Haberiniz yok mu traducir francés
59 traducción paralela
Haberiniz yok mu?
Vous n'êtes pas au courant?
- Neler olduğundan haberiniz yok mu?
- Vous ne savez pas ce qui c'est passé?
Bana üç defa mektup yazdığından haberiniz yok mu? Mektup mu?
Ne savez vous pas qu'elle m'a écrit à trois reprises?
Yakında araba ile bir sürü insanın buraya geleceğinden haberiniz yok mu?
Tu te rends compte qu'une diligence va bientôt passer par ici?
Haberiniz yok mu?
Vous ne savez pas?
Haberiniz yok mu?
N'êtes-vous pas au courant?
- Bundan haberiniz yok mu?
- Vous ne le savez pas?
Oyunun kurallarından haberiniz yok mu?
C'est malhonnête!
- Olanlardan haberiniz yok mu?
- Vous n'êtes pas au courant?
Simone'nin, yasak bir ilişkiden olan meyvesi olduğundan haberiniz yok mu yoksa?
Mais ces derniers temps, il lui est venu d'étranges idées.
Haberiniz yok mu, fısıldaşmak ayıptır. Sadece kilisede ya da mahkemede fısıldaşılır.
C'est malpoli de chuchoter, sauf à l'église ou au tribunal.
Henüz dün gece birini daha öldürmüş, bundan haberiniz yok mu?
Vous savez qu'il a encore tué cette nuit?
- Ne oldu? Haberiniz yok mu? Ölü bir kadın buldular!
Ils sont tous allés voir, y a quelqu'un par terre!
Dört kişinin baygınlık geçirdiğinden haberiniz yok mu?
Ignorez-vous que quatre personnes ont perdu connaissance?
Postacı'dan haberiniz yok mu?
Le Facteur, ca vous dit rien?
Geçtiğimiz Aralıktaki çifte cinayetten haberiniz yok mu?
Le double meurtre, là-bas en décembre, ça vous dit rien?
Neler olduğundan gerçekten haberiniz yok mu yoksa aptal rolü mü yapıyorsunuz?
- Vous connaissez bien la situation? Ou vous faites semblant d'être bête?
Savaş başladığından haberiniz yok mu?
Vous savez pas que c'est la guerre?
Haberiniz yok mu?
Le saviez-vous pas?
Oğlunuzun sokaklarda kendini sattığından haberiniz yok mu?
Etes-vous consciente que votre fils a fait les trottoirs en travaillant comme prostitué?
Yaralanıp yaralanmadığından bile haberiniz yok mu?
Comment ça, vous n'avez aucune idée s'il a été blessé?
! - Haberiniz yok mu?
- Vous n'êtes pas au courant?
Sınırların açık olduğundan haberiniz yok mu?
"Vous saviez que les frontières étaient ouvertes?"
Bakın, onun kim olduğundan haberiniz yok mu?
Vous voyez pas à qui vous croyez vous adresser?
Tasma takmanız gerektiğinden haberiniz yok mu lan?
Tenez votre clebs en laisse!
- Haberiniz yok mu?
- T'as pas entendu? - Quoi?
Haberiniz yok mu?
Vous saviez pas?
Los Angeles'tan haberiniz yok mu sizin? Hollywood'un başkenti gibidir.
Vous ne saviez pas que L.A c'est la capitale d'Hollywood?
1980 öncesi üretilmiş süper lüks yataklı yolcu trenlerinin süspansiyon özelliklerinden haberiniz yok mu?
Tu n'es pas familier avec la suspension des wagons Superline Deluxe pré-1980 fabriqués par Pullman?
Haberiniz yok mu? Artık burada oturmuyor.
Mais il n'habite plus là.
Cinayetlerden haberiniz yok mu sizin? John Wakefield...
T'es pas au courant des meurtres?
- Sizin bundan haberiniz yok mu?
- Vous ne le savez pas?
Kan bağının yaratacağı tehlikelerden haberiniz yok mu?
Fiston, ne connais-tu pas les dangers de l'inceste?
Harrington ailesine karşı olan saldırıların hiçbirinden haberiniz yok mu?
Vous n'êtes pas au courant d'un attentat chez les Harrington.
Patronunuzun burada sizi beklediğinden haberiniz yok mu?
Vous ignoriez que votre patron était là?
Haberiniz yok mu sanki?
Elle a reçu un appel de ressources humaines.
- Aşağıda ne olduğundan haberiniz yok mu?
Vous savez ce qu'il y a là-dessous?
Bu şehirde olanlardan hiç haberiniz yok mu sizin?
Savez-vous ce qui se passe dans cette ville?
Neler olduğundan haberiniz yok mu?
Vous ne savez pas ce qui se passe?
- Bu paradan haberiniz yok mu yani? - Evet, yok.
- Vous n'étiez pas au courant pour l'argent?
Saatten haberiniz yok mu sizin?
( L'ascenseur sonne ) Hey les mecs, est-ce que vous avez tous oublié quelle heure il est?
Konu açılmışken asılsız söylenti çıkaranların içeri atıldığından haberiniz yok mu?
Ne savez-vous pas que vous pouvez vous faire arrêter pour avoir répandu de fausses rumeurs?
Tehlikeden haberiniz yok mu?
Vous connaissez le danger?
- Haberiniz yok mu?
Vous ne saviez pas?
İlacı kullanan kişiden haberiniz yok mu?
Vous savez donc pas à qui ce médicament était destiné.
Haberiniz yok mu? Kaybeden taraftaydık.
Vous êtes pas au courant?
Haberiniz yok mu?
Vous ne savez pas.
Lancashire'da YÖS terörist saldırısı olduğundan haberiniz yok mu?
Donc, l'attaque d'un terroriste SPD à Lancashire ne vous inquiète pas tant?
Yaşadığınız yerde olan bitenden haberiniz yok mu yoksa?
Tu sais vraiment pas ce qui se passe dans le coin, hein?
Bugün, haberiniz var mı yok mu bilemem ama...
Aujourd'hui, vous l'ignorez peut-être... peu importe...
- Yoksa hala olanlardan haberiniz yok mu?
Vous n'avez pas de nouvelles.