English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ S ] / Sakın

Sakın traducir francés

33,313 traducción paralela
Sakın dönüp bakma arkanda bıraktığın sokağa.
Ne te retourne jamais sur les ruelles que tu as quittées
Sormamın sakıncası yoksa tabii.
Ce qui est quoi? Je veux dire, si vous ne me dérange demander.
_ gitmeden önce ofislerinizden birini kullanmamın sakıncası yoktur umarım.
J'espérais emprunter un de vos bureaux avant de partir.
Bu yöntemin sende işe yaradığını söyleme sakın.
Ne me dis pas que cette phrase à déjà marché pour toi.
- Ama bir daha sakın...
- Mais n'essayez plus jamais...
Amirimin elinde şişe var, bacak aranı açma sakın!
Le Sergent a une bouteille dans la main, gardez vos jambes serrées!
Sakın eşyalarıma dokunmaya kalkma domuz herif!
Ne t'avise pas de toucher à mes affaires, espèce de porc!
- Sakın söyleme. - Beni kurtarın.
Sauve moi.
Sakın gitme, Emma.
N'y va pas.
Sakın unutma.
N'oublie pas ça.
Alice birkaç dakikalığına Eliot'u almamın bir sakıncası var mı?
Cela te dérange si j'emprunte Eliot un instant?
Sakın söyleme.
Ne me dis pas.
Mazeretlerle uğraşma sakın.
- Inutile de l'excuser.
- Ceketine sıkıca tuttur, kaybedeyim deme sakın.
Que tu ne le perdes pas.
Bunların hepsinden sakınmanın bir yolunu bulsan bile gidip sadece Brian olmaya devam edeceksin.
Et même si tu trouvais une façon d'éviter tout ça, tu devras de nouveau être juste Brian.
Beni tanımadığını söyleme sakın.
Allez, ne me dites pas que vous me reconnaissez pas.
Hayır, sakın yapma.
N'y pensez même pas.
Beni bir daha böyle sakın korkutma!
Ne me faites plus jamais peur comme ça!
Tanımadığını söyleme sakın.
Vous le connaissez, ne me dites pas le contraire.
Sakın iyi haber olduğunu söyleme.
Ne me dis pas que c'est une bonne nouvelle.
Bu genç hanımın başvurusunu ilk yapmasının sakıncası var mı?
Ça vous ennuie si elle passe avant vous?
Başlamadan önce Doktor Hanım, size terapist olarak ben atandım ama kadın terapisti tercih edersen benim için sakıncası olmaz.
Mais avant de commencer, Docteur, on m'a confié votre cas, et si vous préférez parler à une femme, je serais tout à fait d'accord avec ça.
Sakın bana Mike'ın çalıştığı her dava için mahkeme celbi çıkardığını söyleme.
Laisse-moi deviner, elle a effectué des assignations pour chaque affaire où Mike a participé.
Sakın bana şimdi Mike Ross'dan haberim yoktu deme çünkü bildiğini ikimiz de biliyoruz.
Et n'essaye pas de me dire que tu ignorais pour Mike Ross, car on sait tous les deux que c'est faux.
- Sakın bana listede yok deme.
Ne me dis pas qu'il n'y figure pas.
Sakın jürinin verdiği hatalı yargılama için uğraşmamı söyleme.
Ne me parle pas d'invalidation de jury.
Eğer başarısız olursanız sizi uyarıyorum sakın Almanlar'ı ifşa etmeyin.
Si vous échouez, je vous préviens, n'exposez pas les Allemands.
Kapılara ve duvarlara çarpmayın sakın.
Attention de pas l'abîmer.
Peki, sakın yutma çünkü etkisi çok güçlü.
Gobe pas tout parce que ça fait de l'effet.
Ama sakın yutma çünkü etkisi çok güçlü.
Mais les gobes pas tous, c'est très fort.
Zayıf görünüyorum diye zayıf olduğumu sanma sakın.
Ne fais pas l'erreur de croire que je suis faible à mon apparence.
Sakın bunu yapma.
Je t'interdis de faire ça.
Gönüllü üniversite terk bir çocuğu yollayacaklar. Okuyamadığını öğrenince de kafasında Sakıncalı Düşünceler'i oynayacak.
On va nous envoyer un bénévole tout juste sorti de la fac avec la raie au milieu qui la jouera Esprits rebelles en voyant qu'on sait pas lire.
Sakın o kutsal İsa öğretileriyle ilgili saçmalamaya kalkma.
Ne commence pas avec ces conneries d'évangélistes blancs.
Joanna, sakın kalkışma.
Joanna, n'ose même pas.
Sakın Rocky'yi attım deme.
S'il te plaît, dis moi que tu n'as pas jeté Rocky.
- Başlama sakın...
- Commence pas.
Orada gördüğüm kaçak yemek olmasın sakın.
Tu n'as pas ramené à manger en douce, j'espère.
Sakın. Sen de yapma.
Pas vous aussi.
- Sakın.
Ne faîtes pas ça.
Ama bana sakın "olmaz" deme.
Mais t'as pas le droit de me dire non.
Kendinizi bir şey sanmayın sakın.
Que ça ne vous monte pas à la tête.
Fıskiyeyi tekrar açayım deme sakın.
Et je vous interdis de rallumer votre arroseur.
Ajan olma sakın.
Ne devenez jamais espionne.
Ah, ama sakın parmaklarınızla dokunmayın.
Mais ne le touchez pas avec les doigts.
İnsanların Pike'ın marketinin duvarlarına sakız yapıştırdıklarını biliyor musunuz?
Vous savez qu'à Pike's Market il y a un mur couvert de chewing-gum?
- Sakın bana bunu sormaya kalkışma.
- N'ose pas me demander ça.
Sakın gürültü yapma! Sessiz ol!
Ouvre la porte!
Hayır, sakın.
Non.
Sakın ola karanlık sihir kullanmaya kalkma.
Et n'imagines pas utiliser la magie.
Sürekli sakız istiyordu.
Elle n'a pas arrêté de demander des chewing-gums.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]