bu çok eğlenceli 50
bu çok kolay 78
bu çok saçma 642
bu çok kötü 494
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok gülünç 58
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok gülünç 58
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16