Fazla zamanım yok traducir francés
955 traducción paralela
Fazla zamanım yok. Larry, hemen konuya girelim istersen.
Soyons directs!
- Farkındayım, ama fazla zamanım yok!
- Je vois ça, mais j'ai peu de temps!
"Farkındayım, ama fazla zamanım yok!" dedim.
J'ai dit je vois ça, mais j'ai peu de temps!
Bu saçmalık yüzünden üç gün daha kaybettim. Ve bu oyunun için daha fazla zamanım yok.
Ça fait trois jours que ça dure, je n'ai pas de temps à consacrer à ces idioties.
Lütfen, bırakın bitireyim. Fazla zamanım yok.
Je n'ai pas beaucoup de temps.
Fazla zamanım yok.
Le temps presse.
Fazla zamanım yok.
Je n'ai pas le temps.
Fazla zamanım yok.
Je suis pressée.
Artık çok fazla zamanım yok.
Il ne me reste pas longtemps à vivre.
- Hayır, fazla zamanım yok.
Non merci, je suis pressée.
Fazla zamanım yok.
- Je n'ai pas beaucoup de temps.
Fazla zamanım yok.
J'ai très peu de temps devant moi.
Bugün fazla zamanım yok.
Je n'ai pas beaucoup de temps aujourd'hui.
Martey'nin ölmesini isteyenleri bulmak için fazla zamanım yok.
- Je dois savoir qui en voulait à Martey.
Fazla zamanımız yok.
On n'a pas le temps.
Bu kestirme bir yol, ama fazla zamanımız yok.
C'est un raccourci, mais nous avons peu de temps.
Haydi, Tarzan bekliyor. Çok fazla zamanımız yok.
Viens, Tarzan attend, le temps presse.
Phillip, fazla zamanımız yok.
Phillip, on n'a pas beaucoup de temps.
Fazla zamanımız yok, o yüzden dinle.
Le temps presse...
- Nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. - Çok fazla zamanınız yok.
Mais nous ignorons qui était le mort et le mobile du crime.
Sizinle daha fazla konuşmak isterdim, fakat şu anda zamanım yok.
Je discuterais bien avec vous, mais je n'ai pas le temps.
- Bir saatten fazla zamanımız yok.
- Nous avons moins d'une heure.
Çok fazla zamanımız yok.
Et nous sommes pressées.
Mesele şu ki fazla zamanımız yok!
La question, c'est qu'on n'a pas le temps!
Fazla zamanımız yok, Mingo. Kimin yaptığını söyle!
Le temps presse, dis-nous qui c'est.
Fazla zamanımız yok, Mingo.
Vite! Qui l'a fait?
Fazla zamanımız yok.
Le temps presse.
Bakın bayan, fazla zamanımız yok.
On n'a guère de temps.
Fazla zamanımız yok, toplanmalıyız.
Faisons vite nos bagages.
Fazla zamanımız yok.
On va peut-être manquer de temps.
Unutmayın fazla zamanımız yok efendim.
Je suis pressé.
Bay Graham fazla zaman yok.
M. Graham, il ne reste pas beaucoup de temps.
- Fazla zamanımız yok. - Bu salıverme formu.
- Le temps presse, voici le papier.
Fazla zamanımız yok.
Nous avons peu de temps.
Şimdi, ihtiyacımız olan malzemeyi kapının önüne taşıyacağız. Başlayalım. Fazla zamanımız yok.
Vous trouverez la marchandise près de la porte.
Malzemeleri almak için tekneye dönüyorum. Fazla zamanımız yok.
chercher l'équipement sur le bateau on perd trop de temps
Fazla zamanımız yok.
Mais si tu veux vivre, tu dois mettre cette blouse.
Ben de size çok sabırlı davrandım Bayan Wright, ve gerçekten, bu mantıksız teoriler için daha fazla zaman yok.
J'ai été très patient avec vous, Mlle Wright. Et croyez-moi, je n'ai plus le temps pour ces théories absurdes.
Önemli olan da bu, tatlım. Çok fazla zaman yok.
C'est bien le problème, nous n'avons pas beaucoup de temps.
Çabuk oyna. Fazla zamanımız yok.
Joue vite, le temps presse.
- Fazla zamanımız yok.
- Nous avons très peu de temps.
Pekala, işe koyulun fazla zamanınız yok.
Un mage puissant et les guerriers valeureux qui m'aideront dans mon entreprise.
Şimdi dinle. Fazla zamanımız yok.
Écoutez, nous n'avons plus beaucoup de temps.
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
C'est la maison Considère-toi chez toi Considère-toi de la famille On t'a pris en sympathie On va bien s'entendre
Kaybedecek fazla zamanımız yok.
On n'a pas de temps à perdre.
Çok fazla zamanımız yok.
Nous n'avons pas beaucoup de temps.
- Fazla zamanımız yok.
- Nous n'avons pas beaucoup de temps.
- Fazla zamanımız yok.
- Nous sommes sur la corde raide.
Tamam, fazla zamanımız yok.
On n'a pas beaucoup de temps, alors écoutez bien.
Fazla zamanımız yok
Le temps presse
Fazla zamanın yok. Sen toplanırken ben anlatayım.
Je vous expliquerai pendant que vous vous préparez.
fazla zamanımız yok 113
zamanım yok 137
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
zamanım yok 137
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37