English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ H ] / Hiç şansınız yok

Hiç şansınız yok traducir francés

193 traducción paralela
Böyle devam ederseniz, hiç şansınız yok.
Vous perdriez même contre des débutants.
- Hiç şansınız yok.
- Pas question.
Hiç şansınız yok.
Tu n'as aucune chance.
- Hiç şansınız yok. Onunla kavga etmeyin.
- Ne vous disputez pas avec lui.
Hiç şansınız yok!
T'as aucune chance.
Sarıldınız. Hiç şansınız yok.Anladın mı?
Tu es sous le feu des mitraillettes, tu as aucune chance.
Hiç şansınız yok.
Vous n'avez aucune chance.
Hiç şansınız yok. Çevrenize bakın.
Regardez autour de vous.
Hiç şansınız yok.
- Aucun risque.
Hiç şansınız yok sidikli İngilizler.
Jamais de la vie, tas de pisseurs au lit d'Anglais.
Bu canice bir şey, hiç şansınız yok.
Vous n'avez aucune chance.
Ama hiç şansınız yok çünkü Pamela Amerikalılara gidiyor.
Ils n'ont aucune chance, Pamela est allée chercher les Rangers.
Hiç şansınız yok.
Vous n'avez pas le choix.
Hiç şansınız yok.
Pas question.
Hiç şansınız yok.
Ça ne marchera pas.
Hiç şansınız yok, çocuklar.
Vous n'avez aucune chance.
Hiç şansımız yok.
On n'a aucun élément.
Hiç şansımız yok.
On n'a aucune chance.
Bizim yardımımız olmadan, hiç şansı yok.
Sans notre aide, il n'a aucune chance.
Buradaki durumu biliyorum ve hiç bir şansınız yok.
- ll n'y a aucune chance!
Gerçekleri hiçbir zaman gözardı edemem Lord Penrose ve koyunların boğazının parçalanması durumunun tartışmasız bir gerçek olduğundan hiç bir şüphem yok.
Je n'ignore jamais les faits. Les moutons égorgés sont sans conteste des faits.
Hiç şansımız yok.
II n'y a aucun espoir.
Frank'ı affettirmek için hiç şansımız yok.
Nous n'avons aucune chance d'obtenir un sursis pour Frank.
Ve o olmadan, hiç kanıtımız yok.
Et sans elle, il n'y a pas de preuve.
Hiç bir şansınız yok.
Vous n'avez aucune chance.
Hiç şansımız yok. Hoşça kalın dostlar.
N'insistez pas, adieu les amis!
Hiç şansımız yok.
On n'a pas une chance.
- Hiç şansımız yok baba. - Kapa çeneni!
On n'a pas une chance!
Onlara karşı hiç şansımız yok!
Nous n'avons aucune chance.
Televizyon içinde olduğunuzu düşünün izleyici her an sizi kapatabilir ve bunu engellemek için hiç bir şansınız yok.
Essayez d'imaginer la terreur d'être dans un cadre de télé sachant qu'à tout instant un de vous peut me couper. Je fais tout pour l'éviter et je vis ça toutes les semaines.
"Hiç bir şansınız yok, beni duyuyor musunuz?"
Vous n'avez aucune chance, vous entendez?
- Ama mahkûmlar olmadan hiç şansımız yok.
Mais sans ces prisonniers on n'a aucune chance.
Mahkumiyetle ilgili hiç şansımız yok.
On n'arrivera pas à le faire condamner.
Londra sokaklarında geziniriz ne bulacağımız hiç belli olmaz... daha ceplerine girmediğimiz o kadar çok insan var ki... olduğu gibi kabul ederseniz hayat güzeldir... bırakın mum dibine kadar yansın hayat güzeldir... bazen gözünüze bir yumruk da yiyebilirsiniz... onu kapatır, ötekine de yumruk yersiniz ama asla ağlamazsınız... şalımız yok, tüylerimiz yok gösterişli kürklerimiz yok... zaten dışarıdaki hava da bu elbiselere uygun değil...
On bat le pavé de Londres Sans savoir ce qu'on trouvera Il y a les poches ouvertes Sur le derrière des passants Si on veut bien prendre ce qui vient
Hiç kanıtınız yok. Bize zorbalık yapabileceğinizi düşünmeyin!
Sans preuves, ça ne servira à rien.
Hiç şansızı yok Bayan. Bizimlesiniz. Ve çenenizi kapatın.
Pas de bol, vous allez rester avec nous et vous taire.
Hiç şansımız yok.
Nous n'avons aucune chance.
Başka şanşımız yok, Peggy, ve hiç değilse hapisten iyidir.
On n'a pas le choix. C'est mieux que la prison.
Her zaman iki-üç tanesi orada olur. Hiç şansımız yok.
Il y en a toujours 40 ou 60 là-dedans, on n'a aucune chance.
Muhtemelen zararsız yaşlı bir adam, bunun hiç anlamı yok.
Sûrement d'un vieillard sans défense. Ça n'a aucun sens!
Bu konuyu daha önce onunla konuştum. Hiç şansımız yok. - Bunu bilmiyordum.
Je me serais battu avec lui et ça m'aurait plu, mais on n'a pas une chance.
- Zaten hiç şansımız yok ki.
- On n'a aucune chance, de toute façon.
İşte bu Brummer'in yeğenimden bir de çocuğu olmuş ve hiç şüphe yok ki yeğenim naçizane benden laf arasında bahsetmiş olmasına rağmen kız üzerinde o kadar büyük etki bırakmışım ki vaftiz adını Jacob koymuşlar.
Maintenant cette Brummer a eu un enfant de mon neveu, lequel a reçu en baptême le nom de Jakob, sans doute en pensant à mon humble personne, laquelle, même dans les allusions forts accessoires de mon neveu, doit avoir fait grosse impression sur cette fille.
- Hiç şansı yok. - Kızın mı?
Ca finira mal.
- Beni böyle ortada bırakamazsınız. - Ama onun da elinde hiç yok.
C'est impossible de me laisser sans rien!
hiç şansınız yok.
Tu rêves!
- o kız için hiç şansın yok.
Ah, tu n'as aucune chance avec elle.
Aferin Blackadder, senin Alayımızın resmi ressamı olarak atanacağından kesinlikle hiç tereddüdüm yok.
Bravo, Vipèrenoire! Sans aucune hésitation, je vous nomme peintre officiel du régiment.
Eğer bir şeyler yapmak zorunda, kalırsanız çabuk ve sert saldırıp hemen ve hiç iz bırakmadan, yok olmasınız.
Quand vous le faites, vous devez frapper dur... et disparaître... sans laisser de traces.
Yüzünü hatırlamaya çalışıyorum. Hiç bir iz olmaksızın ortadan yok olmuş gibisin.
J'essaie de garder le souvenir de ton visage mais tu as disparu sans laisser de traces
Atlamazsak şansımız yok hem de hiç! Anladın mı?
Si on n'y va pas, on n'aura aucune chance.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]