Elimde değildi traducir francés
139 traducción paralela
Elimde değildi. Ne zaman geleceği belli olmuyor.
Je n'ai pas pu m'en empêcher.
Elimde değildi. Sinirliyim.
Ce n'est pas ma faute, je suis nerveux.
- Elimde değildi.
- J'ai fait les magasins.
Elimde değildi.
Je n'ai pas pu m'empêcher.
Hiçbir şey elimde değildi.
Je n'ai jamais pu.
Elimde değildi.
C'était plus fort que moi.
Kendi masamdan, hanımefendiye hayran olmamak elimde değildi.
De ma table, je ne pouvais m'empêcher d'admirer madame.
Çok üzgünüm ama elimde değildi.
Désolée, mais c'est plus fort que moi!
Koşmanın aptalca olduğunu biliyordum, ama elimde değildi.
Il était sot de courir, mais je ne pouvais m'en empêcher.
Elimde değildi.
Je ne pouvais rien faire.
- Çok hastaydım. Elimde değildi.
J'étais vraiment malade.
Elimde değildi. Değildi.
Je n'y pouvais rien.
Her şeyi bir rüyadaymış gibi yapıyordum... sanki kendimi seyrediyormuşum gibi, ama elimde değildi.
J'ai agi dans un rêve. Comme si je m'étais vue en rêve.
"Sanki kendimi seyrediyormuşum gibi, ama elimde değildi. Rüyada gibi."
Comme si je m'étais vue en rêve.
Elimde değildi.
Je n'y pouvais rien.
- Elimde değildi. Birden polis çıktı.
- Il fallait, à cause du flic.
Böyle davrandığım için kendimden utanıyorum Charlie ama elimde değildi, çıldırıyordum.
Oh... pardon! J'ai honte de moi, Charlie, mais j'... j'ai cru devenir folle.
Elimde değildi, Alec.
J'ai pas pu t'aider, Alec.
Lunapark trenine yaklaşmak bile istemiyordum ama elimde değildi.
Je ne voulais pas y aller. Mais je ne pouvais résister.
Elimde değildi, benden para koparmaya çalıştı. Pekâlâ.
Il voulait m'arnaquer.
Elimde değildi.
Je n'y peux rien.
Elimde değildi.
Je n'avais pas le choix.
Ama maalesef elimde değildi.
Mais je ne pouvais pas m'en empêcher.
Üzgünüm, sahneyi berbat ettim. Ama elimde değildi.
J'ai saboté le numéro, mais malgré moi.
Elimde değildi.
Je n'ai pas pu l'empêcher.
Bu çiftliği beğenmemek elimde değildi.
Maintenantj'aimais la ferme.
Seni durdurmak benim elimde değildi.
c'était pas à moi de t'arrêter.
Elimde değildi.
J'ai pas pu faire autrement.
- Ne? ! Elimde değildi.
C'est de sa faute!
Sana yemin ederim, bu asla benim elimde değildi.
Je te jure que ce n'était voulu.
Elimde değildi.
Ce n'est pas de ma faute.
Bu şey benim elimde değildi.
La situation a dégénéré.
- Elimde değildi!
! - C'est pas moi.
Benim elimde değildi. Teslimatçı adam sıçtı.
Le livreur a tout foirer.
Umarım rahatsız etmiyorumdur,... fakat görmemek elimde değildi. Yanınızda ne kadar yakışıklı bir genç adam var.
Je ne voudrais pas vous importuner, mais je n'ai pu m'empêcher de remarquer le charmant jeune homme que vous avez là.
- Biliyorum. Ama elimde değildi. Okuldan eve geç geldim.
Je suis sorti tard de l'école.
Elimde değildi, kendimi tutamadım.
- j'ai pas pu m'en empêcher - j'ai faillit avoir une attaque!
Elimde değildi.
Je ne pouvais pas.
Elimde değildi.
- Ce n'est pas ma faute.
Elimde değildi!
Je n'ai pas pu m'en empêcher
Elimde değildi.
Désolé. Cas de force majeure.
Tamam, ama benim elimde değildi. Ve o yolun ortasında duruyordun.
OK, mais je ne t'ai pas écrasé et tu étais au milieu de la route.
Elimde değildi. Zor durumdaydım.
C'est compulsif!
Ben, ben sersem gibiydim. Furel bana "sırıtmayı kes, seni daha da genç gösteriyor" dedi, Ama bu elimde değildi.
Furel disait que sourire me donnait l'air plus jeune, mais c'était plus fort que moi.
Oradaki gerilime dikkat etmemek elimde değildi.
Je n'ai pas pu m'empêcher de remarquer un peu de tension entre vous.
- Elimde değildi.
C'est ma faute, j'ai pas pu me retenir.
Elimde değildi Nelly.
Je n'y pouvais rien, Nelly.
Lütfen, elimde değildi.
Je vous en prie!
Elimde değildi.
Le spectacle était irrésistible.
Ama elimde değildi.
Les Lorenzo sont rentrés tard.
Elimde değildi.
Je n'ai pas pu m'en empêcher.
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
elimden gelen bu 16
elimde değil 220
elimde 58
elimden geleni yapacağım 192
elimden bir şey gelmiyor 23
elimden geldiğince 23
değildir 62
değildim 75
değildin 22
elimden gelen bu 16
elimde değil 220
elimde 58
elimden geleni yapacağım 192
elimden bir şey gelmiyor 23
elimden geldiğince 23