Seninle birlikte traducir francés
2,980 traducción paralela
O seninle birlikte bir hayat istiyor.
Il veut faire sa vie avec toi.
- Seninle birlikte değil mi?
- Elle n'est pas avec toi?
Eminim onlarda seninle birlikte çalışmaya can atıyorlardır.
Wow, je suis sûr qu'ils sont super excités de travailler avec toi.
Seninle birlikte harika işler yapacağız.
Nous allons faire de grandes choses ensemble, vous et moi.
Seninle birlikte Teksas'a gelmeyeceğiz.
On n'ira pas au Texas.
Ama burada dizlerimin üzerine çöküp, seninle birlikte dua etmek istiyorum.
Mais je voudrais m'agenouiller et dire une prière avec toi.
Hayatını seninle birlikte saklanarak geçirmesini mi istiyorsun?
Tu veux qu'elle se cache toute sa vie?
"Spectator" bunu yapmam için bir şans ve burada seninle birlikte geçirdiğim zaman en mutlu zamanlarımdandı.
"The Spectator" est mon arme pour faire ça, et... être ici avec toi... je n'ai jamais été aussi heureux.
Yok. Hayır, bunu yapma. Bu seninle birlikte...
Non, non, ne fais pas ça. ça ruinera toute la romance de la voir venir ici avec toi.
- İhtiyacım olan şey seninle birlikte olmak.
Ce que j'ai besoin.. c'est d'être avec toi.
Beni hiç bir zaman geri dönüp tekrar seninle birlikte olmak gibi bir niyetim olmadı, Frank.
Je n'ai jamais, mais jamais eu l'intention de revenir avec toi, Frank.
Ben de şimdi dışarda ödül peşinde koşuyor olabilirdim. Ama gel gör ki seninle birlikte koca bir deliğe girdim.
Et j'ai pu avoir été en dehors de la chasse a prime et je suis en train de descendre un grand trou avec toi
Ve seninle birlikte olmak istemiyor mu?
Et elle ne veut pas être avec toi?
Gözetimini seninle birlikte bitirecek ama sonra aileye dönüp Timo'yla evlenecek ve sen bir hatıradan ibaret olacaksın.
Elle va finir sa probation avec vous, revenir vers la famille et épouser Timo. Et vous... ne serez qu'un souvenir.
Planımı uygularken asla seninle birlikte olmaktan feragat etmedim.
Mais je n'ai jamais renoncé à être avec toi.
Gelecek sene seninle birlikte gelmek istiyorum.
Je reviens avec toi l'an prochain.
Hem o gece, hem de ondan sonraki tüm gecelerde seninle birlikte olacağım.
Je vais rester toute la nuit. Et toutes celles à venir.
Seninle birlikte, Oxford'da tabii ki.
Avec toi, bien sûr, à Oxford.
Seninle birlikte görmek istiyorum.
Je veux le voir avec toi.
Bir hata yaptım, yapmak istediğim tek şey... seninle birlikte başlamak.
C'était une erreur, une parmis tant d'autres dont j'aimerai me racheter pour... en commençant par toi.
Ve olabildiğince uzun süre seninle birlikte olmak istiyorum.
Et je veux être avec toi aussi longtemps que possible.
Hepsi seninle birlikte olmak istedi.
Ils sont tous venus. Pour être avec toi.
Seninle birlikte her yoldan gectik.
On a traversé tout ça ensemble.
Seninle birlikte geleceğim Ferg.
Je viens avec toi, Ferg
Sanırım seninle birlikte çalışabiliriz.
Je crois que nous allons travailler tous les deux.
Dört saattir seninle birlikte bir direğe bağlı olmanın dışında mı? Oyun kitabının yok olduğunu anladığın anda bittin gittin.
A part le fait d'être attaché à un poteau avec toi depuis 4 heures ton visage quand tu as réalisé que ton livre de tactique avait disparu.
Seninle birlikte bir sağlık anlaşması yapalım mı?
Qu'est-ce que tu dis que toi et moi commençons un pacte de santé, hein?
Gece yarısı bir cam kırıIma sesi duyduğunuzda yataktan zıplayıp,... "burada bekle" deyip, çıplak halde elinde bir beyzbol sopasıyla evi kolaçan eden bir erkek mi yoksa seninle birlikte yatağın altına saklanan bir erkek mi?
Quel est le genre de mec qui, si tu l'écoute, brise la glace. Au milieu de la nuit, il a sauté hors du lit, Dis, "reste ici" et on terminera nu dans la maison.
Dougie'nin seni buraya getirecek sağduyusu olmasına minnettarım. Böylelikle hangi talihsiz çocukla ne yapıyorsan ondan iyileşebilirsin. Çünkü bu işi seninle birlikte yapmak istiyorum.
Je suis contente que Dougie ait le sens de te ramener ici pour que tu puisses te rétablir de peu importe ce que tu faisais avec, peu importe le garçon malchanceux avec qui tu faisais ça, parce que j'ai besoin que tu arrives à traverser ça pour moi.
Seninle birlikte olmak istiyorum.
J'aimerais faire ma vie avec toi.
Wow, kafanın içini görmesine rağmen hala seninle birlikte olmak istiyor.
woo, il a vu ce qu'il y a dans ta tête et veut toujours te rencarder.
Her gün seninle birlikte ben de ölüyordum...
Je mourais chaque jour avec toi.
Sorun şu ki, bu para şu anda seninle birlikte Crown Heights'ta.
Sauf qu'il est ici, avec toi, à Crown Heights.
Bu cinayeti seninle birlikte soruşturabilmek için Pope'a yalvardığıma inanamıyorum.
Je n'arrive pas à croire que j'ai supplié Pope d'enquêter sur ce meurtre avec vous.
O da seninle birlikte olma şansını kimsenin baltalamasına izin vermek istemedi.
Et il n'allait laisser rien ni personne ce mettre en travers de ce rendez vous.
Orada seninle birlikte olmalıydım. Yani gözlerimle görmüş olmasam...
J'aurais du être là avec vous, si ça n'avait pas été de mon œil.
Seninle birlikte yapacağım.
Chut. Je le ferai avec toi.
Ben orada seninle birlikte olursam gülemezler.
Pas si je viens avec toi.
Ama onun yerine, DVR'ın karşısında, seninle birlikte siyanür içiyor olacağım.
Mais au lieu de ça je serais planté devant mon DVR prenant des shots de cyanide avec toi.
Ve seninle birlikte çalışmayacağımdan da oldukça eminim.
Et je ne travaille pas AVEC toi.
- Hayır, seninle birlikte sanıyordum.
Non, je pensais qu'elle était avec toi.
Hadi ama, Schmidt, seninle birlikte olmaktan utanan ilk kadın ben olamam.
Impossible que je sois la première à avoir honte de toi.
Bence biriyle birlikte olmanın tüm amacı, onlarla konuşabilmek ve her şeyi oluruna bırakabilmek ve hatta en kötü anında bile seni hâlâ sevip seninle hâlâ konuşmak istemeleri ve sana değer vermeleri.
Je crois que tout l'intérêt d'être avec quelqu'un c'est de pouvoir lui parler de tout et même quand tu es sous ton plus mauvais jour, il t'aime toujours, veut toujours te parler et se fait du souci pour toi
Ben hayatımı seninle birlikte geçirmek istiyorum.
Je voulais passer ma vie avec toi.
Seninle konuşmaya ya da birlikte yaşamaya iznim yok artık.
J'ai pas le droit de te parler. Ni de vivre avec toi.
Seninle birlikte gözden geçirmek istedim.
Je voulais faire le point.
Rachel ile birlikte seninle yaşamak için geldiğimiz ilk günü...
Comme le premier jour où Rachel et moi sommes arrivées.
O gün kilisede, İsa Efendiye.. seninle o çocuğu birlikte yapmamasını söylüyordun, ama bugün sizin nişanınız var... nişan
Ce jour-là, à l'église, vous Lui avez dit d'empêcher ce garçon de vous aimer, mais, aujourd'hui, ce sont vos financements...
Bence inanılmaz birisin ve seninle birlikte olmak istiyorum. Aa... Ama...
Mais j'ai l'impression que toute ma vie... j'ai pris des décisions en lien avec mes émotions, sans vraiment me soucier de ce qui est bon pour moi.
... ama burada olmak seninle birlikte.
- Avec toi... - Oh.
Evet ama seninle ve birlikte çocuk yaptığınız başka bir adam arasındaki.
Ouais, mais entre toi et un autre homme avec qui tu as un enfant?
birlikte 205
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
senin adın nedir 33
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556