English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Bir bakacağım

Bir bakacağım traducir portugués

1,049 traducción paralela
Ne yapabileceğime bir bakacağım.
Vamos lá ver...
Onunla konuşmayacağım Basil. Bir bakacağım.
Eu não vou falar com ela, Basil.
Sadece oraya gidip etrafa bir bakacağım.
Eu apenas vou até lá e dar uma olhada.
Gidip bir bakacağım.
Eu vou lá espreitar.
Yukarı çıkıp bir bakacağım.
Vou lá acima falar com ele.
Bu sınıfa senin için bir bakacağım haftaya.
Para a semana, vou ver como são as aulas.
- İçeri girerseniz, bir bakacağım.
Vou ver, senhor. Faca favor de entrar.
Bir bakacağım.
- Vou dar uma vista de olhos.
Eğer rahat bırakırsanız, gidip bir bakacağım.
Deixava-vos mais tranquilos se eu entrasse e verificasse?
Ben sadece kapağı açıp bir bakacağım.
Só quero ver o que está lá dentro.
Sadece bir bakacağım.
Só vou dar uma olhada.
Sanırım, gidip Hattie'nin odasına dönüp dönmediğine bir bakacağım.
Vou ver se Hattie voltou ao seu quarto.
Gidip bir bakacağım.
Vou procurá-lo.
Ne ismi vereceğim biliyor musun? The Al Bundy. Sanırım şimdi bodruma gidip hemen ona bir bakacağım.
Podemos consolar-nos em sabermos que embora ele só tenha vivido um ano na contagem dos cães, ele viveu sete anos na contagem das pessoas.
Jan'a merhaba deyip, bir bakacağım.
Vou cumprimentar a Jan e dar uma espreitadela.
- Bilmiyorum. Sen burada bekle. Ben gidip bir bakacağım.
Fica aqui, eu vou dar uma olhadela.
Ne yapabileceğime, bir bakacağım, ama geceyarısına kadar evinde olması ve aganigi falan olmaması konusunda ısrarcı olmam gerekiyor.
Verei o que posso fazer, mas devo insistir que ela deve estar em casa à meia noite e que não haja qualquer tipo de "brincadeira", sir, qualquer tipo.
Ama önce önce eski karıma gidip bir bakacağım.
Mas primeiro... Vou dar uma vista de olhos à minha ex-mulher.
- Kontrol odasına bir bakacağım. - tamam.
- Eu vou verificar a sala de controle.
Ajanlarımız çok sıkı çalıştılar ama geri dönüp gözden bir şeyler kaçırıp kaçırmadığımıza bakacağız.
Os agentes trabalharam bem, mas vamos ver o que nos escapou.
Biliyorum, ama buraya oturup olaylara farklı bir açıdan bakacağım.
- Tenho de pensar noutra estratégia.
- Kalk, bir şeye bakacağım.
Levanta-te, quero ver uma coisa.
Köprüye gidip tarayıcıda bir şey bulmuşlar mı bakacağım.
Vou para a ponte, ver se apanharam alguma coisa.
Kabartıları ele alıp, tanıdık bir şey var mı diye bakacağız...
Vamos selecionar o relevo e se formos ver, as coisas que reconhecemos...
Boğazına bakacağım, kafatası filmlerini çekeceğim. CAT taraması yapacağım, arteriyogram filmi de çekebilirim. Bir de şu EEG çıkışlarına tarafsız biri baksın istiyorum.
Fazes exames à garganta, raios-X do crânio, um TAC, talvez até um arteriograma... e gostava que alguém imparcial analisasse os registos do EEG.
- Bir kez daha bakacağım.
- Vou ver outra vez.
Basitçe, Sizin burada yapmanız gerekenleri nasıl yaptığınıza bakacağım ve eğer alternatif bir yol düşünebilirsem Bunu raporumda yazıp savunma departmanına vereceğim.
detalhadamente vejo como fazem as coisas e se me ocorre outra alternativa, a anoto e apresento um informe ao Ministerio de Defesa.
Orada yıkıntıların arasında dolaşacağım ve son bir kez ona bakacağım.
Vou passear pelas ruínas e observá-la pela última vez.
Gözlerimi kaldırıp bir metre enindeki o koridordan aşağı bakacağım, tüm varlığıma gerekçe olacak on yalnız saniye boyunca.
Vou erguer os olhos para aquela pista, com 1,20 m de largura e dez segundos para justificar a minha existência.
Önce ona bir bakayım, sonra size bakacağım.
Vou tratar dele e depois olhar para si.
Hintli bir ticaret firmasının davasına bakacağım.
Vou defender uma família indiana de comerciantes.
Davasına baktığım ve bakacağım herkesten farklı bir kategoride olduğunuzu göz ardı etmem imkansız.
Não há dúvida de que o sr. é de uma categoria diferente daqueles que condenei até aqui ou que virei a condenar.
Benim için kötü akıbet demek olsalar da onlara bir süre bakacağım.
E, queiram a minha perdição ou não, vou olhar para eles por algum tempo.
Bir gün uyanacağım, bir de bakacağım ki minik yavrularım kocaman olmuş!
Qualquer dia acordo e nem os reconheço!
Bir dakika bekleyin. Bu durum karşısında elimizden ne geleceğine bakacağım. İçeri girin.
Esperem um minuto, deixem-me ver o que podemos fazer.
- Dipte iken kendimi kurtarmaya bakacağım. Finito, Veronica. Evlenmek istiyorum, kocaman bir evim olsun istiyorum.
Mas eu ainda estou no fundo, quero casar, ter uma casa grande, só quero encontrar um idiota de um milionário.
Buradan kilometrelerce uzakta İngiliz Hindistanı'nın dışında bir Hint eyaletinde kendime iş bakacağım.
Procurarei outro emprego, a muitos quilómetros daqui... num Estado Indiano, fora da Índia Britânica.
O adamın gözünün tam içine bakacağım ve şirketin sırlarını... satan sadakatsiz bir çalışanınız değil.
Vou olhá-lo nos olhos e dizer... Os seus segredos não foram vendidos por um funcionário comum.
Silverado'ya gelmeden bir çiftlik arazisi bakacağım.
Vou dar uma vista de olhos á quinta antes de chegar a Silverado.
Kız arkadaşım hemen yolun sonunda yaşıyor. Bana bir araç verebilir mi diye bakacağım.
Uma namorada minha vive ao fundo desta rua e vou ver se ela me pode dar uma boleia até...
Bakacağım hala bir kaç kaya var.
Tenho que averiguar algo.
Ha şöyle. Sadece "Amerikan Malı" yazan bir etiket var mı diye bakacağım.
Só quero ver a etiqueta que diz'Made in U.S.A.'
Sanırım üst katta bir pencereyi açık unuttum. Gidip bakacağım.
Acho que deixei uma janela aberta lá em cima Eu vou ver
Biliyor musun başka bir albüm yaparsam Mario'yu vokale alabilir miyim diye bakacağım.
Sabes se fizer outro álbum com cordas vou tentar que o Mario seja o vocalista.
Evet, ben de böyle bakacağını anlayıp ikiniz için bir pazar kahvaltısı ayarladım.
Sabias que ias pensar assim.
- Bir iş bulup aileme bakacağım.
- Trabalhar e formar família.
Sen bir dakika kadar kesekağıdına nefes alıp ver. Ben kapıya bakacağım.
Respira para um saco por um bocado.
Resimlere bakacağım, fakat bir şey görmedim.
Vou olhar para elas, mas não vi nada.
Sana çok özel bir şekilde bakacağım.
Vou tratar-te muito bem.
Sanırım dağdan düşen kıza bir bakacağız.
Parece que vamos ver a rapariga que se arrastou montanha abaixo.
Gidip senin saatinle nasıl bir araba bulabileceğime bakacağım.
Vou ver que tipo de carro consigo arranjar com o teu relógio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]