English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ S ] / Sanırım olmaz

Sanırım olmaz traducir francés

360 traducción paralela
Hayır, sanırım olmaz.
Oui, j'imagine que je n'aurai pas de mal à te retrouver.
- Hayır, sanırım olmaz.
J'imagine que non.
Sanırım olmaz. Gelmeme izin vermez.
L'autre, elle ne serait pas d'accord...
- Sanırım olmaz.
- Et si je peux pas?
Sanırım olmaz.
Pas ça.
- Hayır, sanırım olmaz.
Je vois.
Bak üzgünüm, sanırım olmaz.
Ti'en fais pas. Je la rencontrerai.
Ah... sanırım olmaz.
Je ne crois pas.
Hayır. Sanırım olmaz.
J'imagine que non.
- Sanırım olmaz.
- J'imagine.
Sanırım olmaz, Julia.
Je ne crois pas, Julia.
Sanırım 25000 doları olur olmaz dönüp o kızla evlenmesi gerektiği de seni ilgilendirmez.
Tu te fiches donc de savoir que pour pouvoir se marier il cherchait 25 000 $?
Sanırım bunu denememin kimse için bir mahzuru olmaz, değil mi Julia?
Je pense que personne ne m'en voudra de tenter ma chance, n'est-ce pas, Julia?
Biriyle konuşmak problem olmaz, sanırım.
Je suppose que je ne risque rien à parler à quelqu'un d'abord.
- Sanırım Sardvitz'in olmaz.
- Ça pourrait être Sardvitz.
Sizin durumunuzda ise sanırım bir sakıncası olmaz.
Ça ne peut pas vous faire de mal.
Jekyll'dan biraz daha detaylara inmesini istememin bir sakıncası olmaz sanırım.
J'allais justement lui demander... de développer.
Yok, olmaz sanırım.
Je suppose que non.
Sanırım yer de olmaz.
- Le sol aussi, ce n'est pas éthique?
Hmm, sanırım Pete'nin buna ihtiyacı olmaz.
Eh bien, Pete n'en n'aura plus besoin.
Elbette, ama ucuz olmaz sanırım.
C'est cher chez lui.
Hizmetlilerin odasına bakmamıza bir itirazınız olmaz sanırım?
Puis-je voir les appartements des domestiques?
İşin temeline parayı koymak pek akıllıca olmaz sanırım.
Mieux vaut voir les choses autrement.
Oraya gitmemiz sorun olmaz sanırım, değil mi?
Je suppose, que ça ne dérange pas, si on grimpe là haut, non?
Sanırım bir kaç hafta dinlenmemin bir zararı olmaz.
Je n'ai rien contre un peu de repos quelques semaines.
Günüm kötü başladığı için sanırım bunun yararı olmaz.
Non, je pense que c'est inutile, parce que la journée avait mal commencée.
Bakalım ne olacak. Rahatsız olmaz sanırım.
Juste pour jeter un oeil ça va pas le déranger.
Rahip olmayan herhangi biri kadar İncil üzerine çalışmışlığım olduğunu ve onun hükümlerine göre yaşamaya çalıştığımı söylemek kendini övmek olmaz sanırım.
Je ne crois pas me vanter en disant que j'ai étudié la Bible autant que puisse le faire un laïc, et j'ai tenté de vivre selon ses préceptes.
Bu pek de uygun olmaz sanırım.
Ce ne serait pas... convenable.
Kalıp bu müsamereyi izlemezsem sizin için bir mahzuru olmaz sanırım.
Désolé, je n'assisterai pas à cette mascarade.
Ama nasıl o olmaz? Gördün mü? - Sanırım o değil!
- Regarde bien.
Sanırım sana göstereceği bir şeyleri var. Olmaz.
Un hommage, si tu préfères.
Buonarotti'nin bir hafta içinde çalışmaya başlayacağını düşünmek yanlış olmaz sanırım.
Gageons que Buonarroti sera à pied d'oeuvre d'ici une semaine.
Sanırım sana sormak adil olmaz. Çünkü onunla yeni tanıştın.
Je sais, tu la connais à peine.
Sanırım çok sıkı giyinirsem bir şey olmaz.
Oh, je crois que si je me couvre bien, ça ira.
Tuhaf bir gün oldu demek yeterli olmaz sanırım.
Ceci a été un jour étrange. Je ne crois pas que ce soit un mot trop fort.
Pek yolumun üstü sayılmaz ve saat de epey geç oldu ama sanırım biraz daha geciksem bir şey olmaz.
Je suis déjà en retard, je peux faire un détour.
Sanırım bu kadar kişiyle yapınca bir kez daha yapsa zararı olmaz dedi.
Depuis le temps qu'elle fait ce métier, un client de plus ou de moins...
Sanırım herhangi bir itirazın olmaz.
Je suppose que tu ne refuseras pas, aujourd'hui.
Sanırım siz cerrahsınız, yoksa bu kadar karışıklık olmaz?
Il me semble qu'un chirurgien se doit de l'être, non?
Sanırım bir gün daha otursam bir şey olmaz.
Un jour de plus ou de moins...
Torpidolarla bir iniş pisti bombalamak pek mümkün olmaz sanırım?
difficile alors de bombarder une piste d'atterrissage, pas vrai?
Sanırım sorun olmaz. Masasında saklıyor.
Il la garde dans son bureau.
Demek istediğim, bu pek işadamı gibi olmaz sanırım.
Ce serait déraisonnable.
Sanırım garajı kullanması sorun olmaz.
Je vais me retrouver seul avec mes échantillons de papier-peint.
Bir vergi tahsildarını bulmak zor olmaz, sanırım.
Un percepteur, ça ne | se perd pas comme ça.
Ama sanırım sana aşırı konuşma isteği kazandırabilirim tabii, eğer çıngıraklı yılanları seversen olmaz.
Je peux faire en sorte que t'aies très envie de parler à moins que tu sois passionné de serpents à sonnettes.
Cezan süresince benim odamda oturursan bir sorun olmaz sanırım.
Vous pouvez effectuer vos heures de retenue dans mon bureau.
Ve sanırım bunda bir çeşit mesleki kıskançlık olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Donc, il y a là une bonne dose de jalousie professionnelle... aussi.
- Sanırım sorun olmaz.
Ça ne devrait pas poser de problèmes.
- Kontrol etmenin zararı olmaz sanırım.
- Y a aucun mal à contrôler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]