Hayat devam ediyor traducir francés
432 traducción paralela
Sonuçta hayat devam ediyor, ne olursa olsun.
Il faut bien vivre, quoi qu'il arrive.
Bu ağlama değil. Sadece yeni hayat devam ediyor.
Il ne pleure pas, il aborde une autre vie.
Paulette, hayat devam ediyor.
Paulette, la vie continue.
Ama hayat devam ediyor, maratonumuz da öyle.
Mais la vie continue ainsi que le marathon!
Yemek ve içmak gerekir, o bizimle olmayacak ama hayat devam ediyor.
Ils lui apporteront aussi à boire et à manger... Il n'est plus avec nous, mais il continue d'exister quand même.
Bunları unutmak zordur, ama hayat devam ediyor.
Mais ça m'a secouée.
Hayat devam ediyor.
La vie continue!
- Hayat devam ediyor, değil mi Marian.
La vie continue, hein?
Üzüldüm. Hayat devam ediyor.
La vie continue, Indy.
Oğlum kaçırıldı ama hayat devam ediyor savaş zamanında da olduğu gibi.
Mon fils a été kidnappé et la vie continue. Un peu comme en temps de guerre.
Her zaman bir şeyler kaybediyoruz ama hayat devam ediyor.
Nous perdons toujours quelque chose, mais la vie continue.
Hayat devam ediyor.
Puis la vie continue.
Hayat devam ediyor.
Les gens changent.
Dedi ki : " Oynuyorlar işte görüyorsunuz. Hayat devam ediyor.
Il a tenu un journal... qui a été publié tout récemment.
Ama hayat devam ediyor. Aşk ve şöhret için verilen mücadele, eski bir hikayedir.
C'est pas nouveau, la lutte pour l'amour et la gloire.
Hayat devam ediyor!
La vie continue, allez!
Dışarıda hayat devam ediyor...
Toutes ces vies qui suivent leur cours :
Hayat devam ediyor.
Que dire? La vie continue!
- Hayat devam ediyor.
- On n'a que ce qu'on mérite.
Hepimiz hatalar yapabiliriz, ama hayat devam ediyor.
On fait tous des erreurs. La vie continue.
Subay adayları bilmelidirler ki, böyle bir trajediden sonra bile hala yapmaları gereken görevleri var ve hayat devam ediyor.
Les cadets apprendront que même dans le malheur et les épreuves, les devoirs de chacun restent les mêmes et la vie continue.
O kurşun yarasından kurtulamadım. Ama hayat devam ediyor.
En fait, je n'ai pas survécu au coup de feu.
Olaylar hepimizi üzdü ama hayat devam ediyor.
Nous sommes tous émus. Mais les affaires, ça n'attend pas.
O gitmiş olabilir, ama hayat devam ediyor.
Elle est partie mais il faut tenir le coup.
Hayat devam ediyor.
la vie continue...
- Biliyorsun, hayat devam ediyor.
- Tu sais, la vie continue.
Chuck öldü, yem dükkânı kapandı, hayat devam ediyor.
Chuck est parti, le magasin est parti, la vie continue.
Hayat devam ediyor, Mark.
La vie continue, Mark.
Bu doğru hayat devam ediyor, Gillian? Öyle değil mi? Evet.
La vie continue, c'est ça?
hayat devam ediyor. " diyorsun.
"Tant pis... " la vie continue. "
Hayat devam ediyor, değil mi?
La vie continue, c'est la vérité?
Önemli olan hayat devam ediyor.
L'important, c'est de passer à autre chose.
Tura. Hayatın aynı tas aynı hamam devam ediyor.
Face Ce n'est pas aujourd'hui que ta vie va changer
Hayat devam ediyor.
La vie continue.
Hayat devam ediyor!
La vie reprend ses droits.
Derinden yaralanmış. Yine de hiçbir şey olmamış gibi... hayatını yaşamaya devam ediyor.
Elle a été profondément blessée et pourtant elle continue à vivre comme si de rien n'était.
Sevgi dolu ya da değil, hayatın saçmalığı devam ediyor,... ve kimse Birinci Sahne'de ne olduğuyla ilgilenmiyor.
Oublier, ne pas oublier... La farce de la vie court comme une bestiole apeurée et le public ne se soucie plus du premier acte.
Hayat kendiliğinden devam ediyor.
La mort s'en occupe.
Professor Fenley medyum dedektif. Kötürüm bir akıl hastası olarak hayatına devam ediyor.
Le Professeur Fenley... expert en psychisme... infirme et fou pour la vie.
New York'ta, hayat yavaşta olsa eskisi gibi devam ediyor...
A New York, des rafales de neige persisteront jusqu'à minuit...
Hayat herkes için devam ediyor.
La vie continue pour vous et moi
Ama ormanda, dışarıyla bağlantısız kesimlerde henüz canavarın tahribatına uğramamış yerlerde hayat ve ticaret, her zamanki gibi devam ediyor.
Mais dans la forêt... dans des coins isolés... encore à l'abri des ravages du monstre... la vie et le travail suivent leur cours... comme à l'accoutumée.
Hayat bizim için Yine devam ediyor
La vie est autour de toi, en toi
Dışarıda, herkesin hayatı devam ediyor. Çalışmak, para kazanmak, sevişmek, tüm bu güzel şeyler.
Dehors, les gens vivent leurs vies travaillent, gagnent de l'argent, baisent...
Bir düşünce beni rahatsız etmeye devam ediyor, Watson, Roylott, Hindistan'daki profesyonel hayatında o kadar başarılı olmuşsa, bunu neden sıkıntı içinde geçirilecek bir aristokratik yaşam için değiştirsin?
Il y a une chose qui m'agace, Watson. La carrière de Roylott aux Indes. S'il a connu tant de succès, pourquoi l'échanger contre une vie d'ennui aristocratique?
Kaderin cilvesi işte ve burada hayat hala devam ediyor.
C'est la vie. Ça aussi, c'est la vie. Il se passe des choses.
Böyle bir kapanma olayı insanı üzüyor ama hayat da devam ediyor.
Ce n'est jamais drôle de voir quelque chose prendre fin, mais la vie continue...
Ancak hayat yol almaya devam ediyor.
La vie cependant se poursuit inexorablement.
Herhangi bir hayat sinyali alamıyorum, ama o önemli parazitleşme hala devam ediyor.
Je ne détecte aucun signe de vie, mais il y a encore des interférences.
O an hayatın tam da hep süreceğini düşündüğün gibi devam ediyor bir an sonra bir şey yapıyorsun ve her şey değişiyor. fark ediyorsun ki, aslında sandığın kişi değilmişsin.
Un instant la vie suit son cours comme on l'avait toujours imaginé... et l'instant d'après, on commet un acte qui change tout et on se rend compte qu'on n'est pas celui qu'on croyait.
O hayatına devam ediyor.
Il vit sa vie.
devam ediyorum 40
devam ediyor 34
devam ediyoruz 81
ediyorum 314
ediyor 38
ediyorsun 23
ediyoruz 18
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
devam ediyor 34
devam ediyoruz 81
ediyorum 314
ediyor 38
ediyorsun 23
ediyoruz 18
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29