English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Büyük

Büyük traducir francés

157,835 traducción paralela
Sadece yolumuza çıkarsınız... ve büyük ihtimalle öldürülürsünüz.
Vous allez juste gêner... et probablement vous faire tuer.
Zairon, Pyr ile savaştaydı... ama daha büyük bir birlik karmaşasında... resmi olarak tarafsızlar.
Zairon est en guerre avec Pyr, mais dans le plus grand conflit d'entreprise, ils sont officiellement neutres.
Dışarıdaki kolonilerdeki yeni görevlerinin... çok büyük bir dikkat gerektireceğini... ve önceden olduğu kadar... müsait olamayacağını... net bir şekilde belirtmişti.
Il a été clair sur le fait que ses nouveaux devoirs avec les colonies extérieurs lui prendraient beaucoup de son temps et qu'il serait moins disponible pour toi que par le passé
Büyük ihtimalle, ama dediğim şey bu değil.
Probablement, mais ce n'est pas le sujet.
Bu, büyük ihtimalle nörotoksik maddeye maruz kalmanın bir sonucu.
Conséquence probable de ton exposition au résidu neurotoxique.
Şu anda şirket gemileri bizi izliyor olabilirler büyük ihtimalle panikleyip, onları direkt görüşmeye götürmemizi bekliyorlar.
Des vaisseaux d'entreprise pourrait être à proximité juste là, nous surveillant. C'est probablement ce qu'ils espèrent, qu'on panique pour les conduire au sommet.
Füze büyük ihtimalle yörüngeden atıldı.
La charge a probablement été lancée depuis l'orbite.
Onları ben de sevmiyorum ama bu savaş bizden büyük.
Je les méprise aussi, mais cette guerre nous dépasse.
Büyük ihtimalle mekiğe gidecek, hazır olun.
Il se dirige probablement vers leurs navette, - Alors soyez prêt.
Büyük Amerika deneyi başarısız oldu.
La grande aventure américaine a échoué.
Eğer daha büyük bir durumsa, yine harekete geçeriz.
Si c'est un problème plus sérieux, on agira.
Bu tehdit küçük veya büyük olsa da... ortadan kaldıracağız.
Quelle que soit la menace, on réglera la situation.
Hayır. Büyük ihtimal delinin teki falandır.
Non, c'était probablement un rôdeur défoncé.
Tertemiz yapsak da büyük ihtimalle bacağını kaybedecek zaten.
Il va falloir racler, et il va perdre sa jambe.
- Çantada. Daha büyük lazım.
Prends-en un plus long.
- Hiçbir şey. Büyük kısmı onlarca yıl önce terk edilmiş ilk kuruluş tünelleri.
La plupart des tunnels des fondations d'origine sont abandonnés depuis des dizaines d'années.
Bütün ailesi koyduğumuz maddi baskıların altında sersemlemiş durumda ve en büyük kızı Clarissa'nın patlamaya hazır olduğunu düşünüyorum.
Toute sa famille commence à se fragmenter sous la pression financière qu'on leur a imposée, et je pense que sa fille aînée, Clarissa, va bientôt craquer.
Hayal kırıklığı büyük olacak.
Il sera très déçu de vous.
Hey, büyük dostum.
Hé, le balèze.
Hükümetinizin sınırları dışında çalışmayı seçtiniz, Çünkü kimsenin büyük resmi göremeyeceğini biliyordun.
Vous avez choisi de travailler hors-champ de votre gouvernement, vous saviez que personne n'aurait une vue d'ensemble.
Büyük bir şey.
Un gros truc.
Bundan daha büyük bir tatmin olamaz.
Il n'y a pas plus gratifiant que ça.
Öncelikle arka bacakların içine iki sıcak taş koyarsınız. Poposuna da büyük bir taş.
On commence par mettre deux pierres chaudes dans les pattes arrière, et une grosse pierre aux fesses.
Uruguay'ın en büyük zenginliği hiç şüphesiz tarım ve sığır etidir.
La plus grande richesse de l'Uruguay... c'est clairement l'agriculture et le bœuf.
Yaptığımız şeyin büyük kısmı onun yıllardır yaptığı şeye dayanıyor.
On s'inspire beaucoup de son expérience au fil des années.
Önce büyük olanı koy.
On doit d'abord mettre les gros.
Büyük ninem hangi yapardı, bunu hanımlar yapardı.
Mon arrière-grand-mère, à son époque, les femmes faisaient le hangi.
Bu adamın çekme aksamına uymazdı, çünkü onunki daha büyük.
Ça marchait pas avec sa boule d'attelage, trop grosse.
Kısa süre önceydi ve sana büyük yaran oldu ama oğlun beni hayal kırıklığına uğratıyor.
Récemment, avec un gros bénéfice pour vous, et malgré tout, votre fils m'a laissé tomber.
Arkasında iz bırakmadan büyük zarar verebileceğini kanıtladı.
Il a prouvé qu'il peut causer de gros dégâts sans laisser de traces.
Neyse. Katılmayı kabul ettiğimi ve büyük bir bağış yapacağımı söyle.
Dis-leur que je suis partant, avec une grosse donation.
Büyük bir açılış hamlesi oldu bu.
Un sacré stratagème?
O yüzden kavga ettik. Hayır, buna sinirlendiğimde söylediklerim daha büyük hataydı.
Non, ce que j'ai dit quand j'étais en colère, ça, c'était la plus grosse erreur.
- 13 yaşına girseydin... Wags amcan sana eyaletteki en güzel telekızı ayarlardı ama büyük bir doğum günü partisi veren büyük bir adamsın sen.
Dans ce cas, Oncle Wagsy t'aurais offert la plus belle call-girl de l'État.
Büyük bir mesele bu. Hedefe epey yakın bir kaynak.
C'est du lourd, une source aussi proche.
Büyük para cezaları, yaptırımlar...
D'énormes amendes, des sanctions.
Tüm büyük hayırseverler öyle yaptı. Adlarını tarihe yazarak namlarını akladılar.
Les grands philanthropes écrivent leurs noms dans l'histoire et blanchissent leur réputation dans le processus.
Büyük hissedar olacağım. Bu mümkün.
La majorité est à portée de main.
Chuck, bu benim için büyük bir şans.
Chuck, c'est ma chance.
Bu halka arz büyük ses getirecek.
Cette introduction en bourse. C'est du lourd.
Sürekli bahsettiğim büyük adım bu.
C'est le bond en avant dont je parlais sans arrêt,
Hayır, böyle büyük vesileler ses getirmeli, tarihe geçmeli. Gelecek nesiller için. Eğlenirsin de.
De grandes occasions comme ça doivent être marquées, reconnues, pour la postérité et le fun.
Kingsford'ın ortasında kendine büyük bir delik açmışsın Thayer.
Un sacré trou que vous avez creusé là au milieu de Kingsford, Tayler.
Ürünleri geri çekmekten daha büyük bir şey bu.
C'est plus gros qu'un rappel.
Büyük bir ev inşa etti, ve Russel ve Martha'nın burada yaşamasına izin verdi.
J'ai construit une grande maison et j'ai cédé celle-ci à Martha et Russell.
Büyük Otto ölümsüzdür.
Le grand Otto est immortel.
Yaşamak için daha büyük bir şeye ihtiyacımız var.
On doit vivre pour quelque chose de plus grand.
Bunun kafası büyük. Bu kutsal yağ ve hassas merhametle...
Par cette onction et Sa très digne miséricorde.
Kaç büyük bankanın CEO'su hapse atıldı kı?
Je le dis comme ça.
Sadakatin ödülü büyük oluyor anlaşılan.
La loyauté est récompensée.
Büyük başın derdi...
Le poids des responsabilités...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]