English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ N ] / Ne olduğu umurumda değil

Ne olduğu umurumda değil traducir francés

327 traducción paralela
Bana ne olduğu umurumda değil.
Je me fiche de ce qui peut m'arriver.
Ne olduğu umurumda değil.
Je me fiche des Golden Bantam.
Oh Lex, burada ne olduğu umurumda değil.
Je ne m'en soucie pas.
Şey, demek istediğim, seni olduğun gibi seviyorum o yüzden ne olduğu umurumda değil.
Je vous aime comme vous êtes... le reste importe peu.
Daha önce ne olduğu umurumda değil.
Je me fiche de ce qui a pu arriver avant.
Ne olduğu umurumda değil.
Je veux que tu me donnes ce qu'il me faut.
- Nedeninin ne olduğu umurumda değil.
Il- - - Peu m'importent les raisons.
O günden beri kendimi ve, minik köpeğimi doyurduğum sürece bana ne olduğu umurumda değil.
Après, plus rien n'importait, du moment que je pouvais nous nourrir, mon petit chien et moi.
Hayır, siyah olduğu için değil. Ne olduğu umurumda değil. Ayrım yapmıyorum, bir görüşe bağlı değilim.
Mais non, je me moque complètement qu'il soit noir.
- Ne olduğu umurumda değil.
Debout, c'est pas possible.
Ne olduğu umurumda değil.
Je me fous de ce que vous disiez.
Yayın yoluyla hakaret, polis memuruna saldırı. Ne olduğu umurumda değil, ama yapacağım.
Tentative de diffamation, voie de fait, ça ne manque pas!
Bize ne olduğu umurumda değil.
Ça m'est égal... tout m'est égal.
Adının ne olduğu umurumda değil köle.
Je me fiche de savoir comment s'appelle un esclave.
Ne olduğu umurumda değil.
Je m'en fous.
Ne olduğu umurumda değil, Barok bir şato da olabilir.
Château baroque peut-être, mais rien à fiche.
- Ne olduğu umurumda değil.
- Je m'en fous.
Artık sana ne olduğu umurumda değil.
Je me fous de ce qui t'arrive.
Pazarın ne olduğu umurumda değil.
Je ne sais pas ce que fait le marché
Rolünün ne olduğu umurumda değil. Ama adamın iki lafından biri yalan. Onun peşini bırakmayacağım.
Je ne connais pas son rôle exact, mais il ment et je ne le lâcherai pas.
Louise, ne olduğu umurumda değil, seninle geldiğime mutluyum.
Quoi qu'il arrive, je suis contente d'être partie avec toi.
Ne olduğu umurumda değil, içeri gireceğim.
Peu importe, je dois entrer.
Ne olduğu umurumda değil.
Je m'en fiche.
- Adının ne olduğu umurumda değil.
Elle se cachait ici.
Ne kadar uzak olduğu veya yolun ne kadar süreceği umurumda değil.
Peu importe si c'est loin ou si ça prend du temps.
Neler olduğu umurumda bile değil, bunu benden asla alamazlar.
Quoi qu'il arrive, ils ne me l'enlèveront pas.
Su üzerinde durduğu sürece, ne olduğu umurumda bile değil.
Peu importe, du moment qu'il flotte.
Ne kadar olduğu umurumda değil, o benim param!
Peu ou beaucoup, c'est "mon" argent!
Ona ne olduğu umurumda bile değil.
Je me fiche de ce qui lui arrive.
Bir kişi bir isyanı bastıramaz. Kim olduğu umurumda değil.
Un seul homme ne peut réprimer un soulèvement.
Bana ne olduğu umurumda değil.
Quant à elle...
- Ne kadar yanlış olduğunu göremiyor musun? - Doğru olanı görebiliyorum. Neyin yanlış veya doğru olduğu umurumda değil.
Je me moque de ce qui est bien ou mal.
Ona ne olduğu umurumda bile değil.
Je m'en fiche.
Kimin sorumlu olduğu umurumda değil!
Je ne veux rien savoir.
Kimin kral olduğu umurumda bile değil. Ama senin ve Henry'nin umurunda.
Ça m'est égal qui est roi, mais ce ne l'est pas à vous ni à Henri.
Peşimde olanın kim olduğu umurumda değil.
Je ne m'inquiète pas pour moi.
Ne kadar zor olduğu umurumda bile değil.
Je me fiche que ce soit un calvaire.
İşin ne olduğu umurumda bile değil.
La propreté me fout les boules.
Aramızda ne olduğu, umurumda değil.
Après ce que j'ai traversé, je ne vois d'inconvénient à rien.
Ne kadar önemli olduğu umurumda bile değil!
Je m'en fous que ce soit important.
Sebebin ne olduğu umurumda bile değil.
Je me fiche de tes raisons.
Ama Susan ve çocuk kurtulduğu sürece ne olduğu gerçekten umurumda bile değil.
Mais si Susan et le gamin s'en sortent vivants, je me fiche de ce qui va se passer.
Ne için olduğu umurumda değil.
Peu importe à quoi ça sert.
Kadının ne renk olduğu umurumda bile değil.
Peu importe la couleur de cerre fille.
- Ne olduğu umurumda bile değil.
- Je n'ai pas envie d'en parler.
Ne kadar zeki olduğu umurumda değil.
Aussi intelligent puisse-t-il être.
Ne olduğu umurumda bile değil.
Peu importe ce qui s'est passé.
Adamla beraber okula gitmedin, ne çeşit bir etiketi olduğu umurumda değil, tanımıyorsunuz.
Vous n'êtes pas allés à l'école avec lui, peu importe l'insigne qu'il porte, vous ne le connaissez pas.
Etiketinin ne renk olduğu umurumda değil.
Tous les "Blended" tordent les boyaux.
Vizyon dosyanda neler olduğu umurumda değil, içeri girmiyorsun.
Je m'en tape de ta vision sur l'avenir. Tu ne rentreras pas.
Ne kadar hasta olduğu umurumda değil.
Il doit venir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]