Nasıl bir şey traducir francés
5,577 traducción paralela
Kalpsiz olmak nasıl bir şey?
Ça fait quoi?
Burada olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmuştum.
J'avais oublié comment c'était ici.
Gerçekten iki Tanrı'nın savaşa girmesinin nasıl bir şey olduğunu görmek ister misin?
Voulez-vous voir à quoi ressemble une guerre entre deux dieux?
- Evet, ne? Nasıl bir şey Tommy?
Ne ferait pas quoi, Tommy?
Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun.
C'est impuissant.
Hayal edin sonsuza kadar birleşmenin nasıl bir şey olacağını.
Imaginez ce que ce serait de fusionner. De façon permanente.
Hayır ama ülkene hizmet etmenin nasıl bir şey olduğunu bilirim.
Non, je n'en avais pas besoin, mais je sais ce qu'est servir son pays.
Ölümün nasıl bir şey olduğunu biliyorum Ric.
Je sais comment fonctionne la mort.
Bu kadar kolay incinir olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmuşum.
J'avais oublié ce que ça faisait d'être vulnérable.
Nasıl bir şey?
Comment c'est?
- Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorlar.
- Si seulement ils savaient. - De Californie du Sud.
Bu nasıl bir şey?
Qu'est-ce que ça fait?
Seçimleri hakkında endişelenmenin nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
Je sais comment c'est de s'inquiéter de leurs choix, de leur avenir.
Kullanılmak nasıl bir şey biliyorum.
Je sais ce que c'est d'être exploité.
Yabani bir torun sahibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim.
J'en connais un rayon sur le fait d'avoir une fille sauvage.
İtfaiyeci olmak nasıl bir şey anlatsana.
Donc dis moi comment c'est d'être pompier.
Birinin seninle öyle dalga geçmesi nasıl bir şey biliyor musun? Biliyorum, biliyorum.
J'arrive pas à croire que tu suives ces cons.
O zaman onlara doğru şeyi yapmayı öğretmeye çalışmanın nasıl bir şey olduğunu bilirsiniz.
- Alors vous savez ce que c'est d'essayer de leur apprendre à faire de bonnes choses.
Böyle bir şeyin elinden alınmasının nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Önemini yitirmenin nasıl bir duygu olduğunu.
Tu n'as pas idée d'avoir quelque chose comme ça pris... de-de se sentir comme... de se sentir comme toi de ne plus compter du tout.
Özgürce koşacaklar, bir nehirde yüzmenin ve meşe ağacının üzerine çıkmanın nasıl bir şey olduğunu bilecekler.
Ils seront libres, pourquoi pas monter sur un chêne, pour... nager dans la rivière.
Ben hep bekardım, efendim. Bu yüzden git gel, git gel yapıp sevdiklerinizle sonsuz bir yeniden tanışma döngüsüne girmenin nasıl bir şey olduğunu sadece hayal edebiliyorum.
J'ai toujours été célibataire, et je ne peux qu'imaginer ce que ça doit être de toujours partir et revenir, partir et revenir, et refaire sans fin connaissance avec ceux que l'on aime.
Çünkü eğlendirmiyordu ve çünkü bunu yapmanın nasıl bir şey olacağını öğrenmek istedim.
Parce qu'elle n'était pas amusante et parce que je voulais savoir ce que ça faisait de le faire.
İstediğin hayata, hak ettiğini düşündüğün hayata sahip olamamanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
Je sais ce que c'est de ne pas avoir la vie que tu voulais... la vie que tu penses mériter.
Nasıl bir şey bu?
A quoi ça ressemble?
Şimdiye kadar yaptığı katliamları göz önüne alırsak Tanrı bilir nasıl bir şey plânlamıştır.
Et Dieu seul sait ce qu'il a prévu vu tout le carnage qu'il a déjà causé.
Bu küçük şeye sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmuşum.
On oublie ce que c'est qu'avoir un tout-petit.
Dokunamadığın ya da hissetmediğin bir şeye inanmanın nasıl bir şey olduğunu bilmemen çok üzücü.
Tu ne sais pas comment croire en quelque chose que tu ne peux pas toucher ou sentir, et ça... c'est si triste.
- Nasıl bir şey istiyor?
Quel genre de chose?
Senin yerinde olmanın nasıl bir şey olduğunu sadece hayal edebilirim.
Je peux imaginer ce que ce doit être qu'être vous...
Rüyalardaki şehvete gem vurmanın nasıl bir şey olduğunu bilen yegâne kişi sen değilsin.
Vous n'êtes pas le seul qui sait ce que c'est que de tenir des désirs qui se réalisent que dans les rêves.
Nasıl böyle bir şey yaparsın?
Comment tu as pu laisser ça arriver?
Böyle bir şey nasıl olabilir ki?
Comment est-ce possible?
Ama o iş bana tek bir şey öğrettiyse, o da ne yaptığın kadar nasıl yaptığın da önemlidir.
Mais ce travail m'a appris une chose, que la manière de faire... compte autant que ce que l'on fait.
Eğer böyle bir şey yapsaydın başın nasıl bir belaya girerdi biliyor musun?
Tu serais dans la merde si tu faisais ça.
Nasıl böyle bir şey söylersin?
Comment peux-tu dire une chose pareille?
Bu kadar ufak bir şey bize nasıl bir savunma sağlayabilir ki?
Quelle éventuelle défense assurerait quelque chose de si petit?
Tek ihtiyacımız olan şey, Jeffrey ile kurban arasında DNA'sının ona nasıl geçmiş olabileceği hakkında bir ipucu bulabilmek.
Il faut prouver que Jeffrey et la victime se sont croisés quelque part où son ADN a pu se déposer sur elle.
Nasıl bir silah olduğunu Anlayabildin mi? - Ağır bir şey.
Peux-tu déterminer de quelle arme il s'agit?
- Pek bir şey yok. Bir üsse ya da bir federal binaya nasıl gelmezsin?
Pourquoi vous n'êtes pas sur une base ou dans un bâtiment fédéral?
Nasıl yapılacağını bildiğimiz bir şey varsa, o doğaçlama yapmaktır.
La FSH est une association militaire.
- Ortaklık payını karşıladım. - Nasıl böyle bir şey yapabildin?
J'ai avancé ta part.
Ancak şahsen bilmek istediğim şey sizin gibi bir hanımefendi tam olarak nasıl iç çamaşırından başka neredeyse hiçbir şey olmaksızın ormanda dolaşıp gelebildi?
Mais je veux vraiment savoir comment une dame telle que vous en est venue à errer dans les bois, ne portant rien d'autre que sa chemise.
Nasıl? Saçma sapan bir şey demediğin bir tatil geçiremeyecek miyiz biz?
Pourrait-on passer une journée sans que vous disiez quelque chose de ridicule?
Birlikte olduğum kişi nasıl böyle bir şey yapar?
Comment pourrais-je avoir une relation avec quelqu'un qui ferait un truc comme ça?
Bebeğim, nasıl böyle bir şey söylersin?
Bébé, comment peux-tu dire ça?
Eğer çocuğunuz yapmadığı bir şey yüzünden itham edilse nasıl hissederdiniz?
Comment le prendriez-vous si votre fils était accusé de quelque chose qu'il n'a pas fait.
Anlayamıyorum. Böyle bir şey nasıl olur?
Comment c'est possible?
Bayan Berry, notlarınızın yerlerde sürünmesine rağmen buraya gelip özel muamele görmeyi talep etmeye nasıl cesaret edebiliyorsunuz? Özellikle bunu hakedecek bir şey yapmamışken?
Melle Berry, vous parvenez à peine à joindre les deux bouts et vous avez l'audace de venir ici et de me demander un traitement spécial quand vous ne le méritez pas?
Peki bu avukat, kanuna nasıl karşı gelineceği konusunda bir şey söylemedi?
Et cet avocat ne vous a rien dit sur comment violer la loi.
Böyle bir şey nasıl olabilir, bilmiyorum.
Je ne sais pas comment s'est arrivé.
Özür dilerim, bunun bunun JT ile olan sorunlarımızla bir alakası yoktu. Sorun ; eğer Vincent'a bir şey olursa en yakın arkadaşım ve o yıkılacaktır. Ve ben nasıl yardımcı olacağımı bilmiyorum.
Et je suis désolé, tu sais, ce... ce n'est pas à propos de mes problèmes avec JT, c'est juste que lui et ma meilleure amie serait dévastée si quelque chose arrivait à Vincent, et je ne sais pas comment aider.
nasıl bir şeydi 29
nasıl biri 157
nasıl bir iş 21
nasıl bir adam 21
nasıl bir duygu 46
nasıl birisi 19
nasıl bir yer 19
nasıl biriydi 103
nasıl bir his 21
bir şey değil 1063
nasıl biri 157
nasıl bir iş 21
nasıl bir adam 21
nasıl bir duygu 46
nasıl birisi 19
nasıl bir yer 19
nasıl biriydi 103
nasıl bir his 21
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209