Yalan yok traducir francés
927 traducción paralela
Bizde yalan yok dostlar.
Nous ne vous avons pas menti.
Artık yalan yok.
Plus de tromperies.
- Bildiklerimin hepsi bu, fakat yalan yok.
- C'est tout, mais c'est vrai.
Yalan yok, Dita.
Je ne mens pas.
Her şeyimiz ortada savaşıyoruz. Bizim propagandalarımızda yalan yok!
Notre guerre est honnête et notre propagande dit la vérité!
- Yalan yok.
- Ne mens pas.
Artık yalan yok.
Ne me mens plus.
Asla yalan yok.
Rien que la vérité.
Arabayı zorlamayı biliyorsun, yalan yok.
Il sait conduire.
Daha fazla yalan yok.
Ne joue pas la comédie.
Kendimi iyi hissedeyim diye yalan söylüyordu. İkimiz de meteliksiziz. Kaygılanacak bir şey yok.
Sydney, quel dommage que je sois ruiné!
Senin şu hastalık yalanın yok mu.
Ça prend pas.
Yalan söylüyor! Yaşlı annesi falan yok!
Il a pas de vieille mère!
- Paramız yok. - Yalan söyleme.
Vous commercez!
Sana yalan söylemeye ihtiyacım yok.
Avec toi, je n'ai pas à mentir.
Yalan söylemenin anlamı yok.
Pas de simagrées!
Hiç yalanım yok
II n'y a pas de doute
Anahtar konusunda yalan söylemek için özel nedenlerin var, ona şüphe yok.
Vous avez de bonnes raisons pour mentir.
Söyleyecek birşeyin yok. Elbette, yalan söylüyorsun demiyorum.
- C'est comme ça, tu n'as rien à dire, tais-toi!
Sana yalan söylememi gerektirecek bir neden yok ki.
- Pour vous-même.
Ve evlenmeyeceksin de bana daha fazla yalan söylemene gerek yok.
Soit, mais tu n'as pas... à me mentir non plus.
- Hayır, ama işe yarayacaksa yalanın zararı yok.
Vous trouvez? Non, mais ça paie de mentir, parfois.
Yalanın bir faydası yok.
- Alors la vérité ne le touchera pas.
- Yalan söylemene gerek yok.
Ne mens pas.
Yalan söylemeni istemiyorum, ama Julie ile tanıştığından Bayan Baines'e bahsetmeye gerek yok.
Je ne te demande pas de mentir mais il est inutile de parler de Julie à Mme Baines.
Size yalan söylemek için bir nedenim yok, Teğmen.
Je n'ai pas de raison de mentir.
Doktor, yalan söylemenin yararı yok.
Inutile de mentir entre nous, docteur.
Yalanım yok, hepsi doğru!
Je sais, mais c'est la vérité!
Bana böyle yalan söylemeye hakkın yok!
Quelle impudence!
Yalan söylüyorsa? Beni suçlayan kişiyle yüzleşme hakkım yok mu?
N'ai-je pas le droit d'être confronté avec lui?
Yalan söylemene gerek yok.
Plus besoin de mentir.
Sana yalan söylemek için bir nedenim yok.
Pourquoi te mentirais-je?
Yalan söylemeye hiç ihtiyacım yok.
C'est réglo.
Sana yalan söylememin bir anlamı yok Waldo, o aşağıIık aptal hayvanı öldürmeye gönlüm el vermedi.
Autant être honnête, Waldo. Au moment de tuer cette pauvre bête, j'ai pas trouvé le courage de le faire.
Artık yalan söylemenin anlamı yok.
Ça ne sert à rien de mentir maintenant.
Bilemezsin. Yalan söylemediğimi kanıtlayacak hiçbir şey yok.
Tu n'as aucun moyen de le savoir.
Sürekli yalan söyleyerek yaşanmaz... neyin gerçek neyin sahte olduğunu senden başka bilen yok.
Toujours mentir. On ne sait jamais la vérité avec toi!
Yalan söylemeye gerek yok doktor.
Inutile de mentir Docteur.
Becky, geldiğin ilk gün sana yalan söylemeye başlamayacağım bu konuda söyleyecek bir şey yok.
Becky, je ne voudrais pas fixer des règles dès ton retour à la maison, mais je ne veux pas parler de ça.
Ancak daha bir sürü yalan söylemem gerekecek. Fakat bu zavallı kızın hiçbir suçu yok.
Et ilfaut que je continue sans défaillir, bien qu'elle soit tout à fait innocente de ces crimes.
Yalan söylemesinin bir anlamı yok.
Inutile de rêver.
Yalan söylemenin faydası yok!
Inutile de mentir, je sais tout.
Adamlar ilişkim yok diye yalan söyler, ben var diye yalan söyleyen ilk kişi olacağım.
Je serais le premier à mentir dans ce sens.
Kulağa delice geliyor ama sana yalan söylememiz için bir sebep yok.
Ça a l'air invraisemblable, mais nous n'avons aucune raison de vous mentir.
- Bir şeyi yok. - Fotoğraflar yalan söylemez!
- Une photo ne ment pas.
Reddedersen, yalan söylersen yok oluş.
Si tu refuses... Si tu mens... C'est l'oubli.
Yalan söylemeye zaman yok.
C'est pas le moment de mentir.
Görüyorsun bana yalan söylemenin bir anlamı yok.
Vous voyez, c'est tout à fait inutile de me mentir.
Ama tersine kehanetler varsa yalan çıkacaklar. Kaybedeceği bilgisi varsa yok olup gidecek.
L'amour ne finira jamais... même quand les prophéties s'accompliront et les langues se tairont et le savoir périclitera.
Sam, ona yalan söylemenin hiçbir duygusal yanı yok.
Sam, inutile de lui mentir.
Bu konuda yalan söylemenize gerek yok.
Inutile de mentir.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65