English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Bir bakın

Bir bakın traducir portugués

14,158 traducción paralela
İşlediğiniz suçların ivmesine şöyle bir bakınca toplumun, hapisten salıverilmeniz durumunda yeniden suça karışabileceğinizden ve ciddi suçlar işleyebileceğinizden endişelenmeye meşru olarak hakkı var.
Dada a tendência dos seus crimes, a sociedade tem o direito de estar preocupada porque há um enorme risco de que volte a reincidir e a cometer sérios crimes, se alguma vez sair da prisão.
Yani bu Hintlileri ne badirelerle getiriyoruz ve şu olana bir bakın.
Trazemos para cá estes indianos com elevados custos e vejam o que sucede.
Halimize bir bakın.
Olhem-os.
Akarsuya bir bakın.
Vejam o rio.
Şuna bir bakın.
Veja isso.
Şuna bir bakın şimdi.
E ouçam lá isto...
Hey, gelip şuna bir bakın.
Venham cá ver isto!
Şu dövüşçülere bir bakın!
Olhem para estes dois guerreiros
Halinize bir bakın. Senkronize olmuş yüzgeç gibisiniz.
Veja, como nadadores sincronizados.
Sadece tarihlere bir bakın.
Olhe para estas datas.
Şu acınası halinize bir bakın aptallar.
Olha para os teus tontos patéticos.
Etrafa bir bakın, eğer bulamadığınız bir şey olursa bana seslenin.
Dêem uma olhada por aí. Se não encontrarem algo, avisem-me.
Taraflar bir çözüm bulmaya ve balinaların rahatça beslenmelerine olanak tanımaya sıcak bakıyor.
Todos os envolvidos querem uma solução para que as baleias alimentem-se em paz.
Fakat böyle dar bakış açısının hâkim olduğu böylesi bir davada o yola pek giremezsiniz, çünkü onlar o yola pek girmemişlerdir.
Mas num caso assim, com uma perspetiva tão reduzida, não podemos ir muito longe porque eles não foram muito longe.
Ama sizin 3 Kasım tarihinde 1999 model bir Toyota'nın arkasında durup Teresa Halbach'in plakasına bakıyor olmanız mümkün değil.
Mas não devia estar a olhar para a matrícula da Teresa Halbach, a três de novembro, na traseira de um Toyota de 1999.
Ardından bir süre garajın içinde dolanıp bakındık.
Depois, passámos algum tempo à volta da garagem para observar.
Meslek hayatınız boyunca hiç, katıldığınız bir aramada bebek bakıcısı ya da bekçi gibi arama yapan memurların başında durmak zorunda kaldınız mı?
Alguma outra vez, em alguma busca em toda a sua carreira, teve de ser ama ou cão-de-guarda de agentes que conduziam uma busca?
Bir bakımaysa 28 Şubat 2006 tarihine dönmemiz mümkün değil çünkü 1 Mart ve 2 Mart 2006'da o aramalar yapıldı,... Savcılık basın toplantıları düzenledi ve müvekkilimiz aleyhine kamuoyunun önünde tüm o iğrenç ve doğru olmadığı ortaya çıkan şeyler anlatıldı, o tarihten beri.
Por outro lado, nunca poderemos voltar a 28 de fevereiro de 2006, devido ao que se deu a 1 e 2 de março de 2006, com as conferências de imprensa do estado e as coisas horríveis, que não eram verdade, que foram ditas publicamente contra o nosso cliente, desde então.
Bir erkek için bir kadın tarafından bakılmak zor.
É difícil para os homens serem olhados pelas mulheres.
Bir bakıma uçmalısın.
Tens de, tipo, voar, meu.
Evet, yarın karnına mermi yediğinde bir topçu subayı bul bak bakalım yardım edebiliyor muymuş Will.
Sou sim. Então Will, quando levares um tiro, por que não pedes ajuda a um oficial da artilharia?
Bak Teğmen mısırımızı çaldın, domuzlara besleyecek bir şeyimiz kalmadı.
Olhe tenente, sem o milho não podemos alimentar os porcos.
Son bir kez daha bakın. Bu adamı unutmamız gerek.
Pela última vez, assegurem-se de lembrar deste homem.
Odanın biraz bakıma ihtiyacı var ama en azından bir kapın var.
O teu quarto precisa de melhorias, mas, pelo menos, tens uma porta.
Daha sonra yıkandığını biliyorum ama düşünüyorum da o birimin dışarından kim bilir neleri filtrelediğine bakınca eğer üstünde bir şey taşıdıysa oldukça konsantre olacaktır.
Sei que ela se lavou depois e tudo, mas estava a pensar que, dado que o sistema filtra sabe-se lá o quê que vem de fora, se trouxe resíduos com ela, devem estar muito concentrados.
Herkesin bir saniye durmasını istiyorum. Şuraya bakın ve bunları yapan adama tüm saygınızı gösterin.
Quero que parem por um segundo, olhem para cá e agradeçam ao homem que fez tudo isto possível.
Bak, geçen yılımın yarısını sevgili bulma sitelerinde en iyi adayları görmek için bir algoritma yaratıp elektronik tablonun içine indirmekle zamanımı harcadım.
Eu passei metade do ano passado a criar um algoritmo que pesquisa os melhores candidatos em várias apps e faz o download para uma folha de Excel.
Bak, bir saniye dinle, olur mu müşterileriniz sunduğunuz hizmet için size tam 30 bin dolar ödüyorlar giydiklerin onlar için önemli onların standartlarını yakalaman lazım, onlar seninkini yakalamaz senin bunu anlayamaman akıl alır gibi değil.
Para, está bem? Para um segundo. Os teus clientes pagam 30 mil dólares pelos vossos serviços.
- Babamın son tweetine bir bak.
Meu, olha só o último tweet do meu pai.
Bak ne diyeceğim, oynayamazsın, çünkü senin bir işin var.
Mas deixa que te diga, não vais, porque não tens emprego.
Sen, bir bakışınla Ninja yıldızını durdurdun.
Detiveste uma shuriken com um mero olhar.
Aqua Vitae bakışın üzerinde detaylı bir inceleme ve etimolojisi üzerinde dilbilim analizi yaptık.
Fizemos o diagnóstico da tua expressão "Aqua Vitae" e uma análise linguística da sua etimologia.
Böyle avantajlı bir konumdayken bir bakış açısına sahip olmanızın imkansız olduğunu düşünürdüm. Ama sizi temin ederim görülmeye değerdi.
Imagino que seja impossível ter uma perspectiva de onde estava, mas asseguro-lhe que foi um espectáculo.
Bu adamın bir bakışı ıslanmama yetiyor.
Aquele homem olha para mim e fico logo molhada.
Fakat senin güzel bakışların, belli bir cılızlıktan ötürü düştü.
Mas seu bem-estar parece ter sucumbido a certas malandragens.
Bakın, bir planım var.
Eu tenho um plano!
1999 yılından önce bu ülkeye bir şey ifade etmek için kendi Torrijos-Carter antlaşmanı yapmak istiyorsan idollerinin icabına bak ve Panama'ya saygı duymalarını sağla.
Se que queres que o tratado do Torrijos, e do Carter... tenha algum significado para este país... antes de 1999... destrói o ídolo deles, e fá-los respeitar o Panamá.
Güneydoğu Asya'daki en büyük bakır damarını keşfetti. Herkes bir parça koparmaya çalıştı Ben de...
Soube que ele tinha acabado de descobrir o maior depósito de cobre do Sudeste Asiático, e todos queriam um bocado dele, inclusive eu.
Bütün yıllarını Ymbryneleri avlayıp bu geceye hazırlanmak için geçiren ve iki, hayır, üç gün boyunca Galler'de kuşlara bakıyormuş gibi davranan bir adam!
Um homem que passou anos a caçar Ymbryne, preparando-se para esta noite? E dois, não, três dias em Gales a fingir observar pássaros.
Şansın varsa oda 214'e bir bak.
Dá uma olhadela no quarto 214, se puderes.
Bakın, Dante'nin Inferno'sunda Eliot borçlanıyor kendi yüzyılı ile cehennemin Floransalı şairin görüşü arasında bir doğrultu çiziyor.
Vejam, o Eliot está a pedir o inferno de Dante, traça um paralelo entre o século e a visão do poeta florentino do inferno.
Pekala bak bu geminin bir rotası olmasının tek sebebi bir plan yapmaları ve plana uymaları.
Está bem. Olha. A razão para o curso do navio é porque eles traçaram um plano e seguiram-no.
Orada bir irtibat merkezi var. Kime ulaşabiliyorsunuz, bakın.
Vejam se isto tem comunicações.
Şu insanlara bir bakın hele!
Olha tanta gente!
I'm ı bir yere gitmez çünkü, bakın, kendimi kaybettim.
Eu mesmo estou perdido, não vês? Eu não vou a lugar nenhum.
Bakın şurada bir grup sevimli su samuru varmış.
Olha! Há um bando de lontras giras bem ali!
Bakın Bay Pescatore. Bence bu harika bir fikir.
Ouça, Sr. Pescatore, acho que é uma ideia fantástica.
- Bakın, bir süre bakımsız kalmış.
Está sem manutenção há algum tempo.
Başka tarafa bakın, bir hanımefendi o.
Não olhem. Ela é uma miúda respeitável.
Bak güzelim, bir daha masamı dağınık bulursam kendini sokakta taş taşırken bulursun.
Bonitinha, se voltar a ver a minha secretária neste desalinho, ponho-te lá fora a acartar pedra. Estamos entendidos?
- Bakın, zor bir işi yürüten birer adam olduğunuzu biliyorum.
- Ouça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]